Ahmet Külahçı / Fotoğraf: dpa
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 29, 2019 10:18
Kassel Bölge Valisi Walter Lübcke, Hessen Eyaleti’ne bağlı Wolfhagen-Ista’daki evinin terasında 2 Haziran akşamı kafasına sıkılan tek kurşunla katledildi. Katil zanlısının Stephan Ernst adında aşırı sağcı bir Alman olduğu belirlendi. Yakalandıktan sonra gözaltına alınan zanlı, cinayeti itiraf etti.
ANCAK sonradan her şeyi reddetse de cezaevini boyladı.
Stephan Ernst’in neonazi çevrelerle iç içe olduğu da saptandı.
Aynı günlerde, daha önceleri bıçaklı saldırıya uğrayan Köln Anakent Belediye Başkanı
Henriette Reker ile Altena Belediye Başkanı
Andreas Hollstein’ın da ölüm tehdidi aldıkları ortaya çıktı.
Bu tehditlerin aşırı sağcılardan geldiği de belirlendi.
Bu gelişmeler üzerine Almanya’da aşırı sağ tehlikesi tartışmaları yeniden gündeme yerleşirken, farklı aşırı sağ örgütler tarafından hazırlanmış ve Alman güvenlik birimleri tarafından çoktan ele geçirilmiş ‘ölüm listeleri’ olduğu da ortaya çıktı.
Hatta Mecklenburg-Vorpommern ve Brandenburg eyaletlerinde faal olan ‘Nordkreuz’ (Kuzey Çarmıhı) isimli aşırı sağcı örgütün ölüm listesinde 25 bin kişinin isminin olduğu ve 200 adet ‘ceset çuvalı’ siparişi verdiği bile.
Bu bilgilerin hepsinin uzun süredir Federal Anayasa Koruma Teşkilatı’nın elinde olduğu da.
Kendilerini ‘Prepper’ (Kıyamete hazırlanan-kıyameti bekleyen-sığınmacılara yardım edenleri toptan öldürmeye hazırlanan) olarak niteleyen ‘Nordkreuz’ üyelerinin sosyal medya üzerinden birbirleriyle irtibat halinde oldukları ve eylem hazırlıklarını şifreli mesajlarla sürdürdükleri de belirlendi.
‘Prepper’lerin, ‘sığınmacılar ve İslamcılar yüzünden Almanya’da devlet düzenin bozulması!’ halinde ‘X günü’ için hazırlık yaptıkları da.
Hatta bu ‘mesajlaşma grubu’ mensuplarının çoğunun ordu ve polis çevrelerinden olduğu, aralarında ‘SEK’ kısa adıyla tanınan ‘Özel Komando Birliği’nin eski ve aktif elemanlarının bulunduğu da saptandı.
‘Kuzey Çemberi’ listesinde Sosyal Demokrat Parti’den (SPD), Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi’nden (CDU), Yeşiller’den, Sol Parti’den birçok yerel politikacının ve başka çevrelerden isimlerin yer aldığı da.
Daha önceki yıllarda 8 Türk’ü, bir Yunanlıyı ve bir Alman kadın polisi katleden Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör örgütünün de benzer ‘ölüm listesi’ hazırladığı ortaya çıkmıştı.
Ancak şu anda olduğu gibi o zaman da 10 binden fazla kişinin isimlerinin yer aldığı bu ‘ölüm listesi’ açıklanmamıştı.
Evet kimler var, kimler vardı bu ‘ölüm listelerinde’?
Niçin gizleniyor?
*
Alman güvenlik birimleri şu anda ‘Prepper’leri bir tehlike olarak görmüyor.
Ama buna rağmen Federal Başsavcılık peşlerine düştü.
Mecklenburg-Vorpommern İçişleri Bakanı Lorenz Caffier, “Polis teşkilatında aşırı sağcı eğilimlere, yapılanmalara ve ağlara kesinlikle müsamaha göstermeyeceğiz” diyor.
Bu hiç de yeni bir politik yaklaşım değildir Almanya’da.
Şimdiye kadar benzer açıklamaları çok duyduk.
NSU kurbanlarının yakınlarının avukatlığını yapan Seda Başay Yıldız’a ‘NSU 2.0’ imzalı ölüm tehditleri içeren fakslar gönderildi.
Bu eylemde parmakları olduğu belirlenen 5 polis görevden alındı.
Roland K. isimli 55 yaşında bir Alman, 22 Temmuz’da Hessen’in Waechtersbach beldesinde Eritreli bir gence ateş ederek ağır yaraladı.
Eritreli gencin ‘tek suçu’ siyah tenli ve yabancı olmasıydı.
Sonradan, “Ben ölmeden başka birini de ölüme götüreceğim. Vergi mükelleflerinin yükünü azaltacağım” yazılı not bıraktığı belirlenen ırkçı Roland K., otomobilinin içinde aynı silahla intihar etti.
*
Evet...
Almanya’da iç istihbarattan sorumlu Federal Anayasa Koruma Teşkilatı tarafından hazırlanan bir raporda, şiddet eğilimli ve şiddete başvurmaya hazır aşırı sağcı tehlike ve tehdidin tedirgin edici düzeyde arttığına dikkat çekiliyor.
Yeşiller milletvekili ve Federal Meclis Parlamento Kontrol Birimi Üyesi Konstantin von Notz, “Aşırı sağcı yapılanmalar demokrasimiz için 1945 yılından bu yana hiçbir zaman günümüzdeki kadar tehlikeli olmamıştı” diyor.
Yeşiller’in Federal Meclis Grubu Eş Başkanı Katrin Göring-Eckardt, Almanya Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier’in hem hükümeti hem de halkı aşırı sağa karşı mücadeleye çağırmasını istiyor.
İyi de zaten Almanya Cumhurbaşkanı her vesileyle aşırı sağa karşı daha kararlı bir mücadele verilmesi için çağırıda bulunmaktadır.
Ama bu yeterli değildir.
Sağduyulu Alman demokratlar harekete geçmeden aşırı sağcıların önünü kesmek mümkün değildir.
Demokrasi, ancak gerçek demokratların kararlı bir şekilde sahip çıkmasıyla korunur.
İşte o nedenle gerçek demokratların aşırı sağcılara karşı mücadele etmeleri kaçınılmazdır.
Hem de hiç zaman kaybetmeden.