Müzik, aslında çok siyasi bir sistemdir
Güncelleme Tarihi:
‘Türk kimliğinde müziğin önemi, müzik ve siyaset ilişkisi’ konusunda Almanya’da doktora yapan Kaan Cevahir, müziği çok siyasi bir sistem olarak tanımlıyor. Cevahir, “Ritimler, harmoniler ve melodiler birbirleriyle ilişkilidir. Otoriter bestecinin eseri, yine otoriter orkestra şefi tarafından yorumlanmışsa, ortaya çok siyasi bir eser çıkar” diyor.
MÜZİK sadece duygularımıza hitap eden ya da bizi eğlendiren bir sanat dalı değil, aynı zamanda kültür ve siyasi kimliğimizin de önemli bir parçası. Siyasetle yakın bağlantıları bulunan müzik, özellikle Türkiye’de partilerin seçim kampanyalarında da önemli rol oynuyor. 29 yaşındaki Kaan Cevahir, şimdiye kadar pek araştırılmamış Türkiye’de müzik ile siyaset arasındaki ilişki hakkında Düsseldorf Robert Schumann Yüksekokulu’nda doktora yapıyor. Araştırmacı müzisyen, doktora çalışmasında Türk kimliğinin oluşmasında müziğin rolünü de inceliyor.
BİR TARAFTA MEHTER MARŞI, BİR TARAFTA İZMİR MARŞI
Hückelhoven’da doğan ve 9 yaşında piyano çalmaya başlayan Cevahir, lise yıllarında Belçika’da piyano ve beste eğitim aldı. Düsseldorf Üniversitesinde Tarih ve Müzikbilimi öğrenimi yaptı. Üniversite yıllarında da müzik ile siyaset arasında bağlantı ilgisini çekti. Müziğin çok siyasi bir sistem olduğuna dikkati çeken Cevahir, “Ritimler, harmoniler ve melodiler birbirleriyle ilişkilidir. Otoriter bir besteci elinden çıkan eser, otoriter bir orkestra şefi tarafından yorumlanmışsa, ortaya çok siyasi bir eser çıkar” diyor.
Müzik ile siyaset arasındaki yakın ilişkiye dikkat çeken Cevahir, buna Türkiye’de partilerin seçim kampanyalarında müziği çok yoğunca kullanmalarını örnek veriyor. Müzikle siyasi görüş ve kültür kimliğinin ifade edildiğini belirten Cevahir, “Bir tarafta Mehter Marşı, diğer tarafta İzmir Marşı dinleyen kitleler var. Bu kitleler kendilerini müzik üzerinden ifade ediyor, aynı zamanda kültür ideallerini de paylaşıyor” görüşünü savunuyor.
GURBETTE MÜZİĞE TUTUNDULAR
Almanyalı Türklerin müzikle ilişkileri hakkında da araştırmalar yapan ve bu konuda konferanslar Cevahir’e göre, Almanya’ya çalışmak için gelen birinci kuşak Türkler, valizlerinde müziklerini de getirdi. Cevahir, bunların müzikle bir yandan yabancı bir ülkede memleket havasını yaşadıklarını, diğer yandan da kültür kimliklerini koruduklarını söylüyor. Almanya’da oluşan Türkçe müziğin ise burada yaşayan Türklerin yaşadığı sıkıntı ve sorunları dile getirdiğini hatırlatıyor. Almanya’daki sanatçıların geleneksel halk müziği tarzında Türkçe, daha sonra ise popüler tarzda Almanca ve Türkçe gurbet konusunu işlediklerini söylüyor.