Ahmet KÜLAHÇI / Fotoğraflar: AP, Arşiv
Oluşturulma Tarihi: Nisan 20, 2022 09:39
11 Eylül 2022 tarihinde yapılacak Reich Meclisi (parlamento) seçimleri öncesi İsveç kaynamaya başladı. Neden mi? 2017 yılında Danimarka’da “İslam yasaklanmalı”, “Batılı olmayan göçmenler sınır dışı edilmeli” diyerek aşırı sağcı ‘Stram Kurs’u (Sıkı Yön Partisi) kuran İslam düşmanı, ırkçı Rasmus Paludan, aynı zamanda İsveç vatandaşı olduğu için İsveç’te yapılacak seçimlere katılacağını ilan etti.
İSVEÇ gibi demokratik bir ülkede buna kimsenin itirazı olamaz. Olmamalıdır da... Ama Rasmus Paludan, yandaşlarıyla birlikte İsveç’in çeşitli kesimlerde gösteriler düzenlemek istediğini ve bu gösterilerde Kur’an-ı Kerim yakacaklarını önceden ilan etti.
Polis de buna izin verdi.
İşte geçen hafta perşembe günü, Paskalya Yortusu öncesi, İsveç’in Linköping kentinde Danimarkalı aşırı sağcı Stram Kurs Lideri Rasmus Paludan, polis koruması altında Kur’an-ı Kerim yaktı.
Polis eşliğinde Müslümanların yoğun olarak yaşadığı semtteki bir alana gelen Paludan, beraberinde getirdiği Kur’an-ı Kerim’i yere bırakıp çakmakla tutuşturdu.
Aşırı sağcı ırkçı Paludan’ın polisin gözü önünde Müslümanların kutsal kitabının yakılmasına aralarında göçmen kökenlilerin de bulunduğu bir grup tepki gösterdi.
Aşırı sağcı Sıkı Yön’ün eylemleri Paskalya Yortusu boyunca devam etti.
Başkent Stokholm, Malmö başta olmak üzere bazı kentlerde özellikle Müslümanların yoğun olarak yaşadığı kesimlerde düzenlenen etkinliklerde nefret suçunun işlenmesine devam edildi.
OLAYLAR ÇIKTIİslam düşmanı bu etkinliklere karşı düzenlenen gösterilerde yer yer olaylar çıktı.
Polis araçları ateşe verildi, polisler taşa tutuldu.
Yaralanan polisler oldu.
Hatta polis karşı göstericilere ateş açıp 3 kişiyi yaraladı.
Polislerin gözlerinin önünde Müslümanların kutsal kitabı Kur’an-ı Kerim’in yakılmasına izin veren Polis Şefi Anders Thornberg, protesto eden göstericileri kastederek, “Bunun gösteriyle ilgisi yok, bu hukuk toplumuna ve demokrasimize haksız bir saldırıdır” açıklamasında bulundu.
Gösterilerde 26’sı polis 40 kişinin yaralandığını, 20 polis aracının hasar gördüğünü ve çok sayıda kişinin gözaltına alındığını da açıkladı.
Sosyal Demokrat Partili olan İsveç’in ilk kadın Başbakanı Magdalena Andersson da, “İsveç’te iyi veya kötü, her insanın düşüncesini ifade etme özgürlüğü vardır. Bu, bizim demokrasimizin bir parçasıdır” açıklamasında bulundu.
“Kim ne düşünürse düşünsün, asla şiddete başvurulmamalı. Biz bunu kabul edemeyiz, etmeyeceğiz de” dedi.
AYNISINI DANİMARKA’DA YAPTI
Evet...
Nereden ve kimden gelirse gelsin, şiddet kabul ve tasvip edilemez.
Edilmemelidir de...
Ancak düşünceyi ifade özgürlüğü kalkanının ardına sığınarak insanların din ve inanç özgürlüklerinin ayaklar altına alınması da kutsal kitapları yakılarak Müslümanlara hakaret edilmesi, saygısızlık yapılması da kin ve nefret suçu işlenerek toplumsal barışın bozulmasına göz yumulması da kabul ve tasvip edilemez.
İslam düşmanı, ırkçı Rasmus Paludan, aynı çirkinliği 2019 yılında Danimarka’da yapılan genel seçim öncesi de sergiledi.
Başkent Kopenhag başta olmak üzere ülkenin çeşitli kesimlerinde düzenlediği etkinliklerde Müslümanların kutsal kitabını yaktı.
Olaylar çıktı.
Irkçılık başta olmak üzere çeşitli suçlardan yargılanan Paludan, Danimarka’da Naestved Bölge Mahkemesi tarafından 3 ay hapis ve 3 yıl avukatlıktan men cezasına çarptırıldı.
Aynı ırkçı Paludan, 2020 yılı ağustos ayında İsveç’te gösteriler düzenleyip Kur’an-ı Kerim yakacağını ilan etti.
Hatta Malmö’de önceden izin verildiği halde, planlanan 5 gösteri izni iptal edildiği gibi Rasmus Paludan’ın ülkeye girişi 2 yıl yasaklandı.
Almanya’nın başkenti Berlin’de Müslümanların yoğun olarak yaşadığı Neukölln kesiminde aynı amaçla Aralık 2020’de düzenlenecek etkinliğe katılmak için bindiği uçaktan inmesine izin verilmeyip ülkesine geri gönderildi.
Irkçı Paludan, geçen yıl mayıs ayında İsveç’in Malmö kentinde, ‘Hz. Muhammed’e hakaret içeren karikatür çizme’ eylemi düzenlemek istedi.
Müslümanların yoğun olarak yaşadığı Malmö’nün Rosengard kesiminde planlanan bu çirkin etkinliğe Malmö Emniyet Müdürlüğü ‘yüksek güvenlik riski’ gerekçesiyle izin vermedi.
Bu ‘yüksek güvenlik riski’ değişmediğine göre, acaba son 11 ayda ne değişti de İsveç makamları geçen hafta bu İslam ve demokrasi düşmanı, Danimarkalı-İsveçli Rasmus Paludan’ın nefret suçu işlemesine izin verip göz yumdu?