Güncelleme Tarihi:
Gösteri izni alınır alınmaz, Almanya’daki aşırı sağcı ve sağ popülist partilerin yanı sıra köklü partilerden de tepkiler yağmaya başladı.
Her fırsatta özgürlükten, demokrasiden yana olduklarının altını çizen bazı Alman politikacılar bile, “Türkiye’nin iç politikasının Almanya’ya taşınmasına izin vermeyelim” şeklinde açıklamalarda bulundular.
Hatta hemen hemen her partiden Köln’de düzenlenecek bu demokrasi şöleninin yasaklanması bile isteyenler oldu.
Gerekçe: Olay çıkabilir...
“Türkler ve Türk kökenliler arasındaki farklı gruplar birbirine girebilir...”
*
Dünyanın neresinde olursa olsun, düzenlenen gösteri yürüyüşlerinde güven ve güvenliği sağlamak güvenlik görevlilerinin işidir.
Ayrıca aynı gün başka grupların düzenleyeceği gösterilere izin verilirken, Türk gruplar arasında kavga yaşanacağından hareket edilerek planlanan bir gösteri yürüyüşünün yasaklanmasının istenmesi demokratlıkla hangi ölçüde bağdaşmaktadır?
İşte Alman politikacıların çoğu bunu kendi kendilerine sorma cesareti bile gösteremedi.
Başta Almanya olmak üzere Köln’deki mitinge komşu Avrupa ülkelerinden gelen 40 binden fazla Türk vatandaşı ve Türk kökenli Avrupalı katıldı.
Ellerinde Türk ve Alman bayraklarıyla yürüyen gençler gördüm.
Başörtülü, başı açık genç-yaşlı kızlar ve kadınlar gördüm.
Ayyıldızlı tişört giymiş çocuklar, gençler, yaşlı nineler, dedeler gördüm.
Hepsi de “Darbeye hayır” diyorlardı.
Hepsi de “Demokrasi” diyorlardı.
Miting tam bir şölen havasında geçti.
Öngörülen saatte miting bittikten sonra herkes evinin yolunu tuttu.
Kavga çıkmadı.
Polise saldıran olmadı.
Polis araçları ateşe verilmedi.
Mağazaların vitrinlerini kırıp döken olmadı.
Köln Emniyet Müdürü, mitinge katılan Türk vatandaşlarına, Türk kökenli Avrupalılara bu duyarlı tutumlarından ve disiplinli davranışlarından dolayı teşekkür etti.
*
Ya mitingin yasaklanmasını gündeme getiren Alman politikacılar?
Onlardan bu yönde hiç ses çıkmadı.
Çifte vatandaşlık ve sadakati bile birbirine karıştıran Alman politikacılar, adeta sessizliğe büründü.
Hiçbir Alman politikacı da bırakın özür dilemeyi, “Önyargılı davrandık” bile demedi.
Diyemedi.
Hepsi de Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın telekonferans yoluyla mitinge katılanlara mesaj vermesinin yasaklanmasının doğruluğunu savundu.
İyi de aynı Alman politikacılar 3 Eylül 2011 tarihinde neredelerdi acaba?
Almanya’daki Kürt Dernekleri Federasyonu (YEK-KOM) öncülüğünde bu tarihte yine Köln’de Kürt Kültür Festivali düzenlenmişti.
Oraya katılan binlerce kişinin ellerinde PKK bayrağı vardı.
Terör örgütünün başı olmaktan tutuklu Abdullah Öcalan fotoğrafları vardı.
Almanya’da yasaklı terör örgütü listesinde yer alan PKK’nın lideri Murat Karayılan telekonferans yoluyla katılımcılara seslendi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın telekonferans yoluyla mesaj yollamasının yasaklanmasını destekleyen Alman parlamenterler, Alman Parlamentosu’nun yasaklı terör listesine aldığı bir terör örgütünün başının sesini duyurmasına seyirci kalmalarını nasıl açıklayacaklar acaba?