Güncelleme Tarihi:
YERDEN YERE VURDULAR
Ama geçen hafta cuma günü PEN-Merkez Almanya’da tüzüğündeki ilkelerle de, Alman Anayasası’nın düşünceyi ifade ve basın özgürlüğüyle ilgili 5’inci maddesiyle de bağdaşmayan bir skandal yaşandı.
Eski Doğu Almanya sınırları içinde oluşturulan yeni eyaletlerden Thüringen’in Gotha kentinde, Alman Yazarlar Derneği PEN’in kongresinde daha geçen yıl ekim ayında başkanlığa getirilen Türkiye kökenli gazeteci-yazar Deniz Yücel, yerden yere vuruldu.
‘Tek suçu’ düşüncesini ifade etmesiydi.
Köln’de düzenlenen Edebiyat Festivali’nde katıldığı bir açık oturumda, Rusya’nın 24 Şubat’ta Ukrayna’da başlattığı savaşla ilgili olarak Ukrayna hava sahasının uçuşa yasak bölge ilan edilmesine destek vermişti.
NATO’nun savaşa daha güçlü müdahale etmesini de savunmuştu.
Bunun üzerine PEN-Merkez Almanya’nın beş eski başkanı açık bir mektup yayınlayarak Deniz Yücel’i, PEN tüzüğüyle bağdaşmayan açıklamalarda bulunmakla suçlayıp istifa etmeye çağırdılar.
Barıştan yana ama sivil halka dönük savaşa karşı olduğunu vurgulayan Deniz Yücel, istifa etmeyi düşünmediğini açıkladı.
Daha sonraki günlerde otokratik bir yönetim sergilediği, mobbing (iş yerinde terör havası estirme) suçlamalarına hedef oldu.
Deniz Yücel’i istemeyenler, görevden alınması için kongreye bir önerge de sundular.
Oylamaya 161 delege katıldı.
75 delege görevde kalmasına destek verirken, 73 delege görevden alınmasını istedi.
13 delege de çekimser oy kullandı.
Tabii oylama öncesi kürsüye çıkarken Deniz Yücel’i yuhalayalar oldu.
Oylamadan sonra da yuh sesleri duyuldu.
Görevde kalmasını isteyenlerin sayısı istemeyenlerden fazla olduğu halde, Deniz Yücel, “Ben bu ‘sosis barakasının, kulübesinin, dükkanının’ (çıfıt çarşısının) başkanı olmak istemiyorum” diyerek istifa etti.
PEN-Merkez Almanya üyeliğinden de.
ŞİMDİ KİMSENİN SESİ ÇIKMIYOR
Almanya’da yayınlanan Die Welt gazetesinin Türkiye muhabiriyken Deniz Yücel, ‘terör örgütü propagandası yapma’ ve ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik’ suçlamalarıyla 2017 yılında İstanbul’da tutuklandığında PEN de Alman Gazeteciler Cemiyeti (DJV) de Alman politikacılar da Alman medyası da Türkiye’ye ateş püskürmüştü.
Türkiye’yi basın özgürlüğünü, düşünceyi ifade özgürlüğünü ayaklar altına almakla suçlamışlardı.
Deniz Yücel’in serbest bırakılması için dönemin Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Federal Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel devreye girmişlerdi.
Ve 17 Şubat 2018 tarihinde tahliye edildiğinde aynı gün özel bir uçakla Almanya’ya getirilmişti.
Almanya’da “Basın özgürlüğü, düşünceyi ifade özgürlüğü kazandı” sloganları atılmıştı.
Şimdi bakıyorum da kimsenin sesi çıkmıyor.
PEN suspus, DJV suspus, politikacılar suspus...
İşte o yüzden “Özgürlük sevdalıları nerede?” diyorum.
Ve Almanya’daki sözde özgürlük sevdalılarına, “Türkiye’de olunca atıp tutuyorsunuz, Almanya’da olunca neden suspus oluyorsunuz?” diyorum...
Hani neredesiniz?