‘Özgürlük’ sadece adında var... Her şeyi ırkçı
Güncelleme Tarihi:
Hollanda’da 17 Mart’ta genel seçimler yapılacak. Partiler seçim programlarını haftalar önce ilan etti. Tabii daha önceki yıllarda yapılan genel ve yerel seçimlerde olduğu gibi, aşırı sağcı Özgürlük Partisi’nin (PVV) programına İslam ve yabancı düşmanlığı yine damgasını vurdu.
Programda Göçmenlik, Geri Dönüş ve İslam’dan Arındırma Bakanlığı kurulacağı vaat ediliyor.
İslam’ın totaliter bir ideoloji olarak tanıtılacağı da.
“Camiler, İslami okullar ve Kur’an-ı Kerim aracılığıyla İslami ideolojinin yayılması yasaklanacak” deniyor.
Kamusal alanda başörtüsünün yasaklanacağı da.
Tabii Suriye’den gelen sığınmacıların sınır dışı edilmesi ve Müslüman ülkelerden göçün engellenmesi de.
Çifte vatandaş olanlara seçme ve seçilme hakkı verilmemesi de.
Hollanda Kraliyet Anayasası’na bakıyorum...
PVV’nin ve aşırı sağcı lideri Geert Wilders’in bu ırkçı ve ayrımcı tutumları Anayasa ile bağdaşmıyor.
Hollanda Anayasası’nın birinci maddesinde “Hollanda’da bulunan herkes, eşit durumlarda eşit muamele görürler. Din, dünya görüşü, politik eğilim, ırk, cinsiyet veya her ne sebeple olursa olsun, ayrımcılığa izin verilmez” denilmektedir.
Hollanda Anayasası’nın altıncı maddesinde de “Bireyin kanunlardan doğan sorumlulukları saklı kalmak kaydıyla herkesin özgürce, bireysel olarak veya toplu halde dinini ve dünya görüşünü uygulama hakkı var” denilmektedir.
Böyle olduğu halde aşırı sağcı PVV’nin ırkçı lideri Wilders Hollanda Anayasası’nı bile bile ayaklar altına almaktadır.
PARTİYİ KURDUĞUNDAN BERİ...
Ama bu PVV ve Wilders için hiç de yeni bir olgu değildir.
Partisinin adı ‘Özgürlük’ olduğu halde, ‘özgürlükçü değil bu yasakçı kafa’ yıllardır böyledir.
Wilders, PVV’yi kurduğu 2006 yılından beri Hollanda’da camilerin kapatılmasını, ezan okunmasının ve Kur-an’ın yasaklanmasını istiyor.
Göçmen kökenlilerin haklarının kısıtlanmasını istiyor.
Irkçı Wilders, “Hollanda Anayasası’ndaki din özgürlüğü, dinden ziyade komünizm ve faşizm gibi bir ideoloji olan İslam için geçerli değildir” diyor.
Utanmadan, sıkılmadan Müslümanların kutsal kitabı Kur-an’ı Kerim’i Alman nazilerin, Nasyonal Sosyalistlerin faşist lideri Adolf Hitler’in ‘Mein Kampf’ (Kavgam) kitabıyla kıyaslayacak kadar yüzsüzleşiyor.
Bu söylemleri yüzünden aralarında Türklerin de bulunduğu birçok kişi ve Sivil Toplum Kuruluşu (STK) İslam düşmanı Geert Wilders hakkında ‘halkı kışkırtma’ suçlamasıyla dava açtı.
Ama savcılık, ırkçı Wilders’in bu hakaret ve düşmanlık içeren söylemleri için ceza davası açılmasına gerek görmedi.
Amsterdam Adalet Divanı, savcılığın kararını iptal edip ceza davası açılmasına karar verdi.
Ama mahkeme Wilders’in buram buram ırkçılık ve İslam düşmanlığı kokan söylemlerinin ‘düşünceyi ifade özgürlüğü’ kapsamına girdiğine karar verdi.
Bu ne biçim düşünceyi ifade özgürlüğüyse?
6 BİN 400 KİŞİDEN SUÇ DUYURUSU
ırkçı Geert Wilders, 2014 yılındaki yerel seçim akşamı Lahey’de yaptığı konuşmasında, “Daha çok mu, daha az mı Faslı istiyorsunuz?” diye sordu yandaşlarına.
“Daha az, daha az” yanıtını alınca da, “Bunu halledeceğiz” dedi.
Tam 6 bin 400 kişi ırkçı Wilders’i ‘belirli bir gruba hakaret etme, dışlama kin ve nefret kusmakla’ suçlayıp, hakkında suç duyurusunda bulundu.
Mahkeme Faslıları dışladığı ve onlara hakaret ettiği için Wilders’in suçlu olduğuna karar verdi.
Ama cezaya çarptırılmasına gerek görmedi.
Bunu ‘politik bir karar’ olarak niteleyen Wilders, bir üst mahkemeye başvurdu.
Üst mahkeme hakaret suçunu onayladı, ancak dışlama ve kin kusma suçlamalarından beraatine karar verdi.
Tabii bu yönde verilen kararlar aşırı sağcı PVV ve ırkçı lider Geert Wilders’in İslam, yabancı, göçmen ve Türk düşmanlığını artırarak sürdürmesi yolunu da açtı.
Aynı zamanda bu ‘yasakçı kafa’ ve ‘yasakçı kafalarla’ özgürlükçü, demokratik hukuk devleti Hollanda’nın çıkmaza sürüklenmesi, barış içinde birlikte yaşamın dinamitlenmesi yolunu da...