Güncelleme Tarihi:
Son dönemlerde yapılan kamuoyu yoklamaları, bu günlerde genel seçim olsa, Başbakan Angela Merkel’in genel başkanlığını yaptığı Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) ile kardeş parti konumundaki Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi’nin (CDU) toplam oyların yüzde 42’ye yakını alacağını göstermektedir.
Aynı kamuoyu yoklamalarına göre, hükümet ortağı Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) yüzde 24, Yeşiller’in yüzde 11, Sol Parti’nin yüzde 9, sağ popülist Almanya İçin Alternatif’in (AFD) yüzde 6 civarında oy alması beklenmekte.
Geçen yıl yapılan genel seçimlerde yüzde 5 barajını aşamayan Hür Demokrat Parti’nin (FDP) ise daha da küçüleceğinden ve toplam oyların ancak yüzde 2’sini alabileceğinden hareket edilmekte.
Bu rakamlar ışığında eli en güçlü olan Başbakan Merkel’dir.
Çünkü CDU/CSU’nun SPD ile olmasa bile Yeşiller’le ortaklık ederek iktidar koltuğunu koruma şansı vardır.
* * *
Nitekim Başbakan Merkel, her ne kadar ideal ortak FDP dese de, Köln’deki kurultayda Yeşiller’e de ılımlı mesajlar vermeyi ihmal etmemiştir.
Tabii CDU/CSU her ne kadar “AfD ile asla” deseler de, diğerlerinin yanaşmaması durumunda istenmeyen ortaklık ihtimal bile mevcuttur.
Ama Sol Parti ile koalisyon aritmetik olarak mümkün olsa bile CDU/CSU buna kesinlikle hayır demektedir.
Bu rakamlar ışığında SPD, Yeşiller ve Sol Parti’nin üçlü koalisyon oluşturması mümkün değildir.
Çünkü üç partinin toplam oyları yüzde 44’ü ancak bulmaktadır.
Almanya’daki seçim sistemine göre, tek partinin yüzde 44’le tek başına iktidar olması mümkündür, ancak SPD, Yeşiller ve Sol Parti üçlüsünün bu oy oranı ışığında Federal Meclis’te sandalye sayısının yarıdan fazlasını elde etmesi olasılığı sıfırdır.
Evet, Almanya’da genel seçimlere daha üç yıla yakın bir süre olduğu halde, büyük koalisyon hükümetini oluşturan CDU/CSU ve SPD arasında bir sürtüşme, bir iç kavga yaşanmaya başladı.
Bu sürtüşmenin, kavganın sebebi de SPD’nin eski Doğu Almanya sınırları içinde oluşturulan yeni eyaletlerden Thüringen’de Sol Parti ve Yeşiller’le birlikte ortaklık etmesidir.
İlk kez Sol Parti’li bir Eyalet Başbakanı’nın göreve getirilmesine SPD’nin destek vermesi, daha doğrusu ortak olup kırmızı-kırmızı-yeşil koalisyon oluşturması, CDU ve CSU’yu kızdırmıştır.
Nitekim Köln’de önceki hafta sonu yapılan CDU kurultayında Genel Başkan Angela Merkel, çok açık bir biçimde federal düzeyde ortaklık ettikleri SPD’yi sert bir biçimde eleştirmiştir.
Hem de “Bu bir iflas ilanıdır. SPD kendini daha ne kadar küçültecek?” diyerek.
Kardeş parti CSU’nun Genel Başkanı ve Bavyera Eyalet Başbakanı Horst Seehofer de Merkel gibi, partisinin geçen hafta sonu Nürnberg’de yaptığı kurultayda SPD’ye yüklenmiştir.
Hatta “Hedefimiz CDU/CSU’nun mutlak çoğunluğu sağlayıp tek başına iktidara gelmektir” diyerek SPD’yi gözden çıkardıklarını şimdiden ilan bile etmiştir.
Merkel kabinesinde Federal Ekonomi Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olan SPD Genel Başkanı Sigmar Gabriel, “Görevimiz karşılıklı olarak birbirimize hakaret, küfür etmek değildir” diyerek Merkel’in de Seehofer’in de yaklaşımlarına isyan etmiştir.
* * *
Gabriel, Rusya-Ukrayna krizinin yanı sıra sığınmacı akını ve iç politikada yaşanan bazı sıkıntılar gibi çok ciddi meydan okumaların üstesinden gelmek varken, şimdiden seçim kampanyası havasına girilmesini doğru bulmadığını da söylemektedir.
Ancak yine de açıklamalarında ortaklığı bozma yönünde hiçbir sinyal vermemektedir.
SPD Meclis Grup Başkanı Thomas Oppermann ise CDU’nun büyük kentlerde küçüldüğüne dikkati çekmekte ve “CDU küçülmenin büyüğüdür” diyerek kendisinin bile inanmadığı bir tutum sergilemektedir.
Evet, CDU/CSU, şu anda Almanya’nın 16 eyaletinden sadece 7’sinde iktidarda veya iktidara ortaktır.
SPD ise 14 eyalette iktidarda veya iktidar ortağıdır.
Ama 1998 yılında yapılan genel seçimlerde toplam oyların yüzde 40.9’unu alan SPD, 2002’de yüzde 38.5, 2005’te 34.2, 2009’da yüzde 23 ve 2013’te de ancak yüzde 25.7 oranında oy toplamıştır.
İşte SPD’li politikacılar bu gerçeği de unutmamalıdır...
Önemli olan birçok eyalette iktidara ortak olmak değil, iktidarda söz sahibi olmaktır.
İşte günümüzün SPD’si de şu haliyle bundan uzaktır.