Güncelleme Tarihi:
Ben her ödül töreninde birinci kuşağı düşünürüm. Onlar Almanya’ya geldiklerinde dernekleri, camileri, spor kulüpleri, kültür dernekleri yoktu. Türkiye’de sivil toplum geleneği içinden de gelmiyorlardı. İş yerinde haklarını savunacak bir sendikaları vardı. Ama kendi sorunlarına sözcülük yapacak, kültürlerini yaşatacak sivil toplum kuruluşları en büyük eksikti. Çok fazla beklemediler. Kendi sivil toplum örgütlerini kurmaya başladılar. Türk Gücü, Türkiyemspor, Halk Dernekleri, Atatürkçü Düşünce Dernekleri, cami dernekleri...
* * *
Türk Gücü ve Türkiyemspor, eyalet ligine kadar çıkarak bir efsane yarattılar. Bini aşkın seyirci ve taraftarları vardı. Birinci lige futbolcular yetiştirdiler. Hedefleri Alman birinci ligiydi. Türk esnaf ve taraftarlardan toplanılan paralarla birinci lige çıkmak bir hayaldi. Nitekim öyle de oldu.
Sadece futbol kulüpleri değil. TÜDEK, Halk Dernekleri, Atatürkçü Düşünce Dernekleri, veli dernekleri aktif bir sivil toplum çalışması yaptılar. Almanya’da dönemin İçişleri Bakanı Manfred Kanther’in çocuk vizesinden uyum ve çifte vatandaşlığa kadar varan hemen her olayda sokaklara dökülerek, seslerini yükselttiler.
* * *
Hangilerini sayayım. Münih’te Türk Gücü’nün kurucularından Ergun Berksoy, Mesut Yıldırım, Rıdvan Serbest, Mehmet Teğmen, Cemal Güneş, Hurşit Saygı, Nurdoğan Özcan. TÜDEK’in mimarlarından Enis Baştanoğlu, Ahmet Pınar, Mahir Zeytinoğlu...
Berlin Türkiyemspor’un mimarlarından Kadir Numan, Onay Ispartalı... Sivil toplum kuruluşlarından Kenan Kolat, Remzi Kaplan, Tacettin Yatkın, Ahmet İyidirli, Bahattin Kaya, Safter Çınar, Ali Uras, Olcay Başeğmez. Atatürkçü Düşünce Dernekleri Başkanı Dursun Atılgan...
Ve daha bir çokları.
Almanya’da Türk toplumunun reşit olmasında bu gönüllü kahramanların çok emeği geçti. Onları Türkiye’nin ödüllendirmesi gerekir. Türk Büyükelçiliği ya da başkonsoloslukları bunlara liyakat nişanları dağıtmalı.
Geç kalmadan.