Güncelleme Tarihi:
***
Münster Üniversitesi’nin Türkler ve Türk kökenliler arasında yaptığı bir kamuoyu yoklaması da gösteriyor bunu.
Birinci neslin yüzde 67’si, ikinci ve üçüncü nesil Türkler ve Türk kökenlilerin yüzde 86’sı uyum için insanların kendi kültür ve kimliklerini korumalarının şart olduğu görüşünü paylaşıyor.
Türklerin ve Türk kökenlilerin yüzde 91’i uyum için iyi derecede Almanca bilmenin, yüzde 84’ü Almanya’da geçerli yasalara saygı göstermenin yüzde 76’sı da Almanlarla ilişkileri geliştirmenin kaçınılmaz olduğunu söylüyor.
Türklerin ve Türk kökenlilerin yüzde 90’ı kendilerini Almanya’da evlerinde hissediyor.
Her ne kadar Almanya’daki aşırı sağcı ve sağ popülist politikacıların yanı sıra muhafazakar kanattan bazı politikacılar da “Aynı anda iki ülkeye birden sadakat gösterilemez” diyerek, çifte vatandaşlık uygulamasına son verilmesini isteseler de aynı kamuoyu yoklamasında çok farklı bir tablo ortaya çıkıyor.
Türkler ve Türk kökenliler arasında Almanya’ya aidiyet duygusu yüzde 86’yı buluyor.
Türkiye’ye aidiyet duygusu da yüzde 85’i.
Bu da çok açık bir biçimde Almanya’da yaşayan Türklerin ve Türk kökenlilerin hem buralı hem de oralı olduklarını ortaya koyuyor.
İşte bu yüzden de bu insanlar gururlu bir biçimde “Biz Almanyayız” diyorlar.
Aynı şekilde de “Biz Türkiyeyiz” diyorlar.
***
Ancak aynı kamuoyu yoklamasında tedirgin edici bir unsur da gözden kaçmıyor.
Türklerin ve Türk kökenlilerin yüzde 51’i “Kendimi ikinci sınıf yurttaş hissediyorum” diyor.
Yüzde 54’ü “Ne yaparsam yapayım Alman toplumunun bir parçası olarak kabul edilmiyorum” görüşünü paylaşıyor.
Yüzde 24’ü de kendilerini dışlanmış bir halk grubu olarak görüyor.
Hem de burada doğup büyükleri halde.
Hem de çoğu yıllardır Alman vatandaşı olduğu halde.
İşte bu olguyu göz önünde bulundurarak Almanya’da politik sorumluluk taşıyanların da sağduyulu Almanların da daha yapıcı bir tutum sergilemeleri kaçınılmazdır.
Bu barış içinde birlikte yaşam için gereklidir de.