Güncelleme Tarihi:
KİMSEDEN DESTEK GELMEDİ
Ama AB üyesi ülkelerden bu yönde olumlu sesler gelmedi.
Fransa İçişleri Bakanı Gerald Darmanin, Lampedusa’ya gelen ve kıta ülkeleri arasında krize sebep olan binlerce düzensiz göçmenden hiçbirini almayacaklarını açıkladı.
Almanya da AB’de en fazla sığınmacıyı kendilerinin aldığını hatırlatarak adeta “Başka kapıya” dedi.
Giorgia Meloni’nin başbakanlığında aşırı sağcı-post faşist İtalya’nın Kardeşleri (Fdl), sağ popülist Lig Partisi ve muhafazakâr Forza Italia’nın (Haydi İleri İtalya) oluşturduğu koalisyon hükümeti, iltica başvurusu reddedilen ve sınır dışı edilmesi gereken göçmenlerin geri gönderme merkezlerindeki kalış süresinin üç aydan 18 aya kadar uzatılmasına karar verdi.
Ayrıca ülkenin güneyinde yerleşimin yoğun olmadığı bölgelerde sınır dışı edilecek göçmenlerin tutulacağı ‘geri gönderme merkezleri’ inşasının hızlandırılmasını karara bağladı.
‘İŞKENCEYE BOYUN EĞEMEYİZ’
İşte Lampedusa’da bu ‘insanlık dramı’ yaşanırken Hıristiyan aleminin manevi lideri Papa Francesco, Fransa’nın Marsilya kentine gitti.
2013 yılında göreve başladıktan kısa bir süre ‘sığınmacı krizi’ yaşanan Lampedusa’ya giden ve Avrupalı liderlere “Kıtaya deniz yoluyla gelmek isterken yaşamlarını riske atan sığınmacılara yardım edin. Akdeniz’in toplu mezar olmasına ‘Dur’ deyin” çağrısında bulunan Papa, Marsilya’da da benzer şeyler söyledi.
Marsilya’nın merkezindeki tarihi Notre-Dame de la Garde Bazilikası’nda dini görevlilerle buluşan Papa Francesco, düzenlenen ayinin ardından, diğer dinlerin temsilcileriyle birlikte Denizde Kaybolan Denizciler ve Göçmenler Anıtı’na geçti.
Buradaki törende Müslüman ve Yahudi din temsilcileri ile SOS Mediterrane gibi göçmenleri denizde kurtarma çalışmalarına katılan dernek çalışanları da hazır bulundu.
Papa, “Akdeniz’de hayatlarını riske ederek daha iyi bir hayat arayan göçmenleri kurtarmalıyız. İnsanların pazarlık kozu olarak muamele görmesine, hapsedilmesine ve acımasızca işkence görmesine boyun eğemeyiz. İğrenç kaçakçıların neden olduğu gemi kaza ve trajedilerine ve fanatizme kayıtsız kalamayız. Dalgalara terk edildiğinde boğulma tehlikesiyle karşı karşıya olan insanların kurtarılması gerekir. Bu bir insanlık görevidir, bir medeniyet görevidir” dedi.
Papa Francesco, “Karşımızda bulunan deniz, hayat kaynağı ama aynı zamanda ölüme neden olan gemi kazaların trajedisini de barındırıyor. Burada, ölenlerin, hayatta kalamayanların, kurtarılamayanların hatırası önündeyiz. Gemi enkazlarını üçüncü sayfa haberi ve rakam olarak görmeye alışmayalım. Bunlar paramparça olmuş hayatlar ve hayaller. Yüreğinde taşıdığı umutlarla boğulan nice kardeşimi düşünüyorum. Böyle bir trajedi karşısında sözlerin faydası yok, icraat gerekiyor. Ama ondan önce insanlığa ihtiyacımız var, sessizliğe, gözyaşına, şefkate ve duaya ihtiyacımız var. Çatışmalardan, yoksulluktan ve çevresel felaketlerden kaçan çok sayıda insan, Akdeniz’in dalgalarında daha iyi bir gelecek arayışlarının kesin bir şekilde reddedildiğini gördü. Bu muhteşem deniz (Akdeniz), yalnızca onurun gömüldüğü, kocaman bir mezarlığa dönüştü” dedi.
İSTİLACI DEĞİL, İNSAN
Denizde ölenlerin bir sayıdan ibaret olmadığının altını çizen Francesco “Yüreklerinde taşıdıkları umutlarla denizde boğulan onca kardeşimizi düşünüyorum. Böyle bir dramın karşısında kelimeler kifayetsiz, eylem gerekiyor. Bundan önce de insanlık gerekiyor” demişti
Marsilya’nın çok kültürlü bir geleneğe sahip olduğunu belirten ve “Marsilya bize zorluklara rağmen birlikte geçinmenin mümkün olduğunu gösteriyor” dedi.
Marsilya ziyaretinin ikinci akşamı Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile eşi Brigitte Macron’un da hazır bulunduğu ve 50 binden fazla kişinin katıldığı Veledrom Stadyumu’ndaki ayinde de Hz. İsa’nın yoksullara yardım ettiğini hatırlatarak, yoksulların bir sayıdan ibaret olmadığını ve kardeş gibi muamele görmeleri gerektiğini vurguladı.
Sığınmacıların istilacı değil, insan olduklarının altını çizerken, onlara sahip çıkılması ve yardım edilmesi çağrısında bulundu.