Güncelleme Tarihi:
Hiçbir partinin parlamentoda ezici çoğunluğu elde edemediği durumlarda sandalye sayıları kritik önem teşkil ediyor. Partilerin yasa, program veya kararnamenin kabul edilmesi için ne şekilde bir araya gelecek?
Dün gece anketlerin sona ermesiyle hem en fazla oyu hem de en fazla sandalyeyi elde eden Muhafazakârlar, şüphesiz seçimi kazandı. Eğer rakamlar doğruysa bu parlamento döneminde Muhafazakârlar geçen döneme kıyasla 95 daha fazla sandalye elde edecek. Ancak bu Muhafazakarların seçimlerden önceki iddialı açıklamaları düşünüldüğünde çok da büyük bir kazanç değil. Ancak David Cameron’ın performansının herkesten iyi olduğunu söylemek gerek.
SEÇİMİN KAYBEDENLERİ
Son 10 günde yaşanan kasvetli günlerin ardından İşçi Partisi geçtiğimiz gece 255 milletvekili çıkarmayı başararak bir mucizeye imza attı. Alınan sonuç 1983’te yaşanan fiyaskoda elde edilen 209 sandalyenin ve birçok İşçi Partilinin beklentisinin çok üzerinde oldu.
Sandıklardaki son duruma göre İşçi Partisi parlamentoda 94 milletvekili kaybedecek. Yani İşçi Partisi’nin bir ay önceki çoğunluğu silinip gitti. Dolayısıyla Başbakan Gordon Brown da tartışmasız 2010 seçimlerinin en büyük kaybedeni oldu.
Diğer yandan, Liberal Demokratlar en büyük hayal kırıklığını yaşayan taraf. Partinin parlamentoda en fazla 59 sandalye elde edebileceği yönündeki tahminler, seçime üç hafta kala yaşanan Clegg çılgınlığının hiçbir yere varamadığını gösteriyor. Sonuçlar parti lideri Nick Clegg için tam bir düşüş olurken, “ne Muhafazakârlara, ne İşçi Partisi’ne gitmeyecek oylar” beklentileri boşa çıkararak Liberal Demokratlarda toplanmadı.
ÇIKARTILACAK İKİ SONUÇ
Tüm bunlar göz önüne alındığında, iki şey söylenebilir. Birincisi, şu an için Başbakan olan Brown kesinlikle diğer partilerle konuşup Avam Kamarası’ndan güvenoyu çoğunluğu elde edebilecek bir hükümet kurup kuramayacağına bakmalı.
Ancak İngiltere seçim sistemi, seçimle yeni hükümetin göreve başlaması arasındaki sürenin uzamasını sağlamadığı için bu olasılık da net bir şekilde ortaya çıkmıyor. Eğer görevi teslim edecek olan hükümete görevde kalması için bir hafta gibi bir süre daha verilse, yaşanacak tartışmalar daha sakin bir ortamda ve basın ile çıkar gruplarının çıkarcı ve düşmanca tutumlarından uzak sürdürülebilirdi.
Bugünkü sonuçların ardından Brown’un üzerinde görevi bırakması yönündeki baskı büyüyecek. Brown, öyle bir şey yapmadığı halde seçimi yolsuzlukla ve seçimi çalmakla suçlanacak.
Brown’un Muhafazakârlar karşısında işi de oldukça zor. Muhafazakarlar, Brown’un başbakanlığının kanuna aykırı olduğunu bile gündeme getirebilir. Cameron bu eğilimden vazgeçmiş gibi görünüyordu ancak partisinin ve basının etkisiyle gerekli destek sınırının üzerine çıkmasına kesin gözüyle bakılıyor.
CAMERON’IN BÜYÜK ZAFERİ
Söylenmesi gereken bir ikinci şey, bir anlaşma isteyecek olsalar dahi Brown ve Clegg’in bu tür bir girişim için mecliste gerekli çoğunluğu elde edememiş olması. Ancak bu iki partinin oyların çoğunluğunu elde etmiş olmalarına karşın, her ikisi d seçimin kaybedenleri olduğu için aralarındaki anlaşma siyaseten ölümcül sonuçlar getirebilir. Sonuçta İşçi Partisi-Liberal Demokratlar koalisyonu muhtemel görünmüyor.
Alınan sonuçlara göre bu sefer parlamentodan, büyük olasılıkla bir Muhafazakâr hükümet doğacak. Bu, Margaret Thatcher’ın 1979’da elde ettiği kadar büyük olmasa da, Cameron için büyük bir şahsi başarı olacak. Kısaca, merkezde kalmayı tercih eden İngiltere’nin seçimini şöyle yorumlayabiliriz: “Muhafazakâr olmaktan çok Cameron taraftarı.”