Güncelleme Tarihi:
Ancak sözkonusu Türkler ve Türkiye lehine bir kararsa, başta Almanya olmak üzere bazı Avrupa ülkelerinde nedense bu ilkeler birden devre dışı bırakılıveriliyor.
Türkiye ile Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) arasında 23 Kasım 1970 tarihinde Brüksel'de bir Katma Protokol imzalanmıştır.
19 Aralık 1972 tarihinde konsey tarafından kabul edilen ve uygulamaya konulan Katma Protokol'ün 42. maddesine göre Türkiye'de kurulu işletmelerde çalışan ve hizmet sunmak için üye ülkelere gidecek Türk vatandaşlarından vize talep edilemeyecektir.
Böyle olduğu halde Avrupa Birliği (AB) ülkeleri Türk vatandaşları için bu sözleşmeyi yıllardır yok saymayı yeğlemektedir.
Geçen hafta Lüksemburg'daki Avrupa Adalet Divanı (AAD), sözkonusu Katma Protokol ışığında hizmet sunumu için AB ülkelerine gidecek Türk vatandaşlarının vizesiz seyahat etmeleri yönünde bir “tavsiye kararı” verdi.
Ancak Almanya'nın bu kararı hayata geçirme gibi bir niyeti olmadığının sinyalleri ilk günden itibaren gelmeye başladı.
Federal Adalet Bakanı Brigitte Zypries, vize işlerinin Federal İçişleri Bakanlığı'nın sorumluluk alanına girdiğine dikkat çekerek, “kararı titiz bir şekilde incelettireceğiz” deyip topu taca attı.
Federal İçişleri Bakanlığı'nın bir sözcüsü de “Avrupa Adalet Divanı'nın kararı bize henüz ulaşmadı. O nedenle şu aşamada bu konuda görüş belirtmemiz mümkün değil” demekle yetindi.
Yani, Almanya'nın daha önceki dönemlerde olduğu gibi işi yine yokuşa süreceği şimdiden belli olmaya başladı.
Çünkü Almanya, AAD'nın bu alanda ilk kararı olan 1990 tarihli, Hollanda’da açılmış Salih Zeki Sevince kararı karşısında da, 'Bu karar Hollanda’yı bağlar, bizi bağlamaz' demişti.
1992 yılında “Kuş kararı” verilince; Almanya “Bu karar sadece
Alman eşli Türkleri bağlar” açıklamasında bulunmuştu.
Almanya, AAD'nin 1994 tarihli “Eroğlu kararını” da “Bu karar
Türkiye’den gelen ve yaşları 21’ i gecen gençleri bağlamaz” şeklinde yorumlamıştı.
1996 yılında dönemin Federal Çalışma Bakanı Norbert Blüm,
Alman işverenlerinden Türk pasaportlu TIR şoförlerinin işlerine son verilmesini istedi ve çok sayıda şoför sınır dışı edildi. Oysa, Ömer Nazlı kararı ile bunun da hukuki olmadığı ortaya çıktı.
Ama Almanya buna da kulak asmadı.
Federal İçişleri Bakanlığı'nın, AAD'nin 11 Mayıs 2000 tarihli
Abdülnasır Savaş ve 21 Ekim 2003 tarihli Eren Abatay/Nadir Şahin
kararıyla ilgili iç yazışması ise tam bir yüz karasıdır.
Bakanlık, sözkonusu iç yazışmada, “Bu hak 1973 ten önce
Almanya’ya gelen Türkler için geçerlidir ve vize uygulaması mevcut hakların kötüleştirilmesi anlamına gelmez” diyerek demokratik hukuk devletine hiç de yakışmayacak bir tutum sergilemiştir.
Hem de hiç yakışmayacak...