Güncelleme Tarihi:
Çünkü AB sayesinde Avrupa artık savaşan bir kıtadan bir barış kıtasına dönüştü. 1951 yılında Fransa, Almanya Federal Cumhuriyeti, İtalya, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg’un oluşturduğu Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu ile şu andaki AB’nin temelleri atıldı.
1957 yılındaki ‘Roma Anlaşması’ ile Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) oluştu. Daha sonraki dönemlerde yeni üyelerin de katılımıyla şu andaki 27 ülkenin yer aldığı AB oluştu. Avrupa’nın bütünleşmesine önemli katkıları olan Almanya’nın eski başbakanı Helmut Kohl, AB’nin böyle bir ödüle layık görülmesinden duyduğu sevinci gizlemedi.
Kohl, “Avrupalı olarak bugün gurur duymamız için yeterli nedenimiz vardır. Ben şahsen gurur duyuyorum” dedi. Almanya’nın şu andaki Başbakanı Angela Merkel de Avrupa barış projesi olan AB’nin böyle bir ödüle layık görülmesinin sevincini yaşadığını gizlemedi.
Ama belli ki, Almanya’da bazıları Nobel’e sevinemedi. Nobel Barış Ödülü ile birlikte Almanya’da yeni bir tartışma başladı. Oslo’daki Nobel Komitesi gerekçesinde, “Gelecek yıl Hırvatistan’ın tam üye olması, Karadağ ve Sırbistan ile müzakerelerin başlaması Balkanlar’da barışın yerleşmesine katkıda bulunacaktır” satırlarının altını çizdiği halde, Federal Meclis Başkanı Norbert Lammert, kafaları karıştırdı. Lammert, “Yakın bir gelecekte AB yeni üye alabilecek durumda değildir” diyerek Hırvatistan’ın tam üyeliğine karşı bir tutum sergiledi. Başka bir deyişle Lammert, Avrupa Barış Projesi’ne gölge düşürdü.
Ama Almanya bununla yetinmedi. Şimdi de AB adına Nobel Barış Ödülü’nü kimin alacağı tartışmaları başladı. Almanya’da anamuhalefet Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) Genel Başkanı Sigmar Gabriel, ödülü bir teknokratın değil, seçilmiş bir politikacının almasını gündeme getirdi.
Gabriel, “Bir teknokrat yerine AB adına ödülü demokratik Avrupa’nın inandırıcı bir temsilcisi almalıdır” diyerek AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso ve AB Daimi Konseyi Başkanı Herman van Rompuy’u devre dışı bırakan bir tutum sergiledi.
SPD lideri Gabriel, 10 Aralık’ta düzenlenecek törende AB adına ödülü Avrupa vatandaşlarının temsilcisi olan Avrupa Parlamentosu’nun Başkanı Martin Schulz’un almasını önerdi.
Martin Schulz, sosyal demokrat Alman bir politikacıdır. Gabriel, belli ki, AB adına da olsa Martin Schulz’un bu ödülü almasının partisine puan kazandıracağını hesaplamaktadır. Bir parti lideri hiç şüphesiz böyle ‘çıkar hesapları’ yapabilir.
Ama madem AB bir Avrupa barış projesidir, o halde partiler de politikacılar da ödül üzerinden çıkar sağlama hesaplarından uzak durmalıdır. Çünkü bu tür hesaplar Avrupa’nın bütünlüğü ruhuna zarar vermektedir. Zaten AB şu anda Euro krizi yüzünden sıkıntılı bir dönemden geçmektedir. Yersiz ve anlamsız tartışmalarla bu sıkıntıların artması körüklenmemelidir. Bunu sorumluluk taşıyan politikacılar da bilmelidir...