Güncelleme Tarihi:
UÇAKTA yan yana oturuyoruz. Son ana kadar cep telefonunu kapamıyor. Çünkü arkadaşlarıyla heyecanını paylaşıyor.
“İçimde kelebekler uçuşuyor” diyor birden. “O ne demek?” diyorum gülerek. “Bilmiyorum işte ilk defa böyle bir duyguyu hissediyorum. Sanki bir sürü kelebek var içimde” diyor. Sohbet ederken iki sene önce, ünlü yarışma programı ‘O Ses Türkiye’nin Almanya versiyonu olan The Voice of Germany’e katıldığını öğreniyorum.
Türkçe, İngilizce ve Almanca şarkı söylüyormuş Elif. Yarışmada sesini çok beğenmişler fakat annesiyle görüşememe hikayesini irdeleyip, programa katmak istemişler. O noktada Elif bu teklifi kabul etmemiş ve yarışmadan ayrılmış.
“Neden devam etmedin?” diye soruyorum. “Annemi senelerdir görememem benim acım. Bu konu şov programına malzeme olmamalı. Eğer kalsaydım, samimiyetsiz olurdu. Kendi duygularıma bunu yapamazdım” diyor. “Ama belki de kazanacaktın ve bir anda hayatın değişecekti” diyorum. “Hiçbir şey benim annemle olan özelimden daha önemli olamaz ve hiç kimse bunu malzeme olarak kullanamaz” diyerek, netliğini ortaya koyuyor. O an anlıyorum ki, yalnızlık, insanı küçücük yaşında bile olgun olmaya zorluyor.
O YABANCI BİRİ GİBİ
“Gittiğinde annenle uyumak istiyor musun?” diye soruyorum. “Hayır” diye cevaplıyor. Şaşırdığımı görünce devam ediyor. “Annemi çok seviyorum, çok da özledim ama o yabancı biri gibi benim için. Yani ne hissederim bilemiyorum. Zaten istesem de uyuyamam, annemim bir evi hatta bir odası bile yok. Durumu olmadığı için arkadaşının yanında kalıyor” diyor.
Bu arada iki hafta sonra Elif’in doğum günü olduğunu öğreniyorum. “Anneni görecek olman sana doğum günü sürprizi oldu desene” Gülümsüyor. “Şimdiye kadar aldığım en güzel doğum günü hediyesi” diyor.
Ve uçağımız iniyor. Valizlerimizi alıyoruz. Evet, artık Türkiye’deyiz. Elif’i bir baba edasıyla Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’ndan Ünal Koyuncu karşılıyor. Ünal Bey Elif’e Adapazarı’na kadar eşlik edecek. Hep beraber yola koyuluyoruz. Elif’in annesine kavuşmasına sadece 2 saat kaldı.
VE BÜYÜK BULUŞMA
Artık Adapazarı’ndayız. Büyük buluşma gerçekleşecek. Dakikalar kala Elif’e bakıyorum. Dokunsalar ağlayacak, ağzını bıçak açmıyor. “İyi misin?” diye soruyorum. Konuşamıyor ama gözleriyle anlatıyor, içinde ne fırtınalar koptuğunu. Arabadan iniyoruz ve işte o an. Anne-kızın yıllar sonra buluşması. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Sakarya İl Müdürü Kerem Toprak tarafından, anne-kıza tahsis edilen otelden, anne Ayşe Yaman koşarak çıkıyor ve kızına sımsıkı sarılıyor. Yumak oluyorlar. Elif “Anne” diyor. Öyle kalakalıyorlar. Bir daha ayrılmayacak gibiler. Hep beraber ağlıyoruz.
BANA ‘ABLA SEN KAL’ DİYOR
Diğer basın mensubu arkadaşların ilgisi büyük. Flaş üzerine flaşlar patlıyor. Annekız önce ayrı bir odaya alınıyor ve tabi ki o odada ben de varım. Elif her an gözümün içine bakıyor. “Abla sen de benimle kal” diyor.
Annesine aldığı hediyeyi vermek istiyor. Fakat fark ediyoruz ki, bütün bir yolculuk boyunca elinden düşürmediği kutuyu, otele gelince, heyecandan arabada unutulmuş. Ablası olarak hemen koşup getiriyorum. Sonunda hediyesini annesine takdim ediyor. Mütevazı ama içten bir hediye. Bir kolye, iki küpe...
Bu esnada Elif’in yanında sadece Hürriyet Avrupa’dan Adnan Akyüz ve ben varım. Diğer basın mensubu arkadaşlar, basın açıklaması beklerken, biz Elif’in yanındayız. Çünkü o sadece bize güveniyor.
HERKES GİTTİ, BİZ KALDIK
Basın açıklaması başlıyor. Elif biraz ürküyor. Bana, “Hiç alışık değilim bu kadar ilgiye ama sağ olsunlar” diyor.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Sakarya İl Müdürü Kerem Toprak, Elif’in annesine sahip çıktıklarını, her türlü ihtiyaç, konaklama, iş sorunlarını halledeceklerini söylüyor. Anne Ayşe Yaman pek konuşmuyor. Sadece gülümsüyor, bir de bol bol teşekkür ediyor. Derken sorular bitiyor, herkes gidiyor ama biz Elif’le kalıyoruz. Ankara’ya doğru yola çıkıyoruz.
ANNESİNE İŞ VERİLECEK
Ve Ankara’dayız... Saat sabahın 09.00’u... Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nda, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın huzurundayız. Anne-kız ve tabi ki Adnan’la ben. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, “Hoş geldiniz. Nasılsınız?” diye soruyor. Elif Türkçe selamlaşmayı biliyor. Bakan’a gayet samimi cevap veriyor: “İyiyim , Sen nasılsın ?” Gülüşmeler oluyor ama bizimkisi heyecandan farkında bile değil. Bakan Bozdağ, Elif’ten Türkçe öğreneceği sözünü alıyor. Bakan Bey’in talimatıyla anne Ayşe Yaman’a Sakarya belediyesinde iş müjdesi alıyoruz.
Ayrıca Elif, yaz için Türkiye’de kampa davet ediliyor. Darısı diğer Elif’lerin başına.