Güncelleme Tarihi:
HIRİSTİYAN Demokrat Birlik Partisi (CDU) Hamburg Teşkilatı Başkan Yardımcısı ve Eyalet Parlamentosu milletvekili Aygül Özkan'ın Aşağı Saksonya Eyeleti Sosyal İşler, Kadınlar, Aile, Sağlık ve Uyum Bakanlığı'na getirilmesinin öngörüldüğü haberinin Alman medyasındaki veriliş biçimi doğrusu beni şaşırttı.
Bazı gazeteler haberi “Hannover'de bir Müslüman Bakan oluyor” başlığı altında verdi.
İşte beni şaşırtan bu yaklaşım oldu.
Nedenine gelince?
Aygül Özkan 1971 yılında Hamburg'da doğmuş...
İlk ve orta öğrenimi Hamburg'da yapmış...
Hamburg Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirmiş...
Yani Aygül Özkan, tüm sosyalizasyonunu bu ülkede almış...
2002 yılında CDU'ya üye olmuş ve 2008 yılında partinin Eyalet teşkilatı Başkan Yardımcılığına getirilmiş ve aynı yıl yapılan seçimlerde Hamburg Eyalet Parlamentosu'na milletvekili seçilmiş.
Partisinin meclis grubunun Ekonomi ve Sanayi sözcülüğü görevini üstlenmiş.
Ayrıca Sosyal ve Eşitlik Komisyonu ile Ekonomi Komisyonu'nda üye olarak görev almış.
Bu arada göçmen kökenli gençlerin toplumsal ve ekonomik yaşama uyumu için yoğun angajman da göstermiş.
Evet, Aygül Özkan'la ilgili yazılacak çok şey olduğu halde, bazı Alman medya sorumluları başlık olarak “Hannover'de bir Müslüman Bakan oluyor” sözcüklerini seçmiş.
Böyle bir haberde bir insanın dininin önplana çıkarılması acaba niye o kadar önemlidir?
İşte buna anlam vermekte zorlanıyorum...
Ben Almanya'da İletişim Bilimleri, Politik Bilimler ve Genel Dil Bilimleri okudum.
İletişimin ne olduğunu iyi bilirim...
Dille “oynamayı” da çok iyi bilirim...
30 yıldır gazetecilik yaptığım için Alman meslektaşlarımın böyle bir başlık seçerek nereye varmayı hedeflediklerini de bildiğimi sanıyorum.
Din tabii önemlidir...
Dini kimlik de...
Etnik kimlik de önemlidir...
Ancak Almaya gibi demokratik hukuk devletinde insanların etnik ve dinsel kimlikleri üzerinden “politika yapmamaya” da özen gösterilmelidir.
Son yıllarda Almanya'da en çok duyulan sözcükler arasında “politik katılım” da yer almaktadır.
Bu politik katılımın gerçekleşmesi için insanların etnik ve dini kimlikleri önplana çıkarılmamalıdır.
Almanya farklı kültürden, farklı kökenden, farklı dilden ve farklı dinden insanların yaşadığı bir ülkedir.
Farklı dinden, farklı dilden, farklı kültürden ve farklı kökenden insanların toplumsal yaşamın her alanında görev alması artık hepimiz için “çok doğal” olmalıdır.
Yeni nesil göçmen kökenliler artık “buralıdır”...
Almanya'nın geleceğini birlikte şekillendirecek bu nesillere “öteki” değil, “buralı” gözüyle bakmanın zamanı çoktan gelmiştir.
Hatta geç bile kalınmıştır...