Güncelleme Tarihi:
Ama bu her zaman geçerli bir ilke değildir...
Nitekim bunun en somut örneğini hafta başında yaşadık.
Almanya'nın 2006-2009 yılları arasında Dışişleri Bakanlığını yapan ve şu anda Sosyal Demokrat Parti (SPD) Federal Meclis Grup Başkanı Frank-Walter Steinmeier, hiç beklenmedik bir biçimde aktif politikaya bir süre ara vereceğini açıkladı.
Gerekçesi ise uzun süredir böbrek rahatsızlığı olan ve son dönemlerde durumu iyice ağırlaşan eşi Elke Büdenbender'i sağlığına yeniden kavuşmasına katkıda bulunmak.
Hem de fiziksel ve manevi destek vererek...
* * *
Steinmeier, uyum sağladığının belirlenmesi üzerine hiç tereddüt etmeden bir böbreğini eşine vermek için bıçak altına yattı.
Almanya gibi gelişmiş bir sanayi ülkesinde böbrek bağışı için altı yıl gibi uzun bir süre beklendiğini bilen Steinmeier, böbreklerinden birini eşinin sağlığı için feda etmekten bir an bile tereddüt etmedi.
Steinmeier, tüm politik sorumluluklarını geçici olarak askıya alarak 'önce sağlık sonra politika' mesajını verdi.
Ve böylece politikacıların da insanı duygularına sahip olduğunu hatta çok önde bile geldiğini gözler önüne serdi.
* * *
Yani Frank-Walter Steienmeier 'önce insan sonra, politikacı' olduğunu gösterdi.
Aynı tutumu başka bir SPD'li politikacı daha önce sergilemişti.
Bir dönemler SPD Genel Başkanlığı da yapan eski Federal Çalıma Bakanı Franz Müntefering, kanser hastası eşinin son günlerinde yanında olabilmek için hem parti başkanlığı hem de bakanlık görevlerini bırakmıştı.
Hem de hiç tereddüt etmeden...
İşte, acımasız politik arenada insanı duyguların ön plana çıkması politikayı da politikacıları da daha sempatik kılmaktadır.
Zaten olması da gereken bu değil mi ?