Güncelleme Tarihi:
1789 yılında liberte (özgürlük), egalite (eşitlik) ve fraternite (kardeşlik) sloganıyla gerçekleşen, bu ilkelerin hem değer hem de hayat bulduğu Fransız İhtilali gelir.
Fransa denince aklıma, Aydınlanma Çağı gelir.
Descartes gelir.
Montesqieu gelir.
Voltaire gelir.
Rousseau gelir.
Düşünce ve ifade özgürlüğünün öncüleri Diderot ve d’Alambert gelir.
Fransa denince benim aklıma, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra eski düşmanlarıyla barışı öne çıkararak dünya barışına önemli katkıda bulunan Charles de Gaulle ile Georges Pompidou gibi Fransız devlet adamları gelir.
Ancak önceki günden beri durum değişti.
* * *
Charlie Hebdo isimli haftalık mizah dergisine girişilen kanlı ve kalleş saldırı, her şeyi altüst etti.
Derginin Genel Yayın Yönetmeni ve 4 karikatürist ile ikisi polis toplam 12 kişi kurşunlanarak hunharca öldürüldü.
Bu saldırı yalnız Charlie Hebdo’ya değil, demokrasiye saldırıydı aynı zamanda.
Bu kurşunlar, demokrasiye sıkılmıştır...
Bu kurşunlar, özgürlüğe sıkılmıştır...
Bu kurşunlar, kardeşliğe sıkılmıştır...
Bu kurşunlar, eşitliğe sıkılmıştır...
Bu kurşunlar, insanlığa sıkılmıştır...
Bu kurşunlar, insanlığın ortak değerlerine sıkılmıştır...
Bu kurşunlar, BARIŞ İÇİNE BİRLİKTE YAŞAMA sıkılmıştır...
Bu kurşunlar, Pegida kısa adıyla tanınan ve Batı’nın İslamlaşmasına Karşı Avrupalı Yurtseverler olarak Almanya’nın çeşitli kentlerinde sokaklara dökülen aşırı sağcı, ırkçı, yabancı ve İslam düşmanı Pegidacıların ekmeğine adete yağ sürmüştür.
* * *
Çoğu Kuzey Afrikalı olmak üzere Fransa’da 5 milyonun üzerinde Müslüman yaşamaktadır.
Aralarında 350 bine yakın Türk kökenli insan vardır.
Cezayir kökenli olduklarından hareket edilen bu teröristlerin giriştiği katliam, zaten Fransa’da son yıllarda sistematik olarak oy oranını artıran yabancı düşmanı, aşırı sağcı Marine Le Pen’in liderliğindeki Ulusal Cephe’yi daha da güçlendirecektir.
Bu da barış içinde birlikte yaşamı zorlaştıracaktır.
İşte bu yüzden Charlie Hebdo’ya sıkılan kurşunlar, aynı zamanda barış içinde birlikte yaşama sıkılan kurşunlardır.
* * *
Almanya’da Pegidacılar geçen yıl Ekim ayından beri her pazartesi sokaklara dökülmektedir.
Bu gösterileri izlerken, aklıma Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) teröristlerinin kanlı saldırıları geliyor.
IŞİD’e sempati duyan bir veya birkaç serserinin Almanya’da tepki olarak eylemlerde bulunmaları ihtimali ve tehlikesi geçiyor aklımdan.
Hatta komplo teorileri bile üretiyorum.
Aşırı sağcı, ırkçıların IŞİD yandaşlarını para karşılığı maşa olarak kullanıp, iç barışın bozulması için Alman kurum ve kuruluşlarına karşı eylem yaptırabilecekleri bile aklıma geliyor.
Tedirgin oluyorum...
Uykularım kaçıyor...
Başta Federal İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere olmak üzere iç istihbarattan sorumlular Almanya’da herhangi bir somut eylem tehlikesi olmadığını açıklasalar da tedirginliğim gitmiyor.
Ama buna rağmen bu ülkede yaşayan sağduyulu herkes gibi ben de “İnşallah böyle bir şey yaşanmaz” diye dua ediyorum.
Çünkü, bu ülkede çok büyük bir bölümü Türk kökenli olmak üzere 4 milyon 300 bin civarında Müslüman yaşamaktadır.
Çünkü, bu ülkede 16 milyonun üzerinde göçmen kökenli insan yaşamaktadır.
İşte bu yüzden barış içinde birlikte yaşama zarar verecek her türlü davranıştan uzak durulmalıdır.
Barış içinde birlikte yaşama kurşun sıkılmamalıdır.
Barış içinde birlikte yaşam dinamitlenmemelidir.