Güncelleme Tarihi:
-Birsen hanım, sizi kitap yazmaya iten ne oldu?
“Kitabı özellikle Türkiye’deki insanlara bir yanıt vermek için yazdım. Türkiye’de ‘otizm’ denildiğinde insanlar hemen otistik çocukları düşünüyorlar. Çünkü, Türkiye’de yalnızca çocuklara otizm teşhisi konuyor. Bunun yanlış olduğunu katıldığım formlarda anlatmaya çalıştım. Yetişkinlere de otizm teşhisi konulabileceğini aktardım. Bana inananlar olduğu gibi inanmayanlar da vardı. Ben, yüksek fonksiyonlu yetişkin bir otistiğim. Okulumu bitirdim, iş buldum ve konuşuyorum. Türkiye’de otistiklerin konuşamayacağı ya da kendilerini ifade edemeyecekleri gibi bir kanı var. Kitabım için gittiğimde beni gören insanlar şaşırdılar.”
-Size otizm teşhisi konulmasında geç mi kalındı?
“Normal ve yüksek hafızalı otistiklere daha zor teşhis konuyor. İyi okuyabildiğim için, derslerimi normal yapabildiğim için okulda sorun çıkmadı, sınıflarımı geçebiliyordum. Öğretmenler sadece alınan notlara bakıyorlar, hiç ilgilenmiyorlar. ‘Sosyal problemleri var mı? Arkadaş edinebiliyor mu?’ hiç ilgilenmediler. Arkadaşlarım yoktu. Her gün zorla okula gidiyordum. Hep yalnız başınaydım. ‘Okulda zamanı nasıl geçireceğim?’ diye düşünürdüm. 15 yaşında okul doktoruna gittim ve durumumu anlattım. Belediye Sağlık Dairesi’ne, ardından hastaneye gönderildim. Hareketlerimi, duygularımı ‘şımarıklık’ olarak tanımlayıp kurslara gönderdiler. Davranış terapilerine gittim. Ancak zorluklar geçmiyordu. İnsanlarla iletişim kurmak, konuşmak istiyordum. Çok içime kapanıktım. Dükkana gittiğimde bir soru bile soramıyordum. Yaşıma göre sosyal ve duygusal açıdan geriydim. Zeka devam ediyor, duygular geride kalıyordu. Sınıfta arkadaş gruplarının arasına giremiyordum. Hep yalnız başınaydım. Konuşamıyordum onlarla, beni yanlarına almıyorlardı. Ne diyeceğimi bilemiyordum. Onların konuştukları konuları da ben anlamıyordum. Bana farklı geliyordu konuştukları.”
- Okulda arkadaşsızlık, izole olmak evde de sorun yarattı mı?
Yakın akrabalarım ‘Niye böyle yapıyorsun. Neden bir yetişkin gibi davranmıyorsun?’ diye tepki gösteriyorlardı.”
-Teşhis rahatlattı mı?
“Evet. Kendimi şimdi daha iyi anlıyorum. Teşhise kadar çok uzun bir süreç geçti. 21 yaşındaydım. Yüksek Okulu bitirmeme çok az bir süre kalmıştı. Staj dönemini tamamlayıp tekrar okula dönmek benim için çok büyük bir değişiklik oldu. Bu değişikliğe alışamadım. Tekrar hastaneye gittim bir psikiyatr ile görüştüm. ‘Beni hep bir yerlere gönderiyorlar ama yıllardır sorunun ne olduğu anlaşılmıyor’ dedim. Bir dizi testler yapıldı ve sonuç olarak 21 yaşında otizm teşhisi konuldu. Bu teşhis öncesi 5 ayrı kursa gönderildim. Sosyal ve duygusal yönden geriyim, takıntılar oluyor. Değişliklere alışamama, her şeyde düzen isteme, başlıca sorunlar arasında yer alıyor. Her şey planlı gitmeli. Planlı olmadı mı sonucu bilemediğim için panik ve korkuya kapılıyorum. Otizm nörolojik bir davranış bozukluğu. Beyinden geliyor.”
-Hangi okulları bitirdiniz?
“HAVO (Düz Lise) sonrası HBO’nun(Meslek Yüksekokulu) İşletme ve Ekonomi bölümünden mezun oldum. Mezun olduktan sonra 8 ay iş bulamadım. Breda Belediyesi’nde staj projesi vardı. Bu projeye müracaat ettim. 7 aylık staj dönemi sonrası belediyenin Toplumsal Gelişmeler Dairesi’nin Kültür Birimi’nde çalışmaya başladım. Kendimi daha iyi hissediyorum. Hayatım daha iyi geçiyor. Çalışıyorum. İşe her gün severek gidiyorum. İşyerinde de çok iyi davranıyorlar. Şaka yaptıklarında bazen algılayamıyorum. Hemen gönlümü alıyorlar.”
-Yıllarca ‘teşhis konulsun’ diye uğraştınız, şimdi de insanları inandırmak için mi çaba sarf ediyorsunuz?
-Evet. Benim gibilerin Türkiye’de de sayıları çok, ancak ya kendileri rahatsızlıklarını bilmiyorlar ya da gizliyorlar. İzmit’ten benim gibi bir gençle birlikte websitesi kurduk. İki yıl içinde ancak 7 genç çıktı. Utanıyorlar. Türkiye’de ‘çocuklar şöyle böyle’ diye yalnızca anne ve babalar konuşuyor. Türkiye’de otizm platformu var, orada bütün dernekler bulunuyor. Ancak, otizm hakkında hep aynı şeyleri anlatıyorlar. Ben ise tek başıma bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Türkiye’de bu konuda bilgi eksikliği var. Otizm yalnızca çocuklarla anlatılmasın. Bizim gibilerle de anlatılsın. Sorunlar ortaya çıksın. Otistik yetişkinler nasıl ortaya çıkacak? Çocuklar hep küçük kalmayacak ki, onlar büyümeyecek mi? Yazdığım kitap yetişkin otistikler açısından iyi bir kılavuz olabilir.”
-Kitabınıza Türkiye’de ilgi göstermediler mi?
“Yılarca neler hissettiklerimi, neler yaşadıklarımı Türkçe olarak yazdım. Türkiye’de benim durumunda olanlara yardımcı olmak istiyordum. Bazı kitapevleriyle görüştüm. Olaya yalnızca ticari amaçla bakıyorlar. Kitabımı basmak için 3 bin Euro istediler. Bazı yayınevleri cevap bile vermediler. Olayın toplum açısından yararına bakmıyorlar. Türkiye’de bir otistik tarafından yazılmış kitap yok. Yalnızca anne ve babalar tarafından yazılmış kitaplar var. Ben otizmi, bunu bizzat yaşayan kişi olarak anlatıyorum. Benim hislerimi, anne ve babalar hiçbir zaman bilemez. Onlar ancak gördüklerini anlatıyorlar. Daha sonra Hollanda Otizm Vakfı ile temasa geçtim. Hemen ilgilendiler. Üç ay içinde kitabın Hollandaca tercümesini yaptım. Büyük bir olasılıkla ocak ayından itibaren tanıtım kampanyası başlayacak ve kitap Dünya Otizm Günü’nde Hollanda ve Belçika’da piyasaya çıkacak. Bildiğim kadarıyla Holanda’da kitap yazan ilk yabancı kökenli otistiğim.”
-Kitabınızda yer verdiğiniz anılardan örnekler aktarabilir misiniz?
“Lisedeyken, yine yalnız başınaydım. Diğer kızların yanına gitmeye karar verdim. Beni de aralarına alırlar umuduyla bütün gün o kızların arkasından yürüdüm. Kızlardan biri ‘niye peşimizdesin, başka yere gitsene’ diyerek tersledi beni. Bu an bana hep geri dönüyor. İnsanlarla konuşmaya çalışırken, iletişim kurmaya çalışırken korkuyorum. İnsanların da bana ‘niye arkamdan geliyorsun’ demelerinden korkuyorum. Ben sosyal olmak istiyorum ama olmuyor. Akrabalarım yetişkin bir kızın hal ve hareketlerini bekliyorlar. İnsanların kafasında kalıp bir genç kız modeli var. Onlar benden bunu bekliyorlar. Uymadı mı, ‘şımarık’ diyorlar.
-Okulda Türk arkadaşlarınız da mı olmadı?
“Okulda bir Türk kızı ile konuşmaya çalışmıştım. Evime çağırdım, arkadaşlık yapmaya gayret ettim. Ama gelmediler. Hep gruplarda yalnız kaldım. Ben de Türk’üm Türklerin arasına girmek istiyorum. Ama giremiyorum. Halen böyle. Onların arkadaşlıklarına sadece ‘izleyici’ olarak bakıyorum. Beni aralarına alsalar, beni çağırsalar, bir yerlere götürseler, ben de gelirim.”
-Geleceğe dönük hedefleriniz neler?
“Otizm konusunda çeşitli toplantılarda konuşmalar yapıyorum. Hollanda’da bunu sürdürmek istiyorum. Türklere otizm hakkında bilgiler aktarabilmek için vakıf kurmak istiyorum. Yeni kitaplar yazmak istiyorum.”
-Son olarak neler eklemek istersiniz?
“Arkadaşlarım olsun istiyorum. Normal insanlar gibi yaşamak, fark edilmek istiyorum. İnsanların benimle de konuşmasını istiyorum.”