Güncelleme Tarihi:
Gerçekten düzeyli bir etkinlikti.
Nitekim yüksek düzeyde de katılım oldu.
Federal Meclis olarak bilinen Alman Parlamentosu Başkanı Norbert Lammert oradaydı.
Hıristiyan Demokrat Birlik Partili (CDU) Lammert, protokol sıralamasında Almanya'nın Cumhurbaşkanı'nın hemen ardından gelmektedir.
Federal Meclis Başkan Yardımcısı ve Sol Parti milletvekili Petra Pau oradaydı.
Federal Hükümetin Göç ve Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı Maria Böhmer oradaydı.
Sosyal Demokrat Parti (SPD) Genel Başkanı Sigmar Gabriel ile Yeşiller Eşbaşkanı Claudia Roth da katıldı resepsiyona.
Yani Almanya'daki Türklerin de Türk kökenlilerin de sorun ve beklentilerinin en yüksek düzeyde sorumluluk taşıyanlara iletilebileceği iyi bir platformdu bu resepsiyon.
Ama ne yazık ki, hiç de öyle olmadı...
AABF yöneticileri tarafından yapılan konuşmalarda, ağırlıklı olarak Türkiye'de Alevilere, Kürtlere, Hıristiyanlara, Yezitlere, Süryanilere baskılar ve özgürsüzlükler dile getirildi.
Dünyanın neresinde olursa olsun, farklı siyasi görüşleri, düşünceleri, dinleri ve dilleri nedeniyle insanlara baskı yapılmasını, dışlanmasını kabul etmek mümkün değildir.
Bu Türkiye için de geçerlidir.
Tabii ki, oradaki eksiklikler, aksaklıklar da dile getirilmelidir.
Ama -Aleviler de dahil- Almanya'daki Türklerin, Türk kökenli insanların üzerinde durması gereken aslı konu bu ülkede yaşanılan sorunlar olmalıdır.
Almanya'da “Hauptschule”ye giden öğrenci oranı yüzde 9.2 (Almanlarda yüzde 8.6) olduğu halde, -Alevi öğrenciler de dahil- Türkler arasında bu oran yüzde 40.3'e ulaşmaktadır.
Almanya'da Alman öğrencilerin yüzde 28.7'si liseye giderken -Alevi öğrenciler de dahil- Türkler arasında bu oran sadece yüzde 9.3'te kalmaktadır.
Almanya'da -Aleviler de dahil- Türk öğrencilerin yüzde 37'si herhangi bir diploma almadan eğitim kurumlarını terk etmektedir.
Almanya'da Almanlar arasında işsizlik oranı Almanlarda yüzde 8.4 olduğu halde -Aleviler de dahil- bu oran Türkler arasında yüzde 23'e ulaşmaktadır.
Hatta Berlin'de bu oran yüzde 40'ı aşmaktadır.
Başta Hollanda, Danimarka, İsveç olmak üzere birçok Avrupa Birliği (AB) ülkesi ülkelerinde yaşayan yabancılara yıllar önce yerel seçimlere katılma hakkı verdiği halde, Almanya bu ülkede yıllardır yaşanan “yabancılara” bu hakkı vermemekte direnmektedir.
Ciddi Alman kurum ve kuruluşlar tarafından yapılan araştırmalar, yalnız eski Doğu Almanya sınırları içinde değil, Almanya'nın Batı'sında da ırkçılığın ve Müslüman düşmanlığının arttığını ortaya koymaktadır.
Bu liste daha da uzatılabilir...
Evet, bu resepsiyonda, tüm bu sorunların Almanya'da en yüksek düzeyde politik sorumluluk taşıyanlara iletilmesi için iyi bir fırsat kaçırılmıştır.
Resepsiyona katılan Alman politikacılar evsahipleri tarafından ismen selamlandığı halde, davetli olan Türkiye'nin Almanya Büyükelçisi Ahmet Acet'e bir “hoş geldiniz” demek bile çok görülmüştür.
Yani apaçık ayıp edilmiştir.
Çünkü Ahmet Acet, Almanya'da Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Cumhurbaşkanı'nı temsil etmektedir.
Büyükelçi Acet, “Türkiye'de dini özgürlük bulunmadığını iddia edenler ya uzayda yaşıyorlar ya da bilmezden geliyorlar ya da niyetleri kötü. Şayet medyadan takip etmiyorlarsa, son 10 yılda bu alanda nereden nereye gelindiğini görmek için sadece Türkiye'ye gidip gelişmeleri görmek yeterli” diyerek gereken yanıtı vermiştir.
Tabii “ Bu akşamı organize edenler dahil tüm sivil toplum kuruluşlarının, pozitif bir zihniyetle, Türklerin Almanya’daki birlikteliğini, onurunu korumaları, ülkemizin imajının burada yüceltilmesi için ortak olarak ne yapabilecekleri üzerinde odaklanmaları buradaki Türklerin beklentisidir” diyerek anlamlı bir mesaj da vermiştir.