Güncelleme Tarihi:
1973 yılından beri Almanya'da yaşıyorum. Yani 37 yılı aşkın bir süredir. 1980 yılından beri gazetecilik yapıyorum.
Yani 30 yılı aşkın süredir.
Hep Hürriyet'teyim.
Politikacısından yazarına, sanatçısından bilimadamına kadar birçok kişinin yazdığı kitapların tanıtımına katıldı.
Almanya'nın eski başbakanlarından Helmut Schmidt ile Helmut Kohl'ün yazdıkları kitapların tanıtımında hazır bulundum.
Ama hiçbir zaman Thilo Sarrazin'in “tartışmalı kitabı”na duyulan ilgiye tanık olmadım.
Bir dönemler Berlin Maliye Senatörlüğü de yapan Alman Merkez Bankası Yönetim Kurulu üyesi Thilo Sarrazin'in Türkler ve Araplar ile Müslümanları aşağılayıcı söylemlerle dolu kitabı daha piyasa çıkmadan önce medyada büyük yankı buldu.
Kitabın çarpıcı bölümlerini önceden yayınlamak için Alman yazılı basını adeta birbiriyle yarışa girdi.
Kitabın tanıtımı Hürriyet'in Berlin bürosunun da bulunduğu Basın Merkezi'nde yapıldı.
Binanın çevresinde sıkı güvenlik alınırken, fotoğrafçılar ve kameramanlar iyi bir yer kapabilmek için çok önceden salonda yerlerini aldı.
Salon tıklım tıklım dolduğu için bazı medya mensupları kapının önünde kaldı.
Aynı ilgi kitap piyasaya çıktıktan sonra da devam etti.
Televizyon ekranlarına bakıyorum, en popüler tartışma programlarında Sarrazin var.
Gazetelere bakıyorum, çoğu birinci sayfayı bile Sarrazin'e ayırmış.
Sarrazin'le röportajlar, tartışma platformlarında bulduğu yankılar çarşaf çarşaf yansıtılıyor...
Alman Merkez Bankası yönetiminin Sarrazin'in azledilmesi başvurusu, Sosyal Demokrat Parti (SPD) Berlin Charlottenburg-Wilmersdorf İlçe Teşkilatı'nın üyelikten ihraç edilmesi kararı üzerine Alman medyası ağızbirliği etmişçesine “düşünceyi ifade özgürlüğü elden gidiyor” çığlıkları atmaya başladı.
Hem haberlerde hem de yorumlarda “Sarrazin düşüncelerini ifade etmiştir. İşine son verilmesi de partiden ihraç edilmesi de düşünceyi ifade özgürlüğüne vurulacak en büyük darbedir” şeklindeki görüş ağırlıklı olarak vurgulandı.
Düşünceyi ifade özgürlüğü demokrasinin en temel ve vazgeçilmez değerlerinin başında gelir.
Nitekim Alman Anayasası'nın 5. maddesi de düşünceyi ifade özgürlüğüyle ilgilidir.
Buna göre herkesin düşüncesini sözlü, yazılı ve resimli olarak ifade edip yayma, herkesin ulaşabileceği kaynaklardan bilgi edinme özgürlüğü vardır.
Bir medya mensubu olarak bunun arkasındayız...
Hem de sonuna kadar...
Ancak biz belirli etnik grupların ve bir dinin “toptan karalanmasına”, Almanya'da Almanlar ile farklı ulus, farklı köken, farklı dil ve farklı dinden insanların barış içinde birlikte yaşamalarının dinamitlenmesine de karşıyız.
Hem de sonuna kadar...