Güncelleme Tarihi:
Almanya Başbakanı Angela Merkel, iki ülke arasında bilgi akımının dürüst bir biçimde işlemesini savunuyordu.
Tabii bir sözleşme yapılmasını da.
İsviçre’deki aşırı sağcı politikacılar, Merkel’e ateş püskürdü. İsviçre’deki bazı medya organları da.
Hatta Başbakan Angela Merkel’in, nazi üniformalı fotoğraflarını yayınlayan bazı İsviçre gazeteleri bile oldu.
Daha sonraki dönemlerde Yunanistan krizi baş gösterdi.
avrupa birliği’nin (AB) lokomotifi konumundaki Almanya’nın Başbakanı Merkel’den bu sorunun çözümü için elini taşın altına koyması bekleniyordu.
Tabii ağırlığını da.
Yunanistan’ın bu krizi aşması için verilecek kredilerin bazı koşullara bağlanması öngörüldü.
Özellikle de çeşitli alanlarda kısıntıların kaçınılmaz olduğunun altı çizildi.
Tabii bu da Yunanlıların hoşuna gitmedi.
Yunanistan’daki aşırı milliyetçiler, Merkel’e ateş püskürdü.
Kışkırtılan halk da.
İsviçre’de olduğu gibi Yunanistan’daki bazı gazetelerde de nazi üniformalı, Hitler bıyıklı Angela Merkel fotoğrafları yayınlandı.
Bu Angela Merkel’e yapılabilecek en büyük haksızlıktı.
Çünkü Merkel, Yunanistan’ın Euro Bölgesi’nde kalması ve yaşanan mali krizin aşılması için hem yoğun çaba gösteriyor, hem de kafa yoruyordu.
Yunanistan krizi şimdilik atlatılırken, AB’nin gündemine sığınmacı krizi yerleşti.
* * *
Yunanistan, Makedonya, Sırbistan, Slovenya ve Hırvatistan’ı aşıp Macaristan’a ulaşan Afganistanlı, Pakistanlı, Suriyeli, Iraklı sığınmacıların sayısının her geçen gün artması, AB’li politikacıların başını ağrıtmaya başladı.
İtalya’ya ulaşabilmek için Libya’dan, Yunan adalarına ulaşabilmek için Türkiye’den kırık dökük tekne ve gemilerle denize açılan, batan tekne ile gemilerde can veren insanların sayısının artması üzerine AB’li politikacılar vicdan muhasebesi yapmak zorunda kaldı.
Ancak İtalya ve Yunanistan’a sığınan 60 bin sığınmacının paylaştırılması bile bir sorun oldu.
Macaristan’ın Sırbistan sınırına 175 kilometre uzunluğunda dikenli tel çekmesi medeniyetler projesi olarak nitelenen Avrupa Birliği ruhuna saplanan dikenli teller oldu.
Birleşen Avrupa’nın yeniden beton duvarlarla olmasa da dikenli tellerle çevrilmesi akıllara “Doğu bloku yıkıldı, duvarlar çöktü” derken “Avrupa yine mi bölünüyor?” sorusunu getirdi. Macaristan sınırında sığınmacıların yaşadıkları ızdırap, çektikleri acılar yürekleri sızlattı.
Annelerinin sırtındaki, babalarının kucaklarındaki küçücük çocukların hüzün dolu bakışları insanların kalbine ok gibi saplandı.
İşte bu tabloya isyan eden Almanya Başbakanı Angela Merkel, dünyaya tam bir insanlık dersi vererek, sığınmacılara Almanya’nın kapılarını açtı. Evet, bu aynı zamanda bir insanlık sınavıydı.
Merkel, “Başaracağız” dedi.
“Bu yükün altından kalkacağız” dedi.
“Sığınma hakkı için üst sınır olmaz” dedi.
Almanya Başbakanı Angela Merkel’i telefonla arayıp ilk kutlayanlardan biri Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Barack Obama oldu.
“Bu kararlı ve insancıl politikanızı takdir ediyor, sizi kutluyorum” dedi.
Evet, Başbakan Merkel, Obama’dan övgü aldı.
Ancak genel başkanlığını yaptığı Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi’nin (CDU) kardeş parti konumundaki Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi’nin (CSU) Genel Başkanı ve Bavyera Eyalet Başbakanı Horst Seehofer, Merkel’in Almanya’nın kapılarını sığınmacılara açmasına tepki gösterdi.
Seehofer’den cesaret alan bazı muhafazakar kanat politikacılar da.
* * *
Son yıllarda yapılan kamuoyu yoklamalarında Almanya’nın en çok sevilen politikacıları sıralamasında ilk sırayı genelde kimseye kaptırmayan Merkel, son dönemlerde sığınmacı krizi yüzünden puan kaybetmeye başladı.
Son kamuoyu yoklamalarında, ilk sıradan 4’üncü sıraya düştüğü görüldü.
CDU/CSU da son kamuoyu yoklamalarına göre bir puan oy kaybına uğradı.
Evet, Merkel’in işi kolay değil. Ama şurası bir gerçek ki, sempati skalasında puan kaybetse de, bu insanlık sınavını Merkel kazanacaktır.
Hatta şimdiden kazanmıştır bile...