Güncelleme Tarihi:
BABASI ALMAN ORDUSUNDA SAVAŞMIŞ
Konuşmacılardan biri de çocukluğunu yaşayamadan Nazilerin zulmüne uğrayan ve o zamanlar Çekoslovakya, şu anda Çek Cumhuriyeti sınırları içinde kalan Theresienstadt’taki toplama kampında yıllarca her gün ölüp ölüp dirilen ve sağ olarak kurtulduktan sonra ailesiyle birlikte Amerika Birleşik Devletleri’ne (ABD) yerleşen, sonradan Amerikan vatandaşı olan Almanya doğumlu Inge Auerbacher’di.
Federal Meclis oturum salonuna İsrail Parlamentosu Başkanı Mickey Levy ve Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’in kollarına tutunarak giren ve ayakta durmakta zorlanan 87 yaşındaki Inge Auerbacher, konuşmasına “Ben kimim?” diye başladı.
Yanıtını da kendisi verdi.
“Ben, Baden’in Kippenheim (Almanya’nın Freiburg kenti yakınlarında) köyünden Yahudi bir kızım” dedi.
Babası Birinci Dünya Savaşı’nda Alman ordusunda savaşıp ağır yaralanmış.
Hatta ‘Demir Haç’ madalyası ile ödüllendirilmiş.
9 Kasım 1938’de Alman Nasyonal Sosyalistlerin Yahudilere ait sinagogları, işletmeleri, dernek ve cemiyetleri, binaları ateşe verdikleri, yakıp yıktıkları ‘Kristal Gece’de (Yahudi Pogromu) Naziler onların oturdukları evi de taşa tutmuşlar.
O günlerde 4 yaşında olan Inge Auerbacher, “O geceden sonra köyümüzde huzur kalmadı” dedi.
Naziler, büyükbabasını ve babasını, 16 yaşın üzerindeki Yahudileri toplama kamplarına götürmüşler.
Birkaç hafta sonra da serbest bırakmışlar.
İŞKENCEDEN ÖLENLERİ GÖRMÜŞ
Ama Inge Auerbacher henüz 7 yaşındayken 1942 yılında ailesiyle birlikte evlerinden alınıp Theresienstadt’taki toplama kampına götürülmüş.
Açlıktan, susuzluktan, atılan dayaklardan, yapılan işkencelerden ölenleri, intihar edenleri görmüş.
8 Mayıs 1945 tarihinde ‘Kızıl Ordu’ tarafından kurtarılınca, ailesiyle birlikte bir süre Stuttgart’ta ‘sığınmacılar yurdu’nda kalmış ve 1946 yılında da ABD’nin yolunu tutmuş.
Toplama kampındaki kötü koşullar, kötü beslenme ve pislik yüzünden tüberküloza yakalanmış, ama yılmamış. ABD’de kimya öğrenimi görüp 38 yıl çalışmış.
Ancak hastalığı nedeniyle kendisiyle kimse evlenmek istememiş.
Inge Auerbacher, “Ben hiç gelinlik giyemedim. Anne de büyükanne de olamayacağım. Ama dünya çocuklarının annesi olduğum için mutluyum” diyor.
“Benim en büyük arzum, bütün insanların birbirleriyle barışık olmasıdır” diyor.
“Katledilen suçsuz, günahsız çocukları, kadınları, erkekleri anmak için birer mum yakın!” diyor ve Nazi zulmünün bile kendisinin insan sevgisini alıp götüremediğini gözler önüne sergiliyor.