Güncelleme Tarihi:
HOLLANDA’da UEFA Avrupa Ligi kapsamında başkent Amsterdam’da 7 Kasım’da oynanan Ajax-Maccabi Tel Aviv maçı öncesi ve sonrasında İsrailli taraftarların başlattığı şiddet olaylarının ardından, parlamentoda yapılan oturumlarda gündeme gelen vatandaşlıktan çıkarma teklifine tepki geldi. Aşırı sağcı koalisyon hükümetinin, antisemitizm gibi suçlara karışan çifte vatandaşların vatandaşlıktan çıkarılmasını öngören yasa çıkarılması yönündeki çağrılarına ilişkin muhalefetteki Denk Partisi Meclis Grup Başkanı Stephan van Baarle, “Bu ırkçı bir yasa. Çünkü sadece Hollanda vatandaşlığına sahip biriyle çifte vatandaşlığa sahip birine farklı şekilde muamele edemezsiniz” dedi. Van Baarle, ‘ırkçı ve İslam düşmanı’ Geert Wilders’in liderliğindeki Özgürlük Partisi’nin (PVV) başını çektiği, Dilan Yeşilgöz liderliğindeki Özgürlük ve Demokrasi için Halk Partisi (VVD) ile Yeni Sosyal Sözleşme Partisi (NSC) ve Çiftçi Vatandaş Hareketi (BBB) partilerinden oluşan aşırı sağ ağırlıklı hükümetin, suç işleyen kişilerin vatandaşlıklarını iptal etmek üzere koalisyon anlaşması yaptığını belirterek, “Bu, ayrımcı bir yasa. Elimizdeki tüm parlamenter araçlarla, bununla sonuna kadar mücadele edeceğiz” ifadelerini kullandı.
‘OLAYLARI KULLANIYORLAR’
Aşırı sağ partilerin Amsterdam’daki olayları kendi siyasi gündemleri için kullandıklarını belirten Van Baarle, şunları söyledi: “Geert Wilders’in PVV’si, Dilan Yeşilgöz’ün VVD’si ve diğer partilerin, çifte vatandaşlığa sahip kişilerin pasaportlarını ellerinden alma ve çok sert bir entegrasyon politikası uygulama planları zaten vardı. Amsterdam’daki olayları Hollanda’daki Müslüman nüfusu ve göçmen kökenlileri toplu olarak suçlamak için kullanıyorlar. Bu siyasetçilerin, tartışmaları sadece yabancı düşmanı, ırkçı ve İslamofobik gündemlerini uygulamak için kullandıkları çok açık. Geert Wilders’in iklim değişikliğini bile göçmenlere ve Müslümanlara bağlayacağı anı bekliyorum. Hollanda’da ne zaman bir şey olsa, İslam’ı ve Müslüman kökenli insanları suçluyor. Bu sadece yabancı düşmanı ve ırkçı bir gündemi uygulamanın başka bir yolu. Aşırı sağdaki bu kişiler, Müslüman ve göçmen kökenli insanların mümkün olduğunca fazlasını Hollanda’dan çıkarmak için her şeyi yapmak istiyor.”
‘IRKÇILIK ÖDÜL GETİRİYOR’
“Ne yazık ki diğer siyasi partiler de anketlerde kaybetme korkusuyla parlamentoda yabancı düşmanı, ırkçı ve İslamofobik söylemleri dile getiriyor. Son seçim sonuçlarını ve PVV’nin Hollanda’da en büyük parti olduğunu gördüler. Irkçılığın anketlerde ödül getirdiğini, İslamofobi’nin anketlerde ödül getirdiğini ve bunun seçim sonuçlarında karşılık bulduğunu görüyorlar. Koalisyondaki parti liderleri popülist hesaplar yapıyor. Anketlerde başarı elde etmek için Hollanda’daki Müslüman nüfusun haklarını kısıtlamaya kadar gitmeyi göze alıyorlar. Amsterdam’daki olayların geniş bağlamı görmezden geliniyor. İsrailli taraftarların Amsterdam’da söyledikleri korkunç ırkçı ve soykırımcı şarkılardan bahsetmiyorlar. Irkçılıklarını görmezden geliyorlar. Filistin sembollerinin korkunç şekilde tahrip edilmesini ve Filistin bayraklarının yakılmasını görmezden geliyorlar. Sadece hikâyenin bir tarafına odaklanıyorlar. Maccabili taraftarlar arasında Gazze’deki soykırıma karışan İsrailli askerler de vardı. Soykırım tatilindelerdi. Normalde hukukun üstünlüğünü savunduklarını söyleyen sağ partilerin, İsrail askerlerinin Amsterdam halkını terörize etmesine izin vermeleri korkunç.”
Hükümetin, Amsterdam’daki şiddet olaylarını bağlamından kopararak ‘entegrasyon’, ‘uyum’, ‘cihat’ gibi kavramları tartışmaya başlamasını eleştiren Van Baarle, bunun ‘toplu cezalandırma’ olduğunu vurguladı.
‘BU SANSÜRLE MÜCADELE ETMELİYİZ’
Sağ partilerin sansür uygulamaya çalıştığını vurgulayan Van Baarle, şunları kaydetti: “Filistin yanlısı gösterileri yasaklamak istiyorlar. ‘Nehirden denize, Filistin özgür olacak’ sloganını yasaklamak istiyorlar. Şimdi de Filistin yanlısı duruşları nedeniyle bazı Instagram sayfalarını yasaklamak istiyorlar. Binyamin Netanyahu ve diğer propagandacı İsrail partilerinin Filistin yanlısı kampla, Filistin için ayağa kalkan insanlarla mücadele etme anlatısına hizmet ediyorlar. Bu sansürle mücadele etmeliyiz. İfade özgürlüğü varsa, herkes için ifade özgürlüğü vardır. İnsanların Filistin lehine görüş bildirmesi ve Gazze’de yaşanan soykırıma karşı mücadele etmek istemesi nedeniyle ifade özgürlüğünü kısıtlayamazsınız. Yargı kurumlarımıza ve uluslararası yargı kurumlarına olan inancımı koruyorum. Hollanda’daki bu aşırı sağ koalisyonun planlarının çoğunun nihayetinde mahkemede başarısız olacağını düşünüyorum. Tarih bu insanlara suçlu, savaş suçlusu ve tarihin yanlış tarafında duranlar olarak bakacak.”