Güncelleme Tarihi:
Ziya Akkurt, Akbank'ın dijital yüzü www.akbank.com ve bireysel internet şubesinin yenilenmesine ilişkin düzenlenen toplantının ardından gazetecilerin ekonomiyi soğutmaya yönelik önlemlere ilişkin sorularını yanıtladı.
Akkurt, öncelikle bu önlemlerin neden alındığına bakmak gerektiğini söyleyerek, şunları belirtti:
“Bütün bunların temelinde bir cari açık sorunu var. Cari açık niye sorun olarak görünüyor? Bugün iyi giden ekonomi yarın herhangi bir şekilde krize girer mi? Bir kere bunu hiç unutmamak lazım. Maalesef bugüne kadar yapılan alınan önlemler ve yapılan tartışmalar, işin küçük bir boyutu olan mikro tarafına yönelik oldu ve bana göre ana resmi saptırdı. Konu hep bankalar üzerinden yürütülen önlemler diye görüldü ki başlangıcı bir anlamda öyle... Ama sonuçta bu Türkiye'yi ilgilendiren bir konu. Bence bu uygulanmak istenen politikanın yeni dönemde, yeni hükümetle birlikte kamuoyuna daha net bir şekilde açıklanıp herkesin bu konuda katılımcı olması beklenmeli ve durumun anlatılması gerekir. Bence o zaman gereksiz spekülasyonlar veya kısır tartışmaların dışına çıkmış oluruz.”
Dünyada sıkıntıların hala devam ettiğini vurgulayan Akkurt, belli konularda kısıtlanıp sıkıntıya girmek yerine süratle Türkiye'yi ayağa kaldırmanın herkesin geleceği için daha önemli olduğunu ifade etti. Akkurt, eğer belli bir sıkıntı, belli bir sorumluluğun paylaşılması gerekiyorsa toplumun her kesimi, ekonominin her oyuncusunun bu sorumluluğu alması gerektiğine inandığını söyledi.
Akkurt, “O yüzden alınan önlemlerin bir kısmı bankacılık sektörü ile ilgilidir, bir kısmının da ben bekliyorum ki mali politikalarla ülkenin geneline olumlu bir şekilde yansıtılıp bu aşırı ısınma gibi hareketin biraz daha yavaşlatılarak ekonominin hiçbir şekilde sıkıntıya girmeden önümüzdeki günlerde ve dönemlerde Türkiye'nin refahını sağlamaktır” dedi.
KAR DARALMASI YÜZDE 20 OLUR
Ziya Akkurt, bir gazetecinin “Daha önce alınan önlemlerle sektörde yüzde 20'lere varan bir kar daralması bekleniyordu. Yeni önlemlerle sektörde yıl sonunda ne kadar kar daralması bekliyorsunuz?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Bu 20 olur, kiminde 25 olur, kiminde 15 olur. Bu kuruluşların yönetim tarzıyla bağlantılı bir konu. Sektörün karının ne kadar azalacağı konusunda çok genel bir hükümde bulunmak doğru değil. Sonuçta Türk ekonomisinin önemli taşlarından olan bankacılık sektörünün karları azalmıştır. Bu iyi bir şey midir? Bana göre pek iyi değil. Neden iyi değil? Çünkü bankacılık sektörü elde ettiği karları tamamen bünyesinde tutan bir sektördür. Bankacılık sektörü sermaye yiyen bir sektördür, devamlı sermaye artışı yapmak zorundasınız. Hem büyümeden kaynaklanıyor, hem de regülatörlerin koyduğu belli rasyolar, sınırlamalar dolayısıyla bünyeyi güçlü tutmak lazım.
Türk bankacılık sektörü şu anda, bütün dünyanın gıptayla baktığı bir şekilde, sağlıklı ve güçlü, yapısı, temeli son derece sağlam bir yapıda iken bunu da korumak gerekiyor. Onu desteklemek gerekiyor. Sonuçta ekonominin bir yarısı finans sektörü, bir yarısı da reel sektördür. Eğer bir taraf zayıflarsa öteki tarafı da otomatik olarak etkiler. O zaman bizim bahsettiğimiz Türkiye'nin refahı, ileriye yönelik iyi, sağlam, sağlıklı bir ekonomi konusunda soru işareti doğurmaması gerekir. O yüzden bugüne kadar bütün bu alınan önlemlerle ilgili olarak hepimiz gerekli açıklamaları yaptık, gerekli eleştiri de yaptık. Sonuçta ilgili organların yeni dönemde bu eleştirileri veyahut dileklerimizi göz önünde bulundurup, ki bütün kadrolar son derece bilgili ve ne yaptığını bilen kadrolardır, gerekli önlemleri alıp Türk ekonomisinin herhangi bir zarara uğramadan, sektörlerin bir zarara uğramadan bu dönemi geçirmesini sağlayacaklarından şüphem yok.”
Mali tarafta önlemlerin ne olabileceğine ilişkin, “KKDF, BSMV gibi oranların artırımı yönünde mi?” sorusu üzerine Akkurt, “Değil, biz büyük resmin küçük parçasını görüyoruz. Buna bir bütün olarak bakmak lazım. O yüzden sadece vergi, sadece bankacılık, finans sektörüne getirilen bazı önlemler diye değil, bunu tamamen bütün toplumu kapsayan, herkesin belli bir sorumluluğu alması gereken bir dönem olduğu için bu mali politikalar, para arzının kısılmasından iç tüketimin, özellikle 2009 yılından beri iç tüketimin teşvik edilmesi yönündeki politikaların bir nebze daha geriye çekilmesini ben kast ediyorum. Çünkü o iç talebi artıran bizdik, kısacak olan da biziz” şeklinde konuştu.
'SOĞUTMA' ZİRVESİ 23 HAZİRAN'DA
Ziya Akkurt, Türkiye Bankalar Birliği'nin 23 Haziran'da yapacağı “soğutma zirvesinde” Akbank'ın önerilerinin neler olacağına ilişkin soru üzerine, şunları söyledi:
“Cari açık konusundan hep yola çıkıyoruz, ileride sorun olmasın diye... Cari açığın en önemli faktörlerinden biri de ihracat gelirlerinin artırılması. Etrafımıza baktığımız zaman dünyada hala sıkıntılar olduğu için Türkiye'nin ihracatındaki artışlar tahmin ediyorum, gördüğüm kadarıyla da o kadar arzu ettiğimiz düzeyde değil. Bizim bu cari açığı önleme yönünde, ihracatın çok iyi, üretimin desteklenmesi gerekiyor ki bu zirvelerde asıl bence konuşulması gereken konular onlar olması lazım. Bu konuda belli adımların atılacağına inanıyorum. Çünkü sadece belli bir gruba yönelik alınan önlemler arzu edilen sonuçları her zaman doğurmayacaktır. Bu bir bütündür. Genel olarak bakılması lazım. İhracatın yeteri kadar artmamasındaki sıkıntı bankacılık sektörünün yarattığı bir şey değil, dünyadaki konjonktürden, elimizde olmayan nedenlerden kaynaklanan bir şeydir. Yeni hükümetin bu konuda, daha önceden ilgili devlet bakanlarının yaptığı çalışmaları daha da artırıp Türkiye'nin ihracatının dünya çapında yayılmasına yardımcı olacağını zannediyorum. Önlemlerde ben özellikle bunun gündeme getirilmesini, kamuoyuna duyurulmasını bekliyorum.”
“Eğer iç talebi kısacaksak dış talebi yaratmalıyız” diyen Akkurt, 2008'e kadar yaratılan dış taleple büyüdüğü için Türkiye'de enflasyonun kontrol altında tutulabildiğini, iç talebin o kadar güçlü olmadığını, 2009'dan sonra biraz dünyadaki karışıklıklardan dolayı ekonomiyi ayağa kaldırmak için iç talebe yönelindiğini hatırlatarak, “Şimdi onu tekrar dış taleple dengelemememiz lazım ki ne enflasyonist etki olsun ne de üretim artışında bir azalma olsun. Yoksa bunun sonucunu işsizlik, enflasyonun artması gibi başka sıkıntılar gündeme gelebilir” dedi.
Yeni bir zorunlu karşılık artışı bekleyip beklemediğine ilişkin soru üzerine, Akkurt, “Şimdi bu kadar büyük resmi konuşurken bence bu küçük bir konu. Ne yaparlar, bilemiyorum. Gelebilir de, gelmeyebilir de... Bence şu anda konu o noktada değil diye görüyorum” diye konuştu.
FAYDALI OLMAYACAK DEMEK YANLIŞ OLUR
Akbank Genel Müdürü Akkurt, alınacak önlemlerin faydasına ilişkin de şu görüşleri dile getirdi:
“Faydalı olmayacak demek yanlış olur. Tabii ki faydası var, tabii ki olacaktır. Ama sadece tek başına yeterli değildir. Benim, bizim bütün sektörün söylediği odur. O yüzden genele bakılıp daha tamamlayıcı mali politikalar, ekonomik politikalar... Aslında hükümetin bu konuda önlemleri, söylemleri, açıklamaları var ama ben bunun kamuoyunda galiba yeteri kadar anlaşılamadığını düşünüyorum. Sanki olay Merkez Bankası ile bankalar arasındaki bir güç savaşıymış gibi gösteriliyor. Yanlıştır. Bunu maalesef kamuoyu, benim deyimimle, fazla abarttı, bu konuların üstüne fazla gitti. Olayın yanlış yönlere, yanlış yorumlara sebep olduğuna inanıyorum. Bence serin kanlı durup... Önlemlerin zaten etkilerini görmeye başladık, onları beklemek lazım. Gereksiz spekülasyonlar yapıp yanlış koridorlara, yanlış yollara girmememiz lazım.
Hep geniş resme bakalım. Eğer tüketici kredileri azalırsa ne olacaktır? Diyelim ki herhangi bir ürün almaya çalışan birisi kredi talebini keseceği için o ürünle ilgili satışlar bir müddet yavaşlayacak demektir. Sonuçta reel sektöre de yansıyacaktır. Benim özellikle 'olay, Merkez Bankası ile bankalar arasında görünüyor, ama işin bu tarafı düşünülmeli' dememin sebebi odur. Bu her yere sirayet edebilir, ki etmesi de bekleniyor. Yoksa tüketim nasıl kısıtlanacak? “
Akkurt, “Sermaye yeterlilik rasyosunun formülasyonunda bir değişikliğe gidilmesine ilişkin bir önlem de söz konusu. Bunun sektöre etkileri ne olabilir?” sorusu üzerine, bunun, bankaların bazı hareketlerini daha dikkatli yapmasına yol açacağını belirterek, “Zaten önümüzde Basel II, Basel III varken, ekstra bir önleme gerek veya hesapta formülasyonda farklı bir şey yapmaya gerek var mı bilmiyorum ama... Ama öyle bir spekülasyon varsa şu olabilir; demek ki otoritenin gördüğü bazı farklı uygulamalar var. Belki onları düzenlemeye çalışıyordur” dedi.
Kredi kartlarındaki taksit sayısının sınırlandırılmasına ilişkin bir soru üzerine de Akkurt, aracı olduklarını, 3 taksit de, 15 taksit de yapabileceklerini söyledi.
Akbank'ın 2011 kredi büyümesi beklentisinin değişip değişmediğine ilişkin de Akkurt, kendilerinin de diğer oyuncular gibi, regülatörlerin rica ettiği gibi, yüzde 25'de kalmak durumunda olduklarını söyledi.