Güncelleme Tarihi:
Bir gazeteye verdiği demecinde, “Sığınmacıları Almanya’ya getirmek çözüm olamaz” dedi.
Hatta, “Almanya başvuruları reddedilenlerin sınır dışı edilmesinde kararlı bir tutum sergilemedi. Bu tutum değiştirilmeli” diyerek, belli ki gelecek hafta sonu yapılacak kurultay öncesi sığınmacıların sırtından ‘oy avına’ çıktı.
*
Aslında bu Friedrich Merz için hiç de yeni bir şey değildir.
O dönemde CDU ve ‘kardeş parti’ Hıristiyan Sosyal Birlik Parti’nin (CSU) Meclis Grup Başkanı olan Merz, 16 Ekim 2000’de Federal Meclis’te uyumla ilgili yaptığı konuşmasında, ilk kez ‘Leitkultur’ (öncü kültür) söylemiyle dikkatleri üzerine çekti.
Aynı zamanda bazı partilerin ve çevrelerin tepkilerini de.
Friedrich Merz, “Alman topraklarında şeriat hukukuna yer yoktur. Müslümanlar bizim geleneklerimizi, göreneklerimizi ve alışkanlıklarımızı kabullenmek zorundalar” dedi.
Almanya gibi çok kültürlü bir ülkede, çok kültürlü bir toplumda ‘öncü kültür’e eleştiriler artınca, Merz söylemini ‘özgürlükçü Alman öncü kültürü’ne dönüştürdü.
Ama tezinde ısrar etti ve “Uzun süreli olarak burada yaşamak isteyen göçmenler, gelişen ‘özgürlükçü Alman öncü kültürü’ne ayak uydurmak mecburiyetindedir” dedi.
Almanya gibi bir demokratik hukuk devletinde ortak değerin ‘öncü kültür’ değil, ırk, dil, din, inanç, ulus ve milliyet gözetmeksizin ‘eşitliğin’ ve ‘özgürlüğün’ büyük harflerle yazılı Alman Anayasası olduğunu unutuverdi.
Ancak bunu bilen sağduyulu CDU’lular karşı çıkarak, ‘öncü kültür’ün partinin 2002 yılındaki seçim programına girmesini engellediler.
Ama ‘öncü kültür’ atağına rağmen seçimlerde CDU/CSU aradığını bulamadı.
Gerhard Schröder başbakanlığındaki Sosyal Demokrat Parti (SPD) ile Yeşiller, ‘kırmızı-yeşil koalisyonu’ korudu.
Seçimlerden sonra o zamanlar CDU Genel Başkanı olan Angela Merkel, Meclis Grup Başkanlığı koltuğunu da üstlenip Friedrich Merz’i devre dışı bıraktı ve 2005 yılında da Almanya Başbakanı oldu.
Ama Merz’e hiç yüz vermedi.
Merkel döneminde ‘yükselme’ şansı görmeyen Merz, 2009 yılında aktif politikayı bırakıp, asıl mesleği avukatlığa ve lobiciliğe döndü.
Ancak son yıllarda yapılan eyalet parlamentosu seçimlerinde muhafazakâr kanadın büyük ölçüde oy kaybına uğraması üzerine Başbakan Angela Merkel’in 2018 yılı aralık ayında 18 yıldır sürdürdüğü CDU Genel Başkanlığı’nı bırakacağını açıklaması üzerine, yeniden politika sahnelerine çıktı.
CDU liderliğine adaylığını ilan etti.
Merz’in yanı sıra CDU Genel Sekreteri olan Saarland Eyalet Başbakanı Annegret Kramp-Karrenbauer ile Federal Sağlık Bakanı Jens Spahn “Biz de varız” dediler.
Seçimleri 7 Aralık 2018’de yapılan ikinci turda Kramp-Karrenbauer kazanınca, Merz yine açıkta kaldı.
Ancak CDU’nun 2019’da yapılan Eyalet Parlamentosu seçimleri ile Avrupa Parlamentosu seçimlerinde önemli ölçüde oy kaybetmeleri üzerine Kramp-Karrenbauer CDU liderliğini bırakacağını açıkladı.
Bunun üzerine ‘öncü kültürün öncüsü’ Merz, “CDU’yu yenilemek” ve “Muhafazakârlığı modernleştirmek” sloganıyla yeniden adaylığını ilan etti.
Kuzey Ren Vestfalya (KRV) Eyalet Başbakanı Armin Laschet, Federal Sağlık Bakanı Jens Spahn ve Federal Meclis Dışişleri Komisyonu Başkanı Norbert Röttgen de.
Kısa bir süre sonra Spahn “Ben Laschet’i destekliyorum” diyerek adaylıktan çekildi.
15-16 Ocak tarihlerinde dijital ortamda düzenlenecek CDU kurultayında liderlik için Merz, Laschet ve Röttgen yarışacak.
Mektupla gönderilecek delege oyları ise 22 Ocak’ta açıklanıp yeni CDU lideri ilan edilecek.
*
İşte sığınmacı karşıtı CDU’lu delegelerin desteğini almak için ‘öncü kültürün öncüsü’ Friedrich Merz, son hamle olarak sığınmacıların sırtından ‘oy avcılığına’ soyundu.
Kamuoyu yoklamalarına göre şu anda 2-3 puan önde gözüküyor.
Ama CDU’lu ‘Kadınlar Birliği’nin tam destek verdiği Laschet’in son günlerde bu arayı kapatıp partinin başına geçmesi de bekleniyor.