Ahmet KÜLAHÇI
Oluşturulma Tarihi: Haziran 22, 2020 09:41
ALMANYA’nın Türkiye’deki dış temsilciliklerinin internet sitesine bakıyorum.
Dönemin Federal Dışişleri Bakanı Klaus Kinkel’in 1995 yılında Bakanlık Sözcüsü olarak göreve getirdiği günlerden beri tanıdığım ve 2015 yılından beri Almanya’yı Türkiye’de temsil eden Büyükelçi Martin Erdmann’ın yazdıklarını okuyorum.
Büyükelçi Erdmann, “Türk-Alman ilişkileri eşsizdir: Almanya’nın dünyada başka hiçbir ülkeyle bu denli yakın bağları yoktur. Bazı dönemlerde esen olumsuz rüzgarlara inat, bu ilişkilerin derinleşmesine katkıda bulunmak istiyorum” diyor.
Aynı sitede, “Türk-Alman ilişkileri çok iyi ve uzun geleneksel dostluğa dayanmaktadır. Bu yakın ilişki Osmanlı İmparatorluğu ve Kayzerlik döneminden bugüne dek tüm alanlarda süre gelmektedir. Daha sonra Nazi döneminden kaçarak Türkiye’ye sığınan Alman mimarlar, sanatçılar ve profesörler, iz bıraktıkları çalışmalarıyla modern Türkiye’nin kurulmasında büyük katkıda bulunmuşlardır. Türk-Alman ilişkilerini benzersiz kılan bir başka unsur da artık Almanya’yı yurt edinen 2.5 milyondan fazla Türkiye kökenli vatandaşın bulunması ve bunların birkaç yüz bininin (1.5 milyondan fazlasının) Alman vatandaşlığına geçmiş olmasıdır. Almanya kendini Türkiye ve Türk halkına bağlı olduğu kadar hiçbir ülke ve o ülkenin halkına yakın hissetmemektedir” denilmektedir.
Gerçekten de öyle ve öyle de olmalıdır.
Türkiye ile Almanya arasındaki dostluk ilişkisi 1790 yılında Prusya Krallığı ile Osmanlı İmparatorluğu arasında imzalanan ‘Barış ve Dostluk Anlaşması’ ile başlamıştır.
30 Ekim 1961’de imzalanan ‘Türk İşgücü Anlaşması’ ile bu ilişki ayrı bir boyut ve önem kazanmıştır.
Evet...
Günümüzde 1.5 milyondan fazlası Alman vatandaşı 3 milyona yakın Türkiye kökenli insan bu ülkede yaşamaktadır.
Aradan geçen 60 yıla yakın süre içinde geri dönen milyonlarca Türk insanı, Almanya’yı hâlâ hem gönüllerinde hem de yüreklerinde yaşatmaktadır.
Hasan Karalı, Aydın Kaval, Bülent Bayraktar, Semra Özdemir.Evet...
Zaman zaman Türkiye ile Almanya arasında ‘sıkıntılar’ yaşanmaktadır.
İşte bunlardan birini daha son günlerde yaşıyoruz.
Koronavirüs (COVID-19) belası yüzünden sınırlarını kapatan Almanya, 15 Haziran’da Avrupa Birliği (AB) ve Schengen ülkelerine kapılarını açtı.
Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 160 ülkeye ise ‘seyahat uyarısını’ 31 Ağustos’a kadar uzattı.
Bu da yetmiyormuş gibi, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 130 ülkeyi ‘kara liste’ye, yani koronavirüs bakımından ‘riskli ülkeler listesi’ne aldı.
Her ne kadar Alman Yeşiller Parti güdümlü Heinrich Böll Vakfı Türkiye Temsilcisi Kristian Brakel, Türk-Alman ilişkilerini, ‘sevginin bittiği bir evliliğe’ benzetse de, Türkiye’nin de Almanya’nın da böyle bir lüksü yoktur.
Çünkü Almanya’da yaşayan Türklerin ve Türkile kökenli insanlarının çoğunun ‘iki vatanı’ vardır.
Yani hem Almanya hem de Türkiye bu insanların ‘vatanıdır’.
İşte bu yüzden de Alman hükümetinin Türkiye’yi ‘kara liste’ye alması, Türkiye ile bağlarını haklı olarak sürdüren, sürdürmek isteyen Türkleri ve Türkiye kökenli insanları, küplere bindirmiştir.
Sokakta, sebze-meyve pazarında, antika pazarlarında rastladığım Türkler ve Türkiye kökenliler, “Bu siyasi bir karardır” demektedir.
*
Yazar
Latif Çelik’in koordinatörlüğünü yaptığı Türk-Alman Dostluk İnisiyatifi, Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas’a, çoğu Alman vatandaşı, uzun yıllar Almanya’da yaşayan, iki ülke arasında siyaset, ticaret, sanat, kültür, medya, gastronomi ve başka alanlarda faaliyet gösteren, iki ülke ile de gönül bağı olan Türk ve Alman entellektüellerinin imzaladığı bir mektup göndermiştir.
Almanya’nın bu kararını yeniden gözden geçirmesi istenen mektupta, “Türkiye bunu hak etmiyor” denilmiştir.
Nürnberg Metropol Bölgesi Türk Toplumu (TGMN) Başkanı Bülent Bayraktar, Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas ile Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na yazdığı mektubunda, Almanya’nın bu kararını ‘ölçüsüz siyasi bir karar’ olarak nitelemiştir.
Bu kararın milyonlarca Türk’ü ve tatilini Türkiye’de geçirmek isteyen Almanları mağdur edeceğine dikkati çekmiştir.
Avrupa Türk Seyahat Acentaları Birliği (COPP TRR), Almanya’nın Türkiye’ye seyahat uyarısını geçen hafta Köln ve Düsseldorf’ta protesto etti.
Ve bu gösterilerin önümüzdeki günlerde sürdürüleceğini de ilan etti.
Evet...
COVID-19 belası yüzünden en fazla ölüm yaşanan İngiltere’ye, İtalya’ya, İspanya’ya, Fransa’ya kapılarını sonuna kadar açan Almanya’nın Türklere ve Türkiye’ye kapılarını sonuna kadar kapatmasını anlamak mümkün değildir.
Ayrıca toplumsal barış açısından sakıncalıdır da.