Gürsel KÖKSAL
Oluşturulma Tarihi: Şubat 18, 2020 17:15
Avrupa’daki Türk gazeteciliğinin ustalarından, örnek gazeteci Dr. Mehmet Aktan, için Türkiye’de toprağa verilmesinden bir gün sonra Köln’deki kültür merkezi ‘Alte Feuerwache’de bir anma töreni gerçekleştirildi. Meslektaşları, büyük çoğunluğu WDR Köln Radyosu ve Deutsche Welle’den olmak üzere çalışma arkadaşlarıyla, dostları tarafından yapılan anmada onun eksikliğinin hep hissedileceği, örnek kişiliği, kibarlığı, mütevazılığı, mesleğine düşkünlüğü, çalışkanlığı, titizliği konuşuldu. Onunla ilgili anılar anlatıldı ve hastalığının ağırlaşması üzerine yerleştirildiği bakımevindeki son yılları konuşuldu.
GAZETECİ Aydın Üstünel’in moderatörlüğünü üstlendiği törende Mehmet Aktan’ın WDR Köln Radyosu’ndaki ilk şefi Ulya Üçer’in, onunla Berlin’de uzun yıllar birlikte muhabirlik yapan Fulya Cansen’in, Münih’teki gazetecilik öğrenimi döneminden beri onu tanıyan, Köln Radyosu’nda birlikte çalışan Çelik Akpınar’ın, mesleğe başladığı ilk yıllardan itibaren onunla birlikte haber peşine koşan, son yıllarında da ‘öz evladı’ gibi onun her şeyiyle ilgilenen gazeteci Tuncay Yıldırım’ın, onunla birlikte çalışan meslektaşlarından WDR Türkçe Servisi Koordinatörü Tuncay Özdamar’ın, onun düzenli olarak ziyaret ederek, bakımevindeki son yıllarındaki yaşamını zenginleştiren sosyal danışman Fatma Dik-Thiel’in anlattıkları törene katılanları duygulandırdı. Mehmet Aktan’ın büyük bölümü Münih, Bonn, Köln ve Berlin’de geçen gazetecilik yaşamından çok sayıda fotoğrafın da gösterilde törene, gazeteci Çelik Akpınar da sazıyla eşlik etti.
‘O KADAR ADAMSINIZ BİR MEHMET AKTAN OLAMIYORSUNUZ’Mehmet Aktan’ın Köln Radyosu’daki ilk şefi Ulya Üçer, onu anlatırken “Her şeyi doğruydu” dedi. Birlikte gittikleri Brüksel’den merkeze haber geçerken yaşadıkları eğlenceli tecrübeyi anlatan Üçer, gazetecilik üzerine doktora yapmış bir muhabir olan Aktan’ın hep mütevazı kaldığını vurguladı. Gazeteci Tuncay Yıldırım, toplantıya katılanlar arasında Mehmet Aktan’ın en yakınıydı. Nitekim Aydın Üstünel, onu sunarken Aktan’ın hem meslektaşı hem de ‘oğlu’ olarak tanıttı. Gazeteciliğe başladığı dönemden itibaren Mehmet Aktan’ı tanıyan, ondan çok şey öğrenen gazeteci Yıldırım, farklı yayın organları için haber peşinde olduklarında Aktan‘ın onları nasıl ustalıkla atlattığını dile getirdi. “Aktan’dan öncelikle şunu öğrendik: Eğer bir toplantıyı muhabir olarak izlemeye gittiysek, sonuna kadar orada kalmalı, izlemeliydik. O hep öyle yapıyordu. Öyle olduğu için de haberleri, aynı toplantıları izleyenlerden daha ayrıntılı, ilginç ve bilgi dolu oluyordu. Tek başına iki-üç muhabirin yaptığı işlere koşturuyordu. Bazen bize haber atlattığında merkezden ‘O kadar adamsınız, bir Mehmet Aktan olamıyorsunuz’ serzenişlerini duyduğumuz oluyordu” dedi.
Yıldırım, Mehmet Aktan’ın son yıllarda kendisini yavaş yavaş belli etmeye başlayan hastalığını yakından fark eden meslektaşlarının uyarılarıyla onu bakımevine kaldırmaya karar verdiklerini anlatırken, bu sürece aktif katılan, destek veren herkesin adını teker teker anmaya özen gösterdi. Aktan’ın arşivini DOMİT’e teslim ettiklerini belirten Tuncay Yıldırım, gazeteci Hasan Aycı’nın da Türkiye’de defnedilmek üzere çıktığı yolculukta ona eşlik ettiğini hatırlattı. Yıldırım, Aktan’a destek için beş yıl önce yine Köln’de düzenlenen törende toplanan paraların da LÖSEV ve Nesin Vakfı’na bağışlandığını belirtirken, “Aktan çocukları çok severdi” dedi.
HEP KİBAR VE SAYGILIYDIMehmet Aktan’ı hastalığı döneminden itibaren tanıyan sosyal danışman Fatma Dik-Thiel de onun kibar, duyarlı, bir insan olarak bakımevindeki diğer hastalar ve personelin sevgisini, saygını kazandığını anlattı. Kendisinin de hastalık öncesinde adını bildiği, ancak hiç tanışmadığı Aktan’ı çok sevdiğini, hiç unutmayacağını vurgulayan Dik-Thiel, zaman zaman gözyaşlarını da tutamadı. WDR Türkçe Servisi Koordinatörü Tuncay Özdamar da bir dönem birlikte çalıştığı Mehmet Aktan’ı şöyle anlattı: “Mehmet Aktan, Köln Radyosu’na en çok katkı ve emek veren gazetecilerden biriydi. Meslek hayatı boyunca çok önemli bir eksiği tamamladı. Olayları yerinde izleyip, gözlemledi ve onları dinleyiciler için haber haline getirdi. Bazen Almanya’ya gelen bir Türk siyasetçiye eşlik etti, bazen bir sanatçıya veya sporcuya, bazen ise grev yapan işçilere mikrofonunu uzattı. Yazları, izin zamanı, Sıla Yolu’ndan bildirdi, röportajlar geçti. Titizdi. Hazırladığı haberleri kaydetmeden veya yayına girmeden önce mırıldanarak defalarca okurdu redaksiyonun koridorunda gezinerek. Ama Mehmet Aktan’ı Köln Radyosu ekibinin ve ailesinin çok önemli ve değerli bir parçası kılan, sadece onun gazeteci yanı değildi. O, Köln Radyosu’nun Mehmet’i, ‘Mehmet Abi’si, bazen de sadece, Aktan’ıydı.
VARLIĞIYLA DEĞİL YOKLUĞUYLA FARK EDİLİRDİBazen, öylesine gelirdi redaksiyona, şöyle bir uğramak için. Bir toplantıda, kutlamada hep bulunurdu. Belki çoğumuz onun orada olduğunun farkına bile varmazdık. Dikkat çekmeyi pek sevmezdi. Ama eğer o gün orada değilse, herkes fark ederdi. ‘Aktan nerde?’ diye birbirine sorardı. Mütevazıydı, sevecendi, nazikti. Sesini yükselttiğini birlikte çalıştığımız 5 yıl boyunca hiç duymadım. Sakindi. Ne yaparsa, kimseyi rahatsız etmeden yapardı. Benim Bremen’den Köln’e taşındığım ilk yıllarda iş dışında da karşılaşırdık ara sıra. En çok da bir ara sokakta bulunan mantıcıda. Şimdi kapandı orası… Nerede iyi, kaliteli restoran var, bilirdi. Türk lokantalarının bulunduğu Weidengasse’de karşılaşırdık kimi zaman. Bir keresinde tam kalkmak üzereydi. Bir-iki dakika lafladık, sonra gitti. Yemeği bitirince, garson bir tatlıyla geldi yanıma. ‘Mehmet Bey’den’ dedi, ‘hesabını ödedi’. İyilik yaparken de bunu karşısındakine hissettirmezdi. O kadar ince ruhluydu. Varlığıyla değil, daha çok yokluğuyla fark edilen bir insandı Mehmet Aktan. Tıpkı şu an olduğu gibi…
ÖRNEK GAZETECİMehmet Aktan, 70‘li yıllardan itibaren bir yandan Federal Almanya’nın başkentlerinden takip ettiği haberleriyle Türkiye kamuoyuna bu ülkedeki siyasal, sosyal ve kültürel alanlardaki gelişmeleri aktarırken, aynı zaman Avrupa’daki Türk toplumuna yönelik haberciliğin duayenlerin en önünde yer aldı. 40 yılı aşkın bir süre boyunca muhabir olarak çalıştığı, katkı verdiği Milliyet gazetesi,
WDR Köln Radyosu,
Deutsche Welle ve TRT’de yayınlanan, Milliyet ve Doğan Haber Ajansı aracılığıyla dağılan haber ve röportajlarıyla Türkiye–Almanya ilişkilerinin ve Almanya’daki Türk toplumunun tarihini yazdı. Adana’nın Kozan ilçesinde 1948’de doğdu. Ankara Üniversitesi’nde gazetecilik öğrenimi gördükten sonra, 1971’de Almanya’ya geldi. Hannover ve Münih’te yüksek öğrenime devam ederken, gazeteciliğe başladı. Münih Ludwig Maximilian Üniversitesi’nde, Almanya’daki Türkçe gazete ve radyo yayınlarını konu alan doktora çalışması ‘Federal Almanya Cumhuriyeti’ndeki yabancı işçiler için medya’yı 1979’da tamamladı. Ondan sonra da hep muhabir olarak çalıştı