Güncelleme Tarihi:
Almanya'da 27 Eylül 2009 tarihinde genel seçimlere daha 8 ayı aşkın bir süre olduğu halde, ortaklar arasında ciddi bir bıkkınlık yaşanmakta.
Aslında bunu yadırgamamak gerekir.
Çünkü Hıristiyan Demokrat/Hıristiyan Sosyal Birlik Partileri (CDU/CSU) ile Sosyal Demokrat Parti (SPD) arasındaki bu ortaklık bir “aşk ilişkisi”nden ziyade bir mecburiyetten doğmuştu.
Daha 18 Eylül 2005 tarihi akşamı seçim sandıkları kapandıktan kısa bir süre büyük koalisyonun bir “mecburi evlilik” olacağı sinyalleri açık bir şekilde gelmeye başlamıştı.
Nitekim dönemin SPD'li Başbakanı Gerhard Schröder, seçim akşamı düzenlenen açık oturumda CDU'nun lideri Angela Merkel'e “Sayın Merkel, herhalde siz benim partimin sizi başbakan seçeceğini düşünmüyorsunuz” diyerek, böyle bir ortaklığı arzu etmediklerini açık bir biçimde dile getirmişti.
Ancak, Schröder'in değil, Merkel'in dediği oldu.
SPD'nin azınlık oluşturma planları suya düştü.
CDU/CSU'nun Yeşiller ve Hür Demokrat Parti (FDP) ile “Jamayka Koalisyonu” (Siyah-sarı-yeşil koalisyon) oluşturma planları baştan yattı.
Seçim öncesi Sol Parti ile ortaklık etmeyeceklerini ilan ettikleri için SPD ile Yeşiller seçimlerden sonra bu parti ile pazarlığa bile girişmedi.
Evet, geriye kala kala CDU/CSU ile SPD'nin büyük koalisyon hükümeti oluşturması kaldı.
18 Kasım 2005'te CDU/CSU ile uzun süren pazarlıklardan sonra Koalisyon sözleşmesi imzalandı.
Schröder'in “benim partimin sizi Başbakan seçeceğini herhalde düşünmüyorsunuz” dediği Angela Merkel de SPD'nin desteğiyle 22 Kasım 2005 tarihinde başbakanlık koltuğuna oturdu.
Evet, bu “mecburi evliliğe” rağmen büyük koalisyon bazı alanlarda köklü reformlara imza attı.
Ama son dönemlerde ortaklar arasında tam bir bıkkınlık yaşandığı kendisini açık bir şekilde göstermeye başladı.
Başbakan Angela Merkel, partisinin yaptığı her toplantısında yeni bir büyük koalisyon oluşturmasını kesinlikle arzu etmediklerini dile getirmekte.
SPD'nin başbakan adayı ve Federal Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier de, aynı paralelde görüş belirtmekte.
Steinmeier, “Benim arzularımı içeren listede CDU/CSU ile ortaklık yok” demekte.
“Kardeş parti” olarak bilinen CSU ise talep ettiği vergi indirimine karşı çıkan SPD'ye tam cephe almış durumda.
Yani Almanya'da seçimlere aylar kala ortaklar tam birbirine girmiş durumda.
Hem de acımasız bir biçimde...
Böyle ortaklık mı olur?