Ne olur... Artık biraz dürüst olun

Güncelleme Tarihi:

Ne olur... Artık biraz dürüst olun
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 15, 2020 09:58

Danıştay’ın, Ayasofya’nın camiden müzeye dönüştürülmesine dair 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararını iptal ederek, ibadete açılmasının ve cami statüsünü kazanmasının önünü açması, birçok ülkede olduğu gibi Almanya’da da tepkiyle karşılandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 24 Temmuz’da Ayasofya’nın cuma namazıyla ibadete resmen açılacağını ilan etmesi, Almanya’da çeşitli çevreleri küplere bindirdi.

Haberin Devamı

Ne olur... Artık biraz dürüst olun
ALMANYA’da farklı partilerden politikacılar, Ayasofya’nın camiye çevrilmesinin Türkiye’nin Avrupa’dan uzaklaşıp, Orta Çağ’a geri dönme sinyali olduğu görüşünü savunarak, Türkiye ile ilişkilerin yeniden gözden geçirilmesini istediler.
Hükümetin büyük kanadını oluşturan Hıristiyan Demokrat/Hıristiyan Sosyal Birlik Partili (CDU/CSU) bazı politikacılar ise Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasında sürdürülen tam üyelik müzakerelerine son verilmesini istedi.
Irkçı ve İslam düşmanı sağ popülist Almanya için Alternatif (AfD) de öyle.
Aslında bu Almanya için hiç de yeni bir olgu değildir.
İki ülke arasında ne zaman bir sıkıntı yaşansa, farklı çevrelerden “Türkiye ile AB arasındaki müzakerelere son verilsin” sesleri yükselir.
Buna farklı dönemlerde tanık olduk.
Özellikle de son yıllarda.
*
Haziran 2016’da Federal Meclis’in 1915 olaylarını ‘soykırım’ olarak kabul etmesi, ikili ilişkilerde sancıları artırdı.
Bunun üzerine Türkiye, Alman parlamenterlerin İncirlik Üssü’ndeki Alman askerleri ziyaretlerine izin vermedi.
15 Temmuz darbe girişimini destekledikleri öne sürülen bazı asker, hukuk insanları ve diplomatlara Almanya’nın sığınma hakkı vermesi, sıkıntıları daha da artırdı.
Türkiye’nin, Alman milletvekillerinin 2017 yılında Konya’daki NATO Üssü’ndeki Alman askerleri ziyaret etmelerine izin vermemesi üzerine Almanya İncirlik’teki 200’ün üzerindeki askerini geri çekti.
Tabii o günlerde de birçok Alman politikacı “Türkiye-AB müzakerelerine son verilsin” dedi.
Aynı yıl Alman insan hakları aktivisti Peter Steudner ile Türkiye kökenli Alman gazeteci Deniz Yücel’in tutuklanması, Ankara-Berlin gerginliğini daha da artırdı.
O dönemde de Almanya’da hep “Türkiye’nin AB’de yeri yok” denildi.
2017 yılındaki anayasa referandumu öncesi Türk politikacıların Almanya’da etkinlikler düzenlemelerine Almanya’nın izin vermemesi üzerine de iki ülke arasında ciddi gerginlikler yaşandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu yasakları “Nazi metodu” olarak nitelemesi, gerginliği daha da artırdı.
Anayasadaki değişiklikle Türkiye’de parlamenter sistemin kaldırılarak başkanlık sistemine geçilmesi, birçok Alman politikacı tarafından “Diktatörlüğe giden yol” olarak nitelendirildi.
Hem de Amerika Birleşik Devletleri (ABD), komşu ülke Fransa’nın ve daha birçok ülkenin başkanlık sistemiyle yönetildiğini bildikleri halde.
Tabii “Türkiye-AB müzakerelerine derhal son verilsin” sesleri de yükseldi.
Aynı yıl Türkiye’nin Almanya’da casusluk faaliyetlerinde bulunduğu iddiaları ortaya atıldı.
Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) Alman makamlarına sunduğu Gülen cemaatiyle bağlantısı olduğu belirtilen 300’e yakın kişiye dönük isim ve adreslerinin yer aldığı detaylı listenin, Almanya’daki ‘adamlarının’ casusluk yapmasıyla hazırlandığı iddia edildi.
Tabii bunun üzerine Almanya’da kıyamet koparıldı.
“Almanya’da casusluk yapmak suçtur. Bunu kimler yaptıysa cezaya çarptırılsın” denildi.
Ve her zaman olduğu gibi “Türkiye-AB müzakerelerine son verilsin” denildi.
*
Evet...
Türkiye ile AB’nin ‘anası’ konumundaki Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) arasında tam üyelik hedefiyle Ankara Anlaşması 12 Eylül 1963 tarihinde imzalanmıştır.
Türkiye, tam 57 yıldır AB kapılarında bekletilmektedir.
Evet...
Türkiye’de her şey güllük gülistanlık değildir.
Ama demokratik gelişmelere övgüler yağdırılan dönemlerde de Türkiye’ye AB kapısı açılmamıştır.
Hem de demokrasi, özgürlük ve hukuk devleti ilkelerini ayaklar altına alan bazı ülkeler çoktan AB’de yerlerini aldığı halde.
Alman televizyonlarında katıldığım açık oturumlardan birinde, bunu AB Komisyonu’nun Genişlemden Sorumlu eski Komiseri Günter Verheugen’e de hatırlatmıştım.
Verheugen, “Türkiye politikamız dürüst değil” demişti.
Sonradan Fransa Devlet Başkanı Emmanuel Macron da bunu itiraf etmişti.
Ne olur... Artık biraz dürüst olun!

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!