Güncelleme Tarihi:
Avrupa Konseyinin anayasa hukuku konularındaki danışma organı Venedik Komisyonu tarafından belirlenen Avrupada parti kapatma kriterleri, bir partinin ancak şiddet çağrısında bulunması ya da şiddetle bağlantılı olması
durumunda kapatılabileceğini, barışçıl ve demokratik yollardan anayasayı değiştirme girişimlerinin ise kapatma gerekçesi olamayacağını belirtiyor. Konuya ilişkin A.A muhabirine değerlendirmede bulunan Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Günday, Venedik kriterlerine göre bir partinin kapatılması için o partinin zor kullanarak anayasal düzeni yıkmaya yönelik eylem içinde olması gerektiğini kaydetti.
Ancak Türkiyede durumun biraz değişik olduğunu ifade eden Günday, Anayasanın 69. maddesinin daha farklı düzenlendiğini, bu çerçevede parti kapatılması için partinin anayasanın temel ilkelerini ortadan kaldırmaya yönelik eylemlerin odak noktası haline gelmiş olması gerektiğini belirtti. Günday, Venedik kriterleriyle mukayese edildiğinde, parti kapatmayı daha kolaylaştırıcı bir düzenlemenin ortaya çıktığını ifade etti.
Doktorasını Almanyada yapan Günday, parti kapatmalarına Almanyadan iki örnek verdi. 2. dünya savaşının ardından Almanya ikiye bölündükten sonra Batı Almanyada iki partinin Anayasa Mahkemesi kararlarıyla kapatıldığını belirten Günday, Türkiye Anayasasında bu konuda yer alan hükümlerin Bonn Anayasasından esinlendiğini kaydetti. Günday, Almanyada eski Nazi partisinin devamı olan Sosyalist Parti SPR (Sozialistische Reichspartei) ile Komünist Parti KPDnin (Kommunistische Partei) kapatıldığını anımsatarak, her iki partinin özgürlükçü demokratik anayasal düzeni zorla yıkmaya yönelik eylemlerde bulunma gerekçesiyle kapatıldığını belirtti. Günday, her iki partinin kapatıldıkları dönemde oy oranlarının ise yüzde bir civarında olduğuna
işaret etti.
KAPATMA İÇİN "ZOR KULLANMAK" ŞART
Partilerin programlarının da belirleyici olduğunu kaydeden Günday, Kominist Partinin programını örnek vererek, parti programının uygulanmasının anayasal düzeni bozmaya yönelik eylemleri zorunlu kılması durumunun da kapatma nedeni olduğunu söyledi. "Zor kullanmak" ifadesinin altını çizen Günday, demokratik ülkelerde bunun ötesinde bir partinin kapatılmasının söz konusu olamayacağını belirtti. Günday, "Bir parti düşüncesi şu olur bu olur. Hatta ben iktidara geldiğimde anayasayı tamamen değiştireceğim diyebilir. Ancak bu parti kapatmaya sebep olamaz" diye konuştu. Anayasa Mahkemesinin AK Partiye ilişkin kararını da değerlendiren Günday, mahkemenin partiye ilişkin olarak, laik demokratik düzeni ortadan kaldırmaya yönelik eylemlerin odak noktası haline geldiği tespitini yaptığını ve hazine yardımından mahrum bırakma yaptırımına karar verdiğini söyledi. Günday, bu karardan AK Partinin bundan sonra daha dikkatli hareket etmesi gerektiği mesajını almasının beklendiğini söyledi.
PROF.KÖNİ: "HER SİSTEMDE UYARI VAR
Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr Hasan Köni de, bir partinin kapatılması için hem devletin anayasasına aykırı tutum içinde olması hem de bunu eylemlerle ortaya koyması gerektiğini söyledi.
İktidarda olan bir partinin kolay kolay böyle bir eğilime girmesinin ve bunu değişik şekilde ortaya koymasının şimdiye kadar pek görülmediğine işaret eden Köni, Venedik kriterlerinde belirtildiği üzere parti kapatmak için bu eylemlerin açık ve zorlayıcı olmasının öngörüldüğünü kaydetti. Anayasa Mahkemesinin AK Partiye, bazı "görünümleri" olsa da bunların zorlayıcı ve yıkıcı boyutta olmadığı gerekçesiyle "uyarı" verdiğini ifade eden Köni, uyarının her sistemde bulunduğunu kaydetti. Uyarının, sistemin kendisinin düzeltilmesi için var olduğunu ifade eden Köni, üniversiteleri örnek göstererek, çalışmayan, haşarı öğrencilere uyarı verildiğini, ancak bu kişilerin sonradan rehabilitasyon yardımıyla başarılı öğrenciler haline dönüştüklerini kaydetti.
Köni, "Konuyu devlet yapısı içinde aldığımızda, olumlu yönde giden bir yapıyı bazı göstergelerle tamamen tersine çevirmemek, gayet akla ve mantığa uygun bir davranış olarak ortaya çıkıyor" dedi. Avrupadan örnek gösteren Köni, faşist partilerle, terörle bağlantısı bulunan ayrılıkçı partilerin kapatıldıklarını hatırlatırken, ancak iktidardaki bir partinin özellikle Sovyetler Birliğinin yıkılmasının ardından kapatıldığını duymadığını söyledi. Köni, ancak daha önceleri Gladio tipi politik oyunlarla bir çok hükümet sistemi ve partinin yıkıldığını sözlerine ekledi.
AVRUPADA KAPATILAN PARTİLER
TBMM Araştırma Merkezinin Avrupada ve Türkiyede parti kapatılması konusunda hazırladığı rapora göre, Türkiyede 1961 yılından sonra Anayasa Mahkemesi tarafından 24 parti kapatıldı. Buna karşı 1943 yılından bu yana Almanyada 3, İspanyada ise bir partinin faaliyetine son verildi. Rapora göre, İkinci Dünya Savaşı sonrasında Almanyada yaygınlaşan Nazi akımının önlenmesi amacıyla 1949 yılında Nazi Partisinin faaliyetine
son verildi. Almanyada 1952de SPR (Sozialistische Reichspartei Deutschlands), 1956 yılında ise KPD Kommunistische Partei Deutschlands) kapatıldı.
İtalyada Benito Mussolini tarafından kurulan Partito Nazionale Fascista (PNF) 1943te Hükümet tarafından siyasi faaliyetten men edildi. İtalyada faşist partisi kurulması yasaklandı.
BELÇİKADA PARTİYE PARA CEZASI
Belçikada ise 2004te Flaman Blok Partisi, ırkçılık ve yabancı düşmanlığı bağlamında aykırı davrandığı gerekçesiyle 40 bin avro para cezasına çarptırıldı. Bu karar doğrultusunda parti lideri partiyi feshedip, Vlamms Belang adıyla yeni bir parti kurdu. İspanyada faaliyetlerinde ETA terör örgütüyle bağlantısı olduğu ve ETAnın eylemlerini kınamadığı gerekçesiyle Herri Batasuna Partisi 2003te kapatıldı. İspanyada bu partinin kurulması da yasaklandı. Raporda ayrıca, bazı ülkelerde, yasalarında yer almasına rağmen şimdiye kadar kapatılan bir parti olmadığı, bazı ülkelerde ise parti kapatılmasına ilişkin yasal düzenlemenin bile bulunmadığı belirtildi.
TÜRKİYEDE KAPATILAN PARTİLER
Anayasa Mahkemesi tarafından şimdiye kadar kapatılan partilerin isimleri şöyle:
'1968de İşçi-Çiftçi Partisi (İÇP), 1971de Türkiye İleri Ülkü Partisi (TİÜP) ile Türkiye İşçi Partisi (TİP), 1972de Milli Nizam Partisi (MNP) ve Büyük Anadolu Partisi (BAP), 1980de Türkiye Emekçi Partisi (TEP), 1983te Huzur Partisi (HP), 1991de Türkiye Birleşik Komünist Partisi (TBKP) ile Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), 1992de Sosyalist Parti (SP), 1993te Halkın Emek Partisi (HEP), Özgürlük ve Demokrasi Partisi (ÖZDEP) ve Sosyalist Türkiye Partisi (STP), 1994te Yeşil Partisi (YP), Demokrasi Partisi (DEP) ve Demokrat Parti (DP), 1995te Sosyalist Birlik Partisi (SBP), 1996da Demokrasi ve Değişim Partisi (DDP), 1997de Emek Partisi (EP) ve Diriliş Partisi (DRP), 1998de Refah Partisi (RP), 1999da Demokratik Kitle Partisi (DKP), 2001de Fazilet Partisi (FP), 2003te Halkın Demokrasi Partisi (HADEP)' Türkiyede kapatılan 24 partiden 13ünün gerekçesi 'bölücülük' oldu. TİP, TEP, TBKP, SP, HEP, ÖZDEP, STP, DEP, SBP, DDP, EP, DKP ve HADEP 'bölücülük', İÇP, TİÜP, BAP, YP ve DP ise ihtara rağmen kongresini yapmamak, hesabını süresinde vermemek, mevzuatını düzeltmemek, aykırılıkları gidermemek gerekçeleriyle kapatıldı.
DRPnin, 2 seçime katılmadığı, CHPnin ise kapatılan partinin devamı olduğu gerekçesiyle faaliyetine son verildi.
MNP laikliğe aykırı eylemler, HP laikliğe aykırı program, ÖZDEP bölücülüğün yanı sıra kısmen laiklik, RP ve FP ise laikliğe aykırı odak olma gerekçesiyle kapatıldı.