Onları nazilerin zulmü de değiştiremedi

Güncelleme Tarihi:

Onları nazilerin zulmü de değiştiremedi
Oluşturulma Tarihi: Ocak 29, 2022 12:20

Alman Nazilerin, işgal ettiği Polonya sınırları içinde kurduğu ve çoğu Yahudi kökenli 1.1 milyondan fazla insanı katlettiği Auschwitz-Birkenau Toplama Kampı’nda ölümü bekleyen 70 bine yakın tutsak, ‘Kızıl Ordu’ olarak bilinen Sovyet ordusu tarafından 27 Ocak 1945’te özgürlüğe kavuşturuldu.

Haberin Devamı

Onları nazilerin zulmü de değiştiremedi

Daha sonraki günlerde Almanya, Çekoslovakya ve başka ülkelerde Nazilerin milyonlarca insanı katlettiği, diri diri yaktığı, gaz odalarında zehirleyerek öldürdüğü diğer toplama kamplarında ölümü bekleyen tutsaklar da Amerikan ve diğer müttefiklerin askerlerinin müdahalesi sayesinde özgürlüğe kavuştu.
Almanya’nın eski Cumhurbaşkanı Roman Herzog, 1996 yılında 27 Ocak’ı ‘Nasyonal Sosyalizmin Kurbanlarını Anma Günü’ ilan etti.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu da 1 Kasım 2005 tarihinde aldığı kararla 27 Ocak’ı ‘Uluslararası Holokost Anma Günü’ ilan etti.
İşte Naziler tarafından katledilen, soykırıma uğrayan 6 milyondan fazla Yahudi, Romanlar, rejim karşıtları, engelliler ve diğer kurbanlar, Federal Meclis’te 27 Ocak’ta 26’ncı kez düzenlenen devlet töreniyle anıldı.

Haberin Devamı

BABASI ALMAN ORDUSUNDA SAVAŞMIŞ
Konuşmacılardan biri de çocukluğunu yaşayamadan Nazilerin zulmüne uğrayan ve o zamanlar Çekoslovakya, şu anda Çek Cumhuriyeti sınırları içinde kalan Theresienstadt’taki toplama kampında yıllarca her gün ölüp ölüp dirilen ve sağ olarak kurtulduktan sonra ailesiyle birlikte Amerika Birleşik Devletleri’ne (ABD) yerleşen, sonradan Amerikan vatandaşı olan Almanya doğumlu Inge Auerbacher’di.
Federal Meclis oturum salonuna İsrail Parlamentosu Başkanı Mickey Levy ve Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’in kollarına tutunarak giren ve ayakta durmakta zorlanan 87 yaşındaki Inge Auerbacher, konuşmasına “Ben kimim?” diye başladı.
Yanıtını da kendisi verdi.
“Ben, Baden’in Kippenheim (Almanya’nın Freiburg kenti yakınlarında) köyünden Yahudi bir kızım” dedi.
Babası Birinci Dünya Savaşı’nda Alman ordusunda savaşıp ağır yaralanmış.
Hatta ‘Demir Haç’ madalyası ile ödüllendirilmiş.
9 Kasım 1938’de Alman Nasyonal Sosyalistlerin Yahudilere ait sinagogları, işletmeleri, dernek ve cemiyetleri, binaları ateşe verdikleri, yakıp yıktıkları ‘Kristal Gece’de (Yahudi Pogromu) Naziler onların oturdukları evi de taşa tutmuşlar.
O günlerde 4 yaşında olan Inge Auerbacher, “O geceden sonra köyümüzde huzur kalmadı” dedi.
Naziler, büyükbabasını ve babasını, 16 yaşın üzerindeki Yahudileri toplama kamplarına götürmüşler.
Birkaç hafta sonra da serbest bırakmışlar.

Haberin Devamı

İŞKENCEDEN ÖLENLERİ GÖRMÜŞ
Ama Inge Auerbacher henüz 7 yaşındayken 1942 yılında ailesiyle birlikte evlerinden alınıp Theresienstadt’taki toplama kampına götürülmüş.
Açlıktan, susuzluktan, atılan dayaklardan, yapılan işkencelerden ölenleri, intihar edenleri görmüş.
8 Mayıs 1945 tarihinde ‘Kızıl Ordu’ tarafından kurtarılınca, ailesiyle birlikte bir süre Stuttgart’ta ‘sığınmacılar yurdu’nda kalmış ve 1946 yılında da ABD’nin yolunu tutmuş.
Toplama kampındaki kötü koşullar, kötü beslenme ve pislik yüzünden tüberküloza yakalanmış, ama yılmamış. ABD’de kimya öğrenimi görüp 38 yıl çalışmış.
Ancak hastalığı nedeniyle kendisiyle kimse evlenmek istememiş.
Inge Auerbacher, “Ben hiç gelinlik giyemedim. Anne de büyükanne de olamayacağım. Ama dünya çocuklarının annesi olduğum için mutluyum” diyor.
“Benim en büyük arzum, bütün insanların birbirleriyle barışık olmasıdır” diyor.
“Katledilen suçsuz, günahsız çocukları, kadınları, erkekleri anmak için birer mum yakın!” diyor ve Nazi zulmünün bile kendisinin insan sevgisini alıp götüremediğini gözler önüne sergiliyor.

Onları nazilerin zulmü de değiştiremedi

Onları nazilerin zulmü de değiştiremedi

DAHA ÖNCE DE TANIK OLMUŞTUM
Aynı sevgiye ben birkaç ay önce 100 yaşına giren, Inge Auerbacher gibi Theresienstadt Toplama Kampı’ndan sağ çıkan Margot Friedlaender’de ve Nazi döneminde Hollanda’daki Yahudileri İsviçre’ye kaçırırken babasıyla birlikte yakalanıp Berlin yakınlarındaki Sachsenhausen Toplama Kampı’na götürülen ve orada babasını kaybeden, kendisi kurtulan, annesi Alman, babası Hollandalı Peter Josef Snep’te de tanık olmuştum.
2019 yılında tanıdığım Margot Friedlaender, “Almanlara kırgın değilim” diyerek dostluk, insanlık, hoşgörü dağıtıyordu.
2016 yılında 95 yaşındayken yaşamını yitiren Peter Josef Snep’le 2012’de her gün ölüm korkusu yaşadığı Sachsenhausen’daki toplama kampındaki buluşmamızda, “Barış, sevgi, hoşgörü dolu bir dünya yaratmak için el ele verelim” demişti.
Evet...
Nazilerin zulmü onların da insan sevgisini, barış içinde birlikte yaşam tutkusunu değiştirememişti.

BAKMADAN GEÇME!