Ne paylaştığınızın farkında mısınız?

Güncelleme Tarihi:

Ne paylaştığınızın farkında mısınız
Oluşturulma Tarihi: Nisan 25, 2015 00:27

Bu hafta popun nam-ı diğer kraliçesi Madonna Instagram’da yaptığı bir paylaşımla İngiliz hayranlarını çok kızdırdı.

Haberin Devamı

Madonna bir süredir 13. stüdyo albümü Rebel Heart (Asi Kalp)’ı tanıtmak amacıyla sosyal medyadan tarihin Martin Luther King, Nelson Mandela ve Bob Marley gibi asi kalpli karakterlerinin fotoğraf ve sözlerini paylaşıyordu.

Ve bu paylaşımlar zaten hali hazırda tarihin önemli figürlerini bir pazarlama kampanyasına dahil ettiği için bolca eleştiri alıyordu.

Ama ünlü şarkıcı İngiltere eski başbakanı Margaret Thatcher’ın bir sözünü paylaşıp onu da tarihin “asi kalpleri” arasına dahil etmeye çalışınca yer yerinden oynadı.

Madonna’nın belli ki internetteki “ilham verici sözler” sitelerinden birinden ya da “güçlü olmayı” öğreten kişisel yardım kitaplarından aşırdığı özlü sözde Thatcher “Eğer beğenilmek için yola çıkarsanız, her an her konuda ödün vermeye hazır olursunuz ve hiç bir şey başaramazsınız” diyordu.

Maddona bu sözü bir de “Teşekkürler Margaret Thatcher” notu ile paylaşmıştı!

Elbette söz tek başına bakıldığında “asi kalpler” kampanyasına oldukça uygun.

Ama Madonna’nın İngiliz takipçileri (Ya da daha doğrusu siyasi tarihten az biraz haberdar olan tüm takipçileri) ünlü yıldıza o sözü söyleyen Demir Leydi lakaplı siyasetçinin kampanyanın ruhuna ve Madonna’nın savunduğunu iddia ettiği değerlere pek de uygun olmadığını hatırlatmakta gecikmedi.

Thatcher iktidarı sırasında İngiliz okullarında “eşcinsellik propagandası” yapılmasını yasadışı hale getiren yasayı geçirmiş, feministlerden “nefret ettiğini” ve feminizmin zehirli bir ideoloji olduğunu söylemiş, Madonna’nın asi kalplerden biri olarak lanse ettiği Nelson Mandela’yı terörist olarak tanımlamış yani Madonna’nın savunucusu olduğu nerdeyse her ideale şiddetle karşı çıkmıştı.

Madonna tepkileri görünce elbette hemen “utanıp” paylaşımını siliverdi.

Ama ne sosyal medya kullanıcılarının ne de İngiliz medyasının onu cahilliği yüzünden rezil etmesini engelleyemedi.

Bütün bunlar bana şu sosyal medyada paylaşım yapma konusunu düşündürdü.

Her sabah bilgisayarımı açıp Facebook, Twitter ve Instagram’a baktığımda özlü sözlere boğuluyorum.

Güllü dallı arka planlara monte edilip paylaşılan sözlerin çoğu atfedildikleri kişilere ait değil elbet ve pek tabii kimi zaman da bu sözler tarihin karanlık (ya da en azından biraz kasvetli) dönemlerinden geliyor, sadece başı sonu kırpılıp ilham verici bir havaya sokulmuş oluyor.

(Mesela geçtiğimiz yıllarda adını hatırlayamadığım bir blogger Hitler’in bazı sözlerini ünlü şarkıcılara atfederek yayınlamış, hiç kimse de uyanmamış, sözleri bol bol paylaşmıştı.)

Tabii bu düşünmeden, dikkat etmeden paylaşma konusu sadece özlü sözlerle sınırlı değil.

Kanserin elma yiyerek tedavi edilebileceğini söyleyen ya da aşıların otizme neden olduğunu iddia eden “bilimsel” makaleler, Dünya’nın öbür ucunda çekilip “Türkiye’deki dram” diye paylaşılan fotoğraflar “bakmadan, okumadan, araştırmadan” paylaşanlar sayesinde hayatımıza giriyor, belki bir şekilde bilinç altımıza yerleşiveriyor.

Kimi zaman bu hatalı kaynaklar haklı bir tartışmada insanı haksız düşürüyor.

Ah, ben de yapmadım mı bunu? Elbette yaptım.

Bir keresinde (konuyu bile hatırlamıyorum), Türkiye’de olan biten bir şeye kızıp, hükümete verip veriştiren İngilizce bir makaleyi yalap şap okuduktan sonra paylaşıvermiştim.

Bir arkadaşım hemen beni uyarmış “Kızmakta haklısın tamam da... bu makaleyi yayınlayanlar ABD’nin aşırı sağcıları, Tea Party, yazıdaki iddiaların yarısının da en ufak bir dayanağı yok Birce” demişti, yerin dibine girmiştim.

Mesela şimdi sosyal medyada Sinop’taki Nükleer santralin neden inşa edilmemesi gerektiğini madde madde anlatan bir makale dolaşıyor.

Bu maddeler neredeyse Facebook listemdeki herkes tarafından da paylaşıldı.

Söz konusu makalenin kaynağı “Akademi dergisi” diye bir internet sitesi.

Adına bakınca pek “akademik” görünen bu sitenin diğer makaleleri “Türkiye ibneleşiyor, ibneleşmeye sessiz kalma”, “İlaç satmak için psikolojik hastalıklar uyduruyorlar, Türkiye’nin yarısı şizofren mi?” ve “Helal sertifikası ile üretilen piliçler gerçekten helal mi?”...

Yani nükleer tartışmalarında kaynak diye bu siteyi gösterenler bir anlamda kendi kendilerini vuruyor, haklı bir tartışmayı belli ki bir “delinin” sözleri üzerinden yürütüp baştan kaybediyor.

O yüzden aman dikkat... Madonna’nın durumuna düşmeyelim.





Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!