Güncelleme Tarihi:
Müziğe nasıl başladınız?
Fora Baltacıgil: Müzisyen bir aileden geliyorum. Babaannem, dedemden başlayarak çevremdeki herkes müzikle iç içe ve bu konuda bilgi sahibi. İlk notaları bana dedem öğretti. Ailemde hemen hemen herkes müzisyen. Benim durumumda olan birisinin müzikten başka yapacak bir şey yok gibiydi.
Ve siz de küçük yaşta müzik eğitimi almaya başladınız.
Fora Baltacıgil: Konservatuvara yarı zamanlı başladığımda 9 yaşındaydım. Ortaokuldan üniversiteyi bitirene kadar İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı'na tam zamanlı olarak eğitimimi sürdürdüm. Bu süreç içerisinde babam öğretmenim oldu. Kontrabasa 9 yaşında başlamış olsam da daha küçük yaşlarda İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası Sanatçısı babam Yaz Baltacıgil ile provalara gider ve sahnede kontrabas grubunun yanına otururdum. Notaları bilmesem de çalanları izlemek bana çok heyecan verirdi. Konservatuvar yıllarında yanlarına oturduğumda notaları okuyabiliyor, çalabiliyordum. 15-16 yaşlarında konserlerde onlarla aynı sehpada çalmaya başladım.
Profesyonel olarak müzisyen olmaya nasıl karar verdiniz?
Fora Baltacıgil: 15 yaşımda yani ilk konserimi verene kadar yüzlerce, binlerce insanın karşısında konserler vereceğimi bilmiyordum. Sahnenin verdiği heyecanın tadına vardıktan sonra yapmak istediğimin müzisyenlik olduğunu fark ettim. İnsan enstrümanına aşık olduktan sonra onu koruyup vücudunun bir parçası gibi özenle bakmaya başlıyor. Hal böyle olunca enstrümanınla hayatının çizgisi birleşiyor.
Ailenizde müzisyenlerin sayısının çok olduğunu söylediniz.
Fora Baltacıgil: Evet, babam Yaz Baltacıgil İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nda, halam Pınar Baltacıgil ise Istanbul Opera ve Balesi'nde kontrabasçı. Ağabeyim Efe Philadelphia Orkestrası'nda viyolonselci, küçük kardeşim Poyraz da konservatuvarda viyolonsel öğrencisi, kuzenim Defne ise keman öğrencisi. Yetiştiğim aile ortamında nasıl mal mülk, ev, araba, cep telefonu sahibi olunur sohbetleri yerine insan ve müzik sevgisi ile ilgili konular konuşulur. Bu tür sohbetlerin müzikal gelişimde önemli yeraldığınıdüşünüyorum.
İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı'ndan mezun olduktan sonra eğitiminizi yurtdışında sürdürdünüz mü ?
Fora Baltacıgil: Amerika'da Curtis Enstitüsü'nde iki yıl eğitim aldım. Ağabeyim Efe'nin okuduğu yıllarda Curtis Enstitüsü'nün fabrika gibi harika müzisyenler yetiştirdiğini biliyordum. Curtis'ten mezun olan müzisyenler en tanınmış orkestralarda veya solist olarak kariyerlerine devam ediyorlar. Curtis'e gitmeseydim, bu okulda öğretmenlik yapan Edgar Meyer ve Harold Robinson gibi müzisyenlerle çalışmayı rüyamda bile göremezdim. Kendimi çok geliştirdim.
Curtis'ten mezun olduktan sonra hemen Türkiye'ye mi döndünüz ?
Fora Baltacıgil: Bir müzisyenin hayatında sınavlar, yarışmalar ve konserler çok büyük yer tutuyor. Okuduğum sırada girdiğim üç yarışmada birinci oldum. Curtis'teki ikinci yılımda Minnesota Orkestrası'nın grup şefi sınavına girdim ve kazandım. Bu sırada viyolonsel sanatçısı Yo-Yo Ma'nın İpek Yolu Projesi gibi önemli müzik toplulukları ile birlikte çaldım. Minnesota Orkestrası ile Harbinson Konçertosu'nu Minneapolis'te ardından Amerika turnesinde seslendirdim.
Berlin macerası nasıl başladı? Filarmoni Orkestrası'na sınava girmek nereden aklınıza geldi ?
Fora Baltacıgil: Curtis'te okuduğum sırada Berlin Filarmoni'nin daimi şefi Sir Simon Rattle'a okul provasının ardından kendimi dinletmiştim. Berlin Filarmoni Orkestrası diğer orkestralardan farklı olarak sınava yalnızca davetiye ile müzisyen çağırıyor. 2009 Mayıs'ında Simon Rattle tarafından orkestra sınavına davet edildim. 37 sanatçının katıldığı üç aşamalı olan ve iki gün süren sınavı gayet demokratik bir şekilde Berlin Filarmoni müzisyenlerinden oluşan 100'ü aşkın jüri karşısında kazandım.
Türkiye’deki klasik müzik ortamı hakkında ne düşünüyorsunuz?
Fora Baltacıgil: Yalnızca Ankara, İstanbul, İzmir ile bu işin bir yere varabileceğine inanmıyorum. Bir dinleyici kitlesi var diyebiliriz miyiz bilemiyorum. Bu tarz müzikten son derece uzak, hatta habersiz olarak yetiştikleri için, özellikle gençlere; hele klasik müzik konserlerini, üstüne para verseniz bile kolay kolay dinletemezsiniz.
Gençlerin bu tarz müziğe ilgisini nasıl çekilir sizce ?
Fora Baltacıgil: Devletin sanata destek olması ve el üstünde tutması gerekir. Halka bedava konserler ile ulaşılmalı. İlkokul öğrencilerinin belli aralıklarla orkestra provalarını ve konserleri izlemeleri sağlanmalı, açık hava konserleri yapılmalı, konser salonları insanların kolay ulaşabileceği yerlerde olmalı. Bu işin eğitimini alan öğrencilere burslar sağlanmalı, senfoni orkestralarının kadroları genişletilmeli, klasik müziğin turistik bir eğlence zihniyetinden kurtarılması gerekli. Kültür Bakanlığı ve Turizm Bakanlığı da birbirinden bağımsız bakanlıklar olarak çalışabilmeli, böylece sapla samanı da karıştırmamalı.
Genç yaşta dünyanın önemli orkestralarında çalma başarısı gösterdiniz. Sizin gibi yetenekli gençlerin yolunu açmak için ne yapmak gerekir ?
Fora Baltacıgil. Türk müziği ve müzisyenleri, toplu başarılarla anılmalı. Yurtdışında kazanılmış bireysel başarılarımız bize asla yetmemeli. Bu güzel ülkemizin inanılmaz yetenekteki gençlerine de devletimiz, parasız eğitimi ve desteği sağlamalı. Klasik müzik eğilimi ve yeteneği olan gençler maddi ve manevi desteklenmeli. Ülkemizde çok sayıda yetenekli gencin olduğuna inanıyorum.
Kim Kimdir?
Kontrabas sanatçısı Fora Baltacıgil 1983'te İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı'ndan mezun oldu. Philadelphia'da Curtis Enstitüsü’nde iki yıl eğitim aldı. 23 yaşında Minnesota Orkestrası’nda baş kontrabasçı oldu. 25 yaşında Dünyaca ünlü ve Obama'nın Başkanlık töreninde konser veren viyolonsel sanatçısı Yo Yo Ma’yla çalıştı. Delaware Senfoni Konçerto, Caprio Genç Sanatçı ve Mac Phail Müzik Yarışmalarında birinci oldu.
2009 yılında Avrupa'daki ilk sınavını başararak dünyanın en iyi orkestralarından biri olan Berlin Filarmoni’ye kabul edilen ilk Türk müzisyeni unvanını aldı. 2009 yılından beri Berlin Filarmoni Orkestrası'nda kadrolu sanatçı olarak çalıyor.