Güncelleme Tarihi:
FRANKFURT’tan yaklaşık 3.5 saatlik bir tren yolculuğu sonrası varıyorum Bad Arolsen’e. Kalacağım otele gitmek için istasyondan bindiğim taksi şoförünün ilk cümlesi, “ITS’i ziyaret için mi geldiniz?” oluyor.
“Evet” diye yanıtladıktan sonra, yabancıların bu küçük kasabaya genelde nazi rejimine kurban gidenlerin yakınlarıyla ilgili belgeleri görmek için geldiğinden bahsediyor. Kalacağım otele doğru yavaşça ilerlerken taksici bir ara Bad Arolsen Dükü’nün Hitler rejiminin önemli isimlerinden Heinrich Himmler’in vaftiz çocuğu olduğu bilgisini veriyor, taksiden inerken de,
“Bu topraklarda, o dönemde yaşayanlara insanlıklarını unutturacak vahşetler yaşandı” sözleriyle uğurluyor beni.
ARŞİVLERDE TÜRK İZLERİ
Otele beş dakikalık yürüme mesafesindeki ITS binasında beni basın sorumlusu Kathrin Flor, Türkçe “Hoş geldiniz” diyerek karşılıyor.
Daha sonra nazi arşivlerinde isimlerine rastladığımız Türkler hakkında yapmak istediğim araştırmada bana yardımcı olacak arşiv yetkilisi Bianka Geissler’le buluşup, arşivlerde Alman tarihinin belki de en karanlık sayfalarına doğru yolculuğa çıkıyoruz.
Bu yolculukta nazi rejimine kurban gitmiş çok sayıda Yahudi, Müslüman ve Ortodoks Türk vatandaşlarının isimlerine rastlıyoruz.
Arşivlerdeki tüm belgeler henüz dijital ortama aktarılmadığı için isimlerine rastladığımız Türk vatandaşlarının toplama kamplarındaki akıbetleri konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşamıyoruz.
İşte Schindler’in listesi
HAYATI 1982’de Thomas Keneally’nin yazdığı Booker Ödülü sahibi Schindler’in Gemisi (Schindler’s Ark) kitabına ve bu kitaptan uyarlanan Steven Spielberg’in 1993 yapımı yedi Oscarlı ‘Schindler’in Listesi’ filmine konu olan Alman işadamı Oskar Schindler’in soykırımdan kurtardığı yaklaşık bin 200 kişinin isimlerinin bulunduğu liste de Bad Arolsen’deki arşivlerde.
Liste Schindler’in kurtardığı kişilerden biri olan Miecyszlaw Pemper tarafından 1958 senesinde ITS arşivlerine gönderilmiş.
ARŞİV belgeleri arasında Türk Dışişleri Bakanlığı’nın, Türk vatandaşı Yahudilerin, Türk vatandaşı olarak tanınıp, Türkiye’ye yollanmaları konusunda Nazi Almanyası’nın Dışişleri Bakanlığı’yla yürütülen yazışmaların belgeleri de var.
Türkiye, Musevi vatandaşını istemiş
Alman makamları arasında yürütülen 6 Temmuz 1943 tarihli belgede, Almanya’nın işgali altında bulunan Hollanda’da yaşayan Yahudi kökenli Türk vatandaşı Naphtali çiftinin, Türk vatandaşı olarak tanınıp Türkiye’ye gönderilmesini isteyen Türk Dışişleri’nin,
“Naphtali çifti Türkiye’ye gönderilirse, Türkiye Devleti olarak Naphtali çiftinin Türkiye’de Almanya karşıtı propaganda yapmaması için elimizden gelen her şeyi yapacağımıza söz veriyoruz” açıklaması.
Adil Senger’den geriye kalanlar
ARŞİV yetkilisi Bianka Geissler’le Buchenwald toplama kampında ölen tutukluların 239 sayfalık listesinin son üç sayfasında bu kampta ölen Türk vatandaşlarının isimlerine rastlıyoruz.
Doğum yerlerinin karşılarına İstanbul, Nazilli, Berlin, Antwerpen, Adraponol, Mons, Zeum, Odessa notu düşülmüş Alfandari, Allalef, Ariel, Blum, Chargorodosky, Cohen, Farchy, Fenkelstein, Ganzo, Levy, Lypstadt, de Majo, Meschulam, Nahoun, Senger, Sevi, Sussin, Uziel, Vitalis soyadlarına sahip 27 Türk vatandaşının ismi bulunuyor. Listedeki isimler arasında karşısına,
“Müslüman, 5.5.1898 İstanbul doğumlu, politik görüşleri nedeniyle tutuklandı” bilgisinin not düşüldüğü Adil Senger’in detaylı bilgilerine ulaşıyoruz.
ÖLÜM NEDENİ KALP
Vatan hainliği ve ajanlık suçlamasıyla 22.3.1943 tarihinde Polonya’nın başkenti Varşova’da tutuklanan Adil Senger, 22.6.1944 tarihinde gönderildiği Buchenwald toplama kampında kalp yetmezliğine bağlı olarak 21.03.1945 tarihinde saat 14.30’da hayatını kaybetmiş.
Ölüm raporunda 1934 senesinden beri kalp rahatsızlığı çektiği, 15.3.1945 tarihinde kötü bir durumda Buchenwald Toplama Kampı’ndaki hastaneye getirildiği ve durumu düzelmeyip, altı gün sonra kalp yetmezliğinden öldüğü yazıyor.
Muhtemelen kendi el yazısıyla doldurduğu belgede Adil Senger babasının ismini İstanbullu Kaptan Hakkı Bey, annesininkini de İstanbul doğumlu Vahide olarak vermiş. 41326 tutuklu numarasına sahip Adil Senger’in tutuklama esnasında iki şapka, bir manto, bir kazak, altı gömlek, iki bot, bir adet şal ve altı çift çorabına el konulmuş.
Türkçe, Almanca, Fransızca, Azerice, Rusça dillerini konuşabildiği notu düşülmüş belgelerde Adil Senger’in vücut özelliklerine ait bilgiler de var. İnce bir vücut yapısına sahip Senger’in 1.68 boyunda, uzun bir yüz, düz bir burun şekline sahip olduğu yazıyor.
İki altın dişi olduğu belirtilen Senger’in vücudunun en belirgin özelliği kısmına ise sağ kolunun altında 10 santimlik bir yara izi var notu eklenmiş.
Toplama kampındaki Türk diplomat
ARŞİVLERDE Türkiye’nin Budapeşte Büyükelçiliği Basın Ataşesi gazeteci Dr. Emrullah Nerin Gün’e ait belgeler de var.
Kayıtlarda 22 Şubat 1924’te Roma’da doğduğu belirtilen Dr. Emrullah Nerin Gün’ün gizli polis teşkilatı gestapolar tarafından Avusturya’nın başkenti Viyana’da tutuklanıp, 153233 mahkum numarasıyla 5 Mayıs 1944’te Mauthausen toplama kampına gönderildiğine dair bir belge var. Gün’le birlikte toplama kampına gönderilen tutukluların meslekleri de ilgi çekici.
Bu listede çok sayıda profesör, milletvekili, gazeteci, avukat olması bu kişilerin Hitler rejimine karşı yürüttükleri faaliyetler nedeniyle tutuklandıklarını düşündürüyor. Dr. Emrullah Nerin Gün muhtemelen Hitler Almanyasının yarattığı dehşeti dünyaya duyurmak için yaptığı haberler nedeniyle gözaltına alınarak susturulmak istendi.
Belgelerde Mauthausen toplama kampında en son 24- 26 Haziran 1944 tarihlerine ait bilgileri bulunan Dr. Gün’ün, buradan başka bir yere gönderildiği yazıyor. Kayıtlarda ayrıca Dr. Gün’ün 13 Nisan 1945 tarihinde Dachau toplama kampına gönderildiği bilgilerine ulaşıyoruz.
Çeşitli kaynaklarda Dachau toplama kampına gönderilmesinden 13 gün sonra İngilizler’in kampa girmesiyle özgürlüğüne kavuşan Dr. Gün’ün Amerika’ya yerleştiği yazıyor.