Güncelleme Tarihi:
PANDEMİ NEDİR?
Geniş bir alanda veya tüm dünyada yayılan hastalıklara pandemi denilir. Bir hastalığın pandemi sayılması için kolayca yayılması, daha önce maruz kalınmamış, bulaşıcı ve tehlikeli olması gerekir. Dünya, daha önce de pandemi dediğimiz salgın hastalıklarla karşı karşıya kaldı. ‘İspanyol gribi’, ‘veba’, ‘sıtma’ gibi salgınlar, yaşanmış ve milyonlarca kişinin ölümüne sebep olmuştur.
Bugün yaşadığımız salgın ise bu salgınlardan biraz daha farklı. Geçmişte yaşadığımız salgınlar sadece belirli bir bölgede karşımıza çıkıyordu. Bugün sınırların kalkması ile insanların rahat seyahat etmesi, salgının tüm dünyaya yayılmasına olanak sağladı. Bu hareketlilikten dolayı da pandemi kontrol edilmesi güç bir hal aldı.
1918’de ortaya çıkan İspanyol gribi, 500 milyondan fazla kişiye bulaşması sonucu 18 ay içinde yaklaşık 50 milyon kişinin ölümüne sebep olarak insanlık tarihinde bilinen en büyük salgınlardan biri oldu.
Ayrıca koronavirüs, yani Covid-19 dediğimiz virüs diğer virüslerden farklıdır. Örnegin ‘AIDS’e ve ‘Hepatitis’e sebep olan virüs kolay yayılmıyorken, koronavirüs hızla yayılan bir virüs olarak karşımıza çıkıyor. Çünkü ‘AIDS’e sebep olan virüs kan aracılığıyla bulaşıyorken, koronavirüs hava yoluyla bulaşıyor. Bu şekilde yayılması daha da kolaylaşıyor. Kovid-19 virüsü, 2020 yılında insanlar arasında hızlıca yayılarak pandemi statüsünü aldı.
Peki ya hastalıklara sebep olan virüs dediğimiz organizma nedir?
Konunun derinine inmeden önce virüsün tanınımı bilmek gerekir. Bir organizmanın canlı sayılabilmesi için nefes alıp vermesi, üreyebilmesi (çoğalabilmesi) ve madde alışverişinde bulunması gerekir. Virüsler bunların hiçbirini gerçekleştiremez. Bundan dolayı virüsler cansız organizmalardır. Kendine ait hücreleri yoktur ve canlı sayılabilecek hiçbir faaliyet gerçekleştiremezler. Sadece organik yapıya sahip ve protein kaplı nükleik asitten ibarettirler. Bu protein kaplı kılıf içinde DNA ya da RNA taşıyan bir çekirdekten meydana gelirler. Kendi metabolizmaları olmadığı için, kendi başlarına üreyemez veya çoğalamazlar. Kısacası kendi başlarına yaşama yetenekleri yoktur. Bu nedenle virüslerin yaşaması için konak hücre dediğimiz canlı bir hücreye ihtiyaçları vardır. Bu konak hücre, bitki, hayvan, insan ya da bakteri hücresi olabilir.
VİRÜSLER KOPYALARINI OLUŞTURUR
İnsan hücresi, virüsün hücreye girmesine imkân sağlıyor. Yani virüs, canlı bir hücreye girerse, o hücreye genetik maddesini aktarır ve hücreye mesaj verir. Ardından da hücre tarafından kopyalanarak çoğalır. Çoğalan virüsler hücreye sığmadıkları için o hücreyi patlatır ve ölümüne sebep olur. Etrafa saçılan virüsler, bu kez de diğer hücrelere saldırır. Yani bu hücreleri adeta konak gibi geçici olarak kullanır. Kopyalama sırasında kimi zaman kopyalama hatası oluşur ve virüsün belirli yerlerinde değişiklikler meydana gelir. Buna mutasyon denir. Mutasyon normal bir süreçtir. Mutasyona uğramış her virüs tehlikeli değildir. Çünkü bazıları, mutasyona uğradıktan sonra hücrede barınamaz ve yok olur. Bu durum, içine girdiği hücrenin, yani vücudun sağlık durumuna göre değişebilir. Eğer bir insanın sağlık durumu kötüyse, mutasyona uğramış virüs bu hücrede barınabilir, çoğalabilir ve yayılabilir.
VİRÜSLERLE NASIL SAVAŞILMALI?
Virüslere canlı olmadıkları için antibiyotikler etki etmez. Ancak kopyalama esnasında bu süreci etkileyebiliyoruz. Antiviral (virüse karşı) ürünler kullanarak virüslerin çoğalması engellenebilir ve hastalık belirtisi azaltılabilir. Diğer ve en önemli yöntemlerden biri de aşı olmaktır.