Güncelleme Tarihi:
Çünkü çocuklar, çoğunlukla anne veya babaları tarafından öldürülüyorlar. Sadece Ağustos 2012’de öldürülen çocuk sayısı 13... İstatistiki bilgilere göre, Almanya’da her hafta şiddet veya ihmal sonucu ortalama üç çocuk öl(dürül)üyor.
Alman Çocuklara Yardım (Deutsche Kinderhilfe) kuruluşunun verdiği bilgilere göre 2002 2011 yılları arasında öldürülen 14 yaş altındaki çocuk sayısı (1457’si 6 yaşından küçük olmak üzere) 1935... Aynı yıllar arasında cinayet girişimininde bulunulan çocukların sayısı ise 755...
(1) Şimdi, herkesin cevabını aradığı bir soru(n) var: Özellikle anne ve babalar çocuklarını niçin öldürüyorlar? Bir anne veya babayı çocuğunu öldürmeye hangi etken(ler) yöneltebilir? Bu sorunun tek bir cevabı yok. Aile dramlarının en önemli sebeplerinin başında genellikle ayrılık veya boşanmalardan dolayı duyulan öfke, maddi sıkıntılar ve çocukların velayet (velilik) hakkıgibi konular geliyor. Psikoterapist, travma uzmanı ve kriminolog Christian Lüdke’ye göre, “kimse bir gecede katil olmuyor.”
(2) Bütün istatistiklere bakıldığında çocuk cinayetlerinde belirgin bir artış söz konusu değil. Son olaylar daha çok tatil sezonu ile ilgili gibi görünüyor. Tatilden döndükten sonra aile içinde yeniden yaşanan tartışmalar, borçlar, iş yerinde karşılaşılan sıkıntılar veya işsizlik gibi sorunlar tetikleyici olabiliyor. Rostock Üniversitesi Psikiyatri, Nöroloji, Psikosomatik ve Psikoterapi Kliniği Müdürü Frank Häßler, bu yıl “aile fertlerini öldürerek intihar edenler”in sayısında dramatik bir artış olduğunu doğruluyor. Özellikle son olaylarda intihar eden kişiler, önce (çoğu kez aile fertlerine yönelik) cinayet işliyorlar, sonra intihar ediyorlar; sadece kendi hayatlarına değil, başkalarının (aile fertlerinin) hayatlarına da son veriyorlar. Bu tür intihar edenler, genellikle eğitimli, toplumun orta veya yüksek sosyal sınıfına dahillerve çoğunlukla gerçekleştirecekleri eylemlerin işaretini önceden veriyorlar. Çocuklarını öldürdükten sonra intihar eden erkek ve kadınların suç işleme nedenleri farklılık arzediyor. Eşleri ayrılan veya ayrılmak isteyen erkekleri cinayete iten en önemli etkenler genellikle aşırı öfke, kıskançlık ve güçlü bir intikam duygusu... Erkekler, daha çok “benim hayatımı mahvettin, ben de senin en çok sevdiğini ortadan kaldırıyorum”güdüsüyle hareket ediyorlar ve en acımasız yöntemi tercih ediyorlar.
(3) Buna karşılık kadınlarda gözlenen en önemli etken ise daha çok çaresizlik/ümitsizlik, intihar niyeti ve çocukları yalnız bırakmamak düşüncesi... Kadınlar, sözde “çocukları kötü dünyadan kurtardıkları için onlara iyilik yaptıklarına inanıyorlar.”
(4) “Çocuk Ölümü ve Çocuk Cinayeti”kitabının yazarlarından Frank Häßler, cinayet işleyen ebeveynlerin genellikle depresyon, şizofreni veya kişilik bozukluğu gibi psikolojik rahasızlıklara sahip olduklarını da belirtiyor. Yapılan araştırmalarda özellikle anne ve babaların farklı nedenlerden dolayı farklı şekillerde çocuk cinayeti işledikleri ortaya çıkıyor: Birincisi; sözde fedakâr (özgeci/diğerkâm) tutum sonucu işlenen cinayet: Engelli veya hasta olan çocuk, acılarından kurtarılmak veya onu bekleyen korkunç/zorlu bir hayattan korunmak gayesiyle öldürülüyor. İkincisi; kötü muamele (fiziksel şiddet) uygulanarak işlenen cinayet: Bu tür cinayeti işleyen eşlerin genellikle çok genç, maddi sorunları ve eğitim düzeylerinin düşük olmaları dikkat çekiyor. Üçüncüsü; doğumdan sonra işlenen cinayet: Çocuk doğumdan sonra üç gün içinde annesi tarafından öldürülüyor. Bu cinayeti sadece ilk çocuğu olanlar değil, başka çocuğu olan anneler de işliyorlar. Bu anneler oldukça genç, çekingen ve daha çok duygusal dengesizler.
(5) Eşleri ayrılan veya ayrılmak isteyen erkeklerin “töre”veya “namus” için değil, genellikle “aşırı öfke, kıskançlık ve güçlü bir intikam duygusu”yla cinayet işledikleri gözleniyor. Fakat, aynı gerekçelerle Türk toplumunda işlenen cinayetler, “namus” veya “töre”adına işlenenen cinayetler olarak yansıtılıyor. Fakat bu durum, daha çok cinayeti işleyenlerin kendilerini haklı çıkarmak için “namusumu temizledim”argümanına sığınmalarından kaynaklanıyor. “Dünya Çocuk Günü”, Almanya’da her yıl 20 Eylül’de kutlanır. Bu yıl “çocukların zamana ihtiyacı var” adı altında düzenlenen etkinliklerde, çocukların oynamak ve kendilerini geliştirmek için (daha fazla) zamana ihtiyacı olduğu konusu işlenecek. Bana göre her yaşta herkese yönelik işlenmesi gereken çok önemli diğer bir konu “öfke kontrolü”... Bunu başardığımız gün, özellikle çocuklara ve eşlere yönelik cinayetlerin önüne geçebiliriz.