Partiyi değiştirince zihinler de mi değişiyor?

ANCAK baştan itibaren aşırı solcu partilerle de, aşırı sağcı partilerle de kesinlikle iş birliği yapmayacaklarını ilan ettiler.
Nitekim 1956 yılında yasaklanıncaya kadar Almanya Komünist Partisi (KPD) ile hiçbir alanda iş birliği yapmadılar.
Bu kararlı tutumlarını daha sonraki yıllarda da sürdürdüler.
Nitekim 1950 yılında kurulan aşırı milliyetçi ve aşırı sağcı Almanya İmparatorluk Partisi’ne (DRP) de, 1964 yılında sahneye çıkan aynı çizgideki Nasyonal Demokrat Parti’ye (NPD) de hep uzak durdular.
1980 yılında ‘eski solcuların’ kurduğu Yeşiller’e de, 1983 yılında kurulan aşırı sağcı Cumhuriyetçiler’e (REP) de yüz vermediler.
Ama 1980’li yılların ilk yarısında köklü partilerin tutumlarında da değişiklikler başladı.
Hessen’de 25 Eylül 1983 tarihinde yapılan Eyalet Parlamentosu seçimleri öncesi, “Pazarlık masasında Yeşiller’le benim fotomontaj bile olsa bir fotoğrafım görülmeyecek. Yeşiller benim hesaplarımın dışındadır. Onlarla bırakın koalisyonu herhangi bir alanda iş birliği de yapmayacağız. Yeşil faşolarla asla ortaklık yok” diyen SPD’li Eyalet Başbakanı Holger Börner, “Yeşil faşoların dıştan desteği sayesinde” koltuğunu korudu.
Ve 12 Aralık 1985’te de Almanya genelinde ilk kez Hessen’de SPD ile Yeşiller koalisyon hükümeti kurdu.

‘ASLA’ DİYEN CDU DA YOLA GELDİ
Daha sonraki yıllarda da Almanya’nın çeşitli eyaletlerinde SPD ile Yeşiller ortaklık etti.
1998 yılında da SPD’li Gerhard Schröder başbakanlığında federal düzeyde Yeşiller’le ilk ‘kırmızı-yeşil koalisyon hükumeti’ kuruldu.
‘Yeşiller’le asla’ diyen CDU da zamanla yola geldi.
CDU 2008’de Hamburg’da, 2009’da da Saarland’da Yeşiller’le ortaklık etti.
Daha sonraki yıllarda başka eyaletlerde de.
Hatta Baden-Württemberg’de Yeşiller’li Winfried Kretschmann başbakanlığında 2016 yılında kurulan koalisyon hükümetinde “küçük ortak” olmayı bile kabullendi.
İki Almanya 3 Ekim 1990’da daha resmen birleşmeden önce kurulan eski Doğu Almanya’daki Sosyalist Birlik Partisi’nin (SED) uzantısı olarak Demokratik Sosyalizm Partisi (PDS) adıyla kurulan ve 2007 yılında Sol Parti ismini alan “eski sosyalistlere” de uzun süre “öcü gözüyle” bakıldı.
Köklü partilerin hepsi de “Biz eski komünistlerle iş birliği yapmayız” dediler.
Ama zamanla tutumlarını değiştirdiler.
Daha doğrusu değiştirmek zorunda kaldılar.
*
SPD 1997’de Mecklenburg-Vorpommern’de Sol Parti ile ilk koalisyon hükümetini kurdu.
2001 yılında da Berlin’de.
“Federal düzeyde de eyaletlerde de Sol Parti ile ortaklık yok” diyen CDU ise tutumunu hâlâ sürdürmekte.
SPD, FDP ve Yeşiller de öyle federal düzeyde.
2011 yılında kurulan aşırı sağcı Alman Halk Birliği (DVU) ile de kimse iş birliği yapmadı.
Ve 2013 yılında politik sahnelere sağ popülist AfD çıktı.
Köklü partilerin hepsi de, “AfD ile işbirliği de ortaklık da yok” dediler.
Yerel düzeyde zaman zaman iş birliği olsa da, bu tutumlarını sürdürmekteler.
Her ne kadar Sol Parti’yi iktidardan etmek için 2020 yılında CDU, üçüncü turda “Ben de adayım” diyen FDP’li Thomas Kemmerich’i AfD’yle ‘kerhen’ iş birliği yaparak Thüringen Eyalet Başbakanı seçip bir ‘kaza’ya yol açmış olsa da.
Sıra şimdi de Sol Parti’yi terk eden ‘eski komünistlerin’ bu yıl ocak ayında kurduğu BSW’de.
Yani Birlik Sahra Wagenknecht’te.

AfD İLE BİLE İŞ BİRLİĞİ SİNYALİ
Partinin Eş Başkanı Sahra Wagenknecht, Sol Parti’nin dışında tüm partilere olumlu sinyaller gönderiyor.
“Demokratik tüm partilerle işbirliği de ortaklık da yapabiliriz” diyor.
Hatta herkesin “öcü” gözüyle baktığı sağ popülist AfD ile bile iş birliği yapabilecekleri sinyali veriyor.
SPD de, CDU da, FDP de, Yeşiller de BSW ile yerel ve eyaletler düzeyinde iş birliği yapabilecekleri sinyalleri veriyor.
Hatta bazı partilerden federal düzeyde de BSW ile iş birliği kapısının açık bırakılmasını isteyenler bile var.
İşte bu yaklaşımı anlamak mümkün değil.
“Sol Parti ile asla” diyenler, acaba nasıl oluyor da, “BSW ile federal düzeyde ortaklık olabilir” diyorlar?
Hem de BSW’yi Sol Parti’yi terk edenlerin kurduğunu bile bile.
Acaba partiyi değiştirenlerin zihinlerinin de mi değiştiğini düşünüyorlar?