Güncelleme Tarihi:
Dünyada belki de sadece bu kentte cadde ve ev numaraları bir harf ve bir rakam... Öyle Konrad Adenauer Caddesi yok. Adres mi tarif edeceksiniz, aynen bir şifre gibi E5, 3; K5,17 veya D 4, 1-6 diyorsunuz. Önceki akşam da biz J 3'de idik.
Malatyalılar Derneği'nde vatandaşlarımızla buluştuk.
Otomobilimizi lokalin yanına park ederken baktım saat 17.30'u gösteriyordu. Toplantıya daha yarım saat vardı. Şöyle civarı bir kolaçan etmeyi zihnimizden geçirdik. Ama nerde.. Dostumuz başkan Murat Alabaş bizi pencereden görür görmez koşarak yanımıza geldi... "Abi hoşgeldiniz, herkes sizi bekliyor..." Daha yarım saatten fazla var diyorum... "Yok abi herkes bir an önce başlasın diye sabırsızlanıyor. Herkesin anlatacağı çok şeyi varmış" diyor.
İçeri giriyoruz. Masalar dizilmiş. Üzerinde her derde deva olduğu söylenen Malatya kayısıları, pastalar konulmuş.
Biz de Alman disiplininden vazgeçiyoruz ve saat 18.00'i beklemeden başlıyoruz toplantıya..
Çayocağındaki Varnalı Sevgi İsmail Hanım'ın tavşan kanı çaylarının içerken zamanın nasıl geçtiğini anlamadık. 50'yi aşkın vatandaşımız anlattı... Biz dinledik... Yazı İşleri Müdürümüz Turgay Raşit not tuttu, Veli Şahin arkadaşımız toplantıyı baştan sona filme aldı, Mannheim muhabirimiz Mustafa Borak da hem haber hem de bir hatıra olarak fotoğrafladı.
Konuştuklarımızı cumartesi ilavemizde geniş olarak okuyacaksınız.
Toplantıda kimler yoktuki Mannheim Genç Kızlar Buluşma Merkezi Yönetici Nazan Kapan, Türkspor'dan Adnan Kahraman, ATR Reisen"in sahibi Kenan Nalcı, Ticaret Merkezi"nden Kamber Altıntaş, öğretmen Mehmet Tabanıyastıoğlu, Yabancılar Meclisi Başkanı Nuri Tanış... 50'i aşkın vatandaşımızın hepsinin söylediklerini harfi harfine yayınlayacağız.
Toplantı bitmek üzere baktım sağımda bir vatandaş söz istiyor. Soruyorum "Nerelisiniz". Cevap: "Şanlı Gümüşhane". Kahkaha kopuyor. Gazetemizin sahibi Aydın Doğan Bey Gümüşhane/Kelkitli ya, bana "Halit Bey bu dediklerimi yaz, bu benim hemşerimin gazetesi" diyor. Yani açıkça beni hemşeri olarak biraz kayır demek istiyor. "kayırma yok" diyorum. İsmi Hasan Yıldız'mış. Ne iş yaptığını soruyorum. Bu cevap da ilginç. "Toplum mühendisiyim" diyor. Yeni bir meslek mi diye düşünürken ekliyor. "İşsizim. İşsiz olduğum için vaktim bol. İnsanlarla daha çok konuşuyorum. Bu da bir nevi toplum mühendisliği"
Ayrılırken baktım sanki bizi gurbete yolcu ediyorlar, herkes kapıya çıkmış bize el sallıyor.
Halit ÇELİKBUDAK