Güncelleme Tarihi:
NRW’de 20 aylık azınlık hükümetinin en başarılı icraatı size göre ne oldu? 20 ayda başarılı çalışmalar yaptık. Eyaletimizi ileriye taşıyacak girişimlerde bulunduk. Özellikle eğitim ve çocuklara yönelik tedbir mahiyetindeki çalışmalarımızdan söz etmek mümkün.
Seçimlerden önce verdiğimiz vaatleri yerine getirdik. Üniversite harçlarını kaldırdık. Yüksek eğitimi yeniden parasız hale getirdik. ‘Hiç bir çocuğu yalnız bırakmayacağız’ kampanyamızı hayata geçirdik ve böylece fırsat eşitliğine yönelik önemli adımlar attık. Aileler anaokullarının son yıl aidatlarından muaf tutuldular. Üç yaşından küçük 16 bin çocuk için ek anaokulu kontenjanı açtık.
“Şunu da başarmalıydık, ama olmadı” dediğiniz bir konu var mı?
Federal düzeyde iş güvenliği ve çalışma koşullarının iyileştirilmesine yönelik girişimlerimiz oldu. Bu konulardaki önerilerimizi Federal Konseye sunduk. Ancak bu kurumda SPD olarak henüz çoğunlukta olmadığımız için başarılı olamadık. Ancak yasal asgari ücret, taşeron firmalar, adil kazanç gibi konuları burada gündeme taşımaya devam ediyoruz.
13 Mayıs’ta yapılacak seçimlerden sonra size göre NRW meclisinde nasıl bir tablo ortaya çıkacak?
Azınlık statüsünden kurtulacak mısınız? Seçimleri kazanacağımızı düşünüyorum. Anketler SPD ve Yeşiller’in oy oranlarının arttığına işaret ediyorlar. Yeşiller’le olan güçlü ve uyumlu işbirliğimizi sürdürmek niyetindeyiz. Elbette güçlü bir SPD için mücadele veriyorum.
NRW seçimleri federal düzeyde de önemli. SPD’nin NRW’de yeniden iktidar olması federal boyutta ne gibi etkilere yol açacak?
Federal seçimi etkiler NRW seçimleri Federal düzeyde de yakından takip ediliyor. Buradaki seçimler Berlin için de bir sinyal anlamına gelecek. Gerçi federal seçimlere henüz vakit var. Ama NRW’de yapılacak seçimler federal seçimler için de önemli bir konuma sahip. NRW seçimleri küçük federal seçimler olarak kabul ediliyor.
SPD Federal Başbakan adaylığı için adınız geçiyor. Gelecek yıl yapılacak seçimlerde şansölye adayı olacak mısınız?
NRW’yi terk etmeyeceğim. Bunu seçimden önce de söyledim. Federal Genel Kurulumuzda NRW’de kalacağımı açıkladım. Aile, çocuklar ve eğitim endeksli tedbir politikalarımızı sürdüreceğim. Bunun için NRW’de kalmalıyım. Masrafları kısıp, borçlanmayı azaltmamız gerekiyor. NRW’nin büyük bir ekonomik pazar olarak varlığını sürdürmesi için gayret göstermemiz gerekiyor. En büyük sorunumuz uzman açığı. 2020 yılında uzman açığı 630 bin olacak. Şimdiden bunun önlemini almazsak, uzman yetiştirmezsek NRW olarak gelecek yıllarda bundan olumsuz etkileneceğiz.
Göçmenler açısından önemli olan ‘katılım ve uyum yasası’ sizin başbakanlığınızdaki SPD - Yeşiller hükümeti tarafından m yürürlüğe konuldu. Bu yasa ile göçmenlere hangi mesaj verilmek istendi?
Katılım ve Uyum Yasası ile uyum konusuna ne denli önem verdiğimizi vurgulamak istedik. Bir çok alanda uyumla ilgili başarılı örneklere rastlıyoruz. Ama bu alanda yapmamız gereken daha çok iş var. Örneğin fırsat eşitliği konusunda, sosyal adalet konusunda yapılacak daha çok icraatlar var. Amacımız gerçekten bir katılımın sağlanması. Kamuda daha fazla göçmen kökenliye gereksinim duyuyoruz. Çünkü ülkemizi onlarla birlikte temsil edeceğiz. Umarım bu yasa diğer eyaletlere de örnek olur. Türk vekiller zenginliğimiz.
NRW’de ilk kez 6 Türkiye kökenli milletvekili sizin döneminizde seçildi. İki milletvekili de SPD’dendi. SPD’li Türk kökenli milletvekillerinin hükümetin çalışmalarına nasıl etkisi oldu?
Çok önemli işlevleri oldu. Özellikle bir azınlık hükümetinde parti fraksiyonlarına büyük iş düşer. Dolayısıyla her milletvekili burada daha da önemlidir. Kesinlikle Türk kökenli milletvekillerimiz de hükümetimizin çok önemli birer üyesi olmuşlardır. Ancak Türk kökenli milletvekilleri bir bütünün parçalarıdır. Kendileri de sürekli ‘Örnek göçmenler’ olarak tanımlanmak istemiyorlar. Bilakis uzman oldukları konularda katkılar sunmak istiyorlar. Benim için bizim aramızda olmaları çok olağan bir durum. Hatta bazen onların göçmen kökenli olduklarını da unuturum. Böyle olması da iyi. Göçmen kökenli olmaları nedeniyle bazı konularda daha deneyimliler ve hassaslar. Bu özelliklerini hem onların hem de hükümetimizin zenginliği olarak kabul ediyorum. Ama benim için onlar uzman, gayretli politikacılardır.
20 aylık iktidarınız boyunca Türk toplumunun nabzını nasıl yokladınız?
Türklerle eyaletimiz genelindeki randevularımda sürekli ve her yerde bir araya geliyoruz. Çünkü onlar toplumumuzun önemli parçasıdır ve zenginlik katıyorlar. Yeniden söylüyorum, göçmenler de ülkemizin diğer vatandaşlarına eşit bireylerdir. Benim gözümde farkları yoktur. Farklılıkları aramak yerine ortak özelliklerimizi ön plana çıkarmayız. Ortak noktamız ise hepimizin tek bir Almanya’da yaşıyor olmasıdır. Ortak değerimiz Almanya’dır.
Bu seçimlerde diğer partilerin de Türk kökenli adayları var. En yakın rakibiniz CDU seçilmesine kesin gözüyle bakılan bir aday çıkardı. Peki Türkler niçin SPD’yi seçmeliler?
Uyumun sağlıklı olarak işleyebilmesi için yoğun çalışmalar yaptık. Uyum ve Katılım Yasası’nı çıkardık ve tavrımızı uyumun doğru işleyebilmesine yönelik olarak belirledik. En baştan beri göçmenlere yerel seçim hakkının verilmesini savunduk. CDU ise yıllarca buna karşı mücadele etti, şimdi de bu olumsuz tavrını kısmen sürdürüyor. Ayrıca göçmenlere yerel seçim hakkını da uzun yıllardır savunuyoruz. Kim burada yaşıyor ve çalışıyorsa seçebilmelidir de. Federal düzeyde başka benzeri olmayan uyum yasamızla bölgesel uyum çalışmaları yapıyoruz. Bölgelerde uyum merkezleri oluşturuyoruz. Anonim başvuru modeli ile işe başvuran kişinin sadece adının yabancı olmasından dolayı ayrımcılığa uğramasının önüne geçtik.
Sizin için Türkçe ve İslam dersleri ne ifade ediyor?
Adım adım ilerliyoruz Çifte dilliliğin önünü açmalıyız. Din derslerinin de Almanca olarak verilmesini savunuyorum. Nitekim İslam din dersleri adım adım verilecek. Tamamlanmış bir konseptimiz henüz yok. Öğretmenlerin yetiştirilmesi gerekiyor. Bilinçli olarak çalışmalar yapıyoruz. Müfredatı hazırlıyoruz. Öğretmenlere yönelik meslek içi eğitim çalışmalarına başlandı. Benim için burada kalite önemli. Türkçe konusunda ise çocukların her iki dili de iyi şekilde öğrenmelerinden yanayım. Sonuçta anadil bir avantaj. Ancak Türkçeyi de Almancayı da yetersiz konuşan nesiller ne kendilerine ne de topluma yararlı olurlar.
İki dilliğin bir avantaj olduğunu vurguluyorsunuz. Peki Türkçe eğitimi nasıl olacak?
Evet iki dillilik büyük avantaj. Bugün aileler çocuklarının iki dilli yetişmesi için büyük paralar harcıyor. İngilizce öğrenmesi için çaba gösteriyorlar. Ama burada Türkçe gibi iyi bir potansiyel var. Türkçenin grameriyle birlikte okullarda sistematik olarak öğrenilmesinden yanayım. İyi Almanca ve Türkçe konuşan çocuklar ileride meslek yaşamlarında da büyük avantaj elde etmiş olurlar. Eğitimli Türk gençlerinin Almanya’yı terk etmeleri son derece olumsuz bir gidişat. Bunu tersine çevirmeliyiz. Mevcut gençlerimize, burada doğmuş, bizim çocuklarımıza daha iyi perspektifler sunmalıyız. İyi yetişmiş uzmanlara kapımızı açmalıyız.
Neonazi terörüne karşın ne gibi önlemleriniz olacak?
Irkçıların katlettiği göçmenler benim için buralı insanlardı. Bizdendiler, komşularımızdı. Başlarına gelenlerden ötürü utanç duyuyorum. Bu alçakla cinayetlerin uzun yıllar ortaya çıkarılamamış olması, mağdurlardan kuşkulanılması, ailelerine yaşatılan acılar birer utanç vesilesidir. Aşırı sağ şiddeti bu boyutuyla fark edemememiz utanç verici bir durum. Buna katlanmak mümkün değil. Bu nedenle daha yoğun bir mücadele içinde olmalıyız. Sivil toplum kuruluşlarının direnişini çok önemsiyorum. 1 Mayıs İşçi Bayramı’nda Dortmund’da sendikaların düzenlediği ırkçılık karşıtı mitinge özellikle katılıp bir konuşma yapacağım. Başbakan olarak NRW’de maalesef ırkçıların kalelerinden birine dönüşmüş olan bu kentte bulunarak halka mesaj vermek istiyorum.