Ne çabuk unuttunuz yoksulluk günlerini

BUNLARIN yarıdan fazlası çocuk ve genç.
Ama onlar çocukluklarını, gençliklerini yaşama, hayallerini gerçekleştirme olanağına sahip değiller.
Muhtemelen olamayacaklar da.
Evet, milyonlarca insan hayatta kalabilmek için yollara düşerken birçok ülke kapılarını sığınmacı olarak nitelenen bu insanlara sonuna kadar kapamak için kavga ediyor.
Almanya da...
Başbakan Angela Merkel, sığınmacı sorununa Avrupa Birliği (AB) genelinde ortak bir çözüm bulunmasını istiyor.
Ancak kardeş parti konumundaki küçük ortak Hıristiyan Sosyal Birlik Parti (CSU), başka bir AB ülkesi üzerinden gelen sığınmacıların Almanya’ya sokulmayıp, geldikleri ülkelere geri gönderilmesinde ısrar etmekte.

***
Evet, Almanya en fazla sığınmacı alan Avrupa ülkelerinin başında gelmektedir.
2015 yılında 890 bin, 2016 yılında 280 bin, 2017’de 186 bin sığınmacı almıştır Almanya.
Bu yılın ilk 5 ayında da 68 bin.
Ama artık Başbakan Merkel, sığınmacı konusunda tabanın desteğini tamamen kaybetmiştir.
Almanların yüzde 62’si de tıpkı CSU gibi düşünmektedir.
Yani “Sığınmacılar, ilk giriş yaptıkları ülkeye geri gönderilsin” demektedir.

Evet, Almanya gelişmiş bir sanayi ülkesidir.
Almanya zengin bir ülkedir.
Kişi başına düşen Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH) 48 bin doları bulmaktadır.
Ama bu hep öyle mi idi?
Tabii değil.
Açlık, yoksulluk, kuraklık, savaş (1. ve 2. Dünya Savaşları), şiddet ve politik baskı nedeniyle milyonlarca Alman başka ülkelere yerleşti.
Amerika Birleşik Devletleri’ne (ABD), Avustralya’ya, Kanada’ya, Brezilya’ya, Arjantin’e, Güney Afrika’ya milyonlarca Alman göç etti.
Bu ülkeler Almanlara kucak açtı.
Bu ülkeler zamanla Almanların da vatanı oldu.
Hatta Almanya’nın Pfalz bölgesindeki Kallstadt kentinden göç eden Friedrich Trump ve Elisabeth Christ çiftinin torunu Donald Trump, ABD’nin başkanı bile oldu.
Her ne kadar somut rakamlar verilemese de, başta ABD, Kanada’da, Brezilya, Arjantin ve Avustralya olmak üzere yurt dışında 50 milyondan fazla Alman kökenli yaşamaktadır.
327 milyon nüfuslu ABD’de 45 milyonun üzerinde Alman kökenlinin yaşadığından hareket edilmektedir.
Çoğu AB ülkelerinde olmak üzere 1.4 milyon Alman vatandaşı da Avrupa’da kendilerine yeni yurt edinmiştir.
Alman kökenliler yaşadıkları ülkelerde dillerini ve kültürlerini yaşamaya ve yaşatmaya özen göstermektedir.
Dernek ve cemiyetleri, enstitüleri vardır.
Almanların kültürel mirasının korunması ve yaşatılması için çatı örgütleri vardır.
Almanca’nın yurt dışında yaşatılması ve yaygınlaştırılması için Alman hükümeti her yıl Federal Dışişleri Bakanlığı bütçesinden 200 milyon euronun üzerinde katkıda bulunmaktadır.
Öğretmenlerin maaşları bu bütçeden ödenmektedir.
Hatta ABD’nin farklı kesimlerindeki bazı kiliselerde hala Almanca dini ayinler yapılmaktadır.
Böyle olduğu halde Almanya, Türkiye’den öğretmen gönderilmesine karşıdır.
Din adamı gönderilmesine ise tamamen karşı.
Belli ki, bizim Almanlar hafıza kaybı yaşamaktadır.

***
Türkiye de dahil, birçok ülkenin kapılarını atalarına sonuna kadar açtıklarını bilmek de, hatırlamak da istemiyor gibi bir tutum sergiliyorlar.
Evet, Almanya da, diğer AB ülkeleri de yerlerinden, yurtlarından olan tüm sığınmacıları alamazlar.
Ama Medeniyetler Projesi, Demokrasi Projesi, Dayanışma Projesi olarak bilinen AB ruhunun yaşatılması için, sığınmacı politikasında ortak hareket edip, diğer ülkelere örnek olabilirler.
Türkiye, 3.5 milyona yakını Suriyeli olmak üzere 4 milyondan fazla sığınmacı barındırmaktadır.
İmkansızlıklar içindeki Pakistan 1.4 milyon, Uganda 1.3 milyon, Lübnan 998 bin, İran 979 bin, Bangladeş 932 bin ve Sudan 906 bin sığınmacıya ev sahipliği yapmaktadır.
İşte bizim Almanlar bunu bilmek, görmek, duymak istememekteler.