Güncelleme Tarihi:
Fransa'da geçtiğimiz hafta sonu yapılan bölgesel seçimlerde, birinci parti olarak çıkan ve oy oranını yüzde 27,73'le rekor seviyeye taşıyan aşırı sağcı Ulusal Cephe Partisi, (FN) Paris'te yaşanan terör saldırılarını kendi lehine çeviren parti oldu.
Jean Marie Le Pen tarafından kurulan ve halen kızının liderliğini yürüttüğü aşırı sağcı FN, Paris'te 130 kişinin hayatına mal olan saldırılar sonrası "radikal İslam" söylemini ve Müslüman kökenli göçmenlere karşı eleştirilerini iyice sertleştirmişti.
Saldırıların hemen ertesinde Müslümanları doğrudan hedef alan açıklamalardan kaçınan FN, bölgesel seçimlere kısa bir süre kala "radikal İslam" ve "İslamizm" şeklinde eleştirileri ile doğrudan Müslümanları hedef almaya başlamıştı.
Le Pen, seçimlerden dört gün önce düzenlediği mitingde, "Bizim bu savaşı kazanmamız lazım. Eğer yenilirsek, şeriat anayasamızın yerini alacak", demişti. Yine seçimlere birkaç gün kala Fransa'nın güneyindeki Provence Alpes Cotes d'Azur bölgesinden FN adına aday olan Le Pen'in yeğeni Marion Marechal Le Pen, "Bizim ülkemiz, İslam toprağı değildir. Bir Müslüman, ancak Yunan ve Roma uygarlığının ve 16 yüzyıllık Hıristiyan geçmişinin şekillendirdiği adet ve hayat tarzımıza baş eğme koşuluyla kendini Fransız olarak görebilir" ifadelerini kullanmıştı.
FN'in seçim öncesi stratejisini ve aldığı yüksek oy oranını değerlendiren uzmanlar, Fransa'da saldırılar öncesi gücünü artırmakta olan aşırı sağın, saldırılar sonrası konumunu daha da güçlendirdiği ve Fransa'nın üçüncü büyük partisine dönüştüğünü ifade etti.
FN, SALDIRILARI LEHİNE ÇEVİREN PARTİ
Saldırılar sonrası Fransa hükümetinin güvenlik politikalarında revizyon, göçmen akımı ve terörle mücadele gibi FN'in öncelik verdiği konulara yöneldiğini vurgulayan, RAND Düşünce Kuruluşu Siyasal Bilimler Uzmanı Stephanie Pezard, "Paris saldırıları, FN'in en çok üstünde durduğu güvenlik, radikal İslam, Schengen sistemi eleştirisiyle Avrupa'nın gereksizliği hatta tehlike oluşturması gibi konuları ön plana taşıdı. Saldırılar, FN'e oy vermeyi düşünen kişileri daha kuvvetli biçimde aşırı sağa yöneltti" yorumunda bulundu.
FN'in saldırılar sonrası oluşan güvenlik zafiyeti hissinden faydalandığını belirten London School of Economics'te Avrupa'da aşırı sağ partiler üzerine çalışmalar yürüten araştırma görevlisi Marta Lorimer ise, "FN, saldırıları en çok kendi lehine çeviren parti oldu. Saldırılar sonrası, kararsızlar ve aşırı sağa oy vermekte tereddüt edenler FN'e yöneldi" dedi.
FN'in geçmişi itibariyle siyaseten doğruluk ve kültürel çoğulculuk gibi kavramlara saygı duymadığının altını çizen Lorimer, "FN, diğer partilere göre kendini zapt etmeden İslam'ı eleştirebiliyor" ifadesini kullandı.
"FN'İN GALİBİYETİ KOŞULLARA BAĞLI OLMADAN ÖTE"
FN'in oy tabanını sağlamlaştırmasına rağmen 2012'den beri oy oranını düzenli biçimde artırdığını hatırlatan Lorimer, "FN'in galibiyeti sadece şu anki koşullara bağlı olmadan öte" değerlendirmesini yaptı.
Aşırı sağın oy oranında belli bir istikrara ulaştığını ve 1980'lerden bugüne uzun vadeli bir başarıya ulaştığını savunan Pezard, şunları söyledi.
"FN, Fransız siyasetinde gittikçe daha önemli bir yer kaplıyor. Bir kez daha, gazetelerin manşetinde FN yer alıyor ve diğer partiler FN'e göre hesap yapmak zorunda kalıyor"
Halen iktidarda olan Sosyalist Parti'nin üçüncü geldiği bölgelerde yarıştan çekildiğini ve seçimin ikinci turuna katılmayacağını vurgulayan Pezard, "Bölgesel seçimler bir kez daha Fransa'da iki partili sistemin çöktüğünü ve FN'in marjinal veya göz ardı edilebilir bir güç olarak görülemeyeceğini gösterdi" diye konuştu.
FN YABANCI KARŞITI ÖZÜNE DÖNÜYOR
Marine Le Pen'in, babası Jean Marie Le Pen'den FN'i devraldıktan sonra FN'in Fransızlar gözündeki olumsuz imajını düzeltmeye çalıştığını ve "aşırı sağ" olarak tanımlanmasını reddettiğini hatırlatan Lorimer, FN'in Müslüman karşıtı söylemlerle yabancı karşıtı özüne döndüğünü söyledi.
Lorimer, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Marine Le Pen ve Marion Marechal Le Pen'in söylemleri, FN'in tarihiyle karşılaştırdığında tutarlı gözüküyor ve partinin son dört yılda geçirdiğini iddia ettiği değişimi sorgulatıyor. FN'de belki artık Yahudi karşıtı espriler yapılmıyor fakat FN'in özünün hala varlığını sürdürdüğü son derece açık"