Güncelleme Tarihi:
Alman basını, eylül ayı başında mültecilerin Münih tren garında sevgi seliyle karşılanmasına övgüler diziyordu. Şimdi sınır kontrollerine rağmen durmayan mülteci akını haberleri ağırlıkta. Mültecilere kapıyı açan Başbakan Merkel, partisi içinde ve kamuoyunda destek kaybediyor. Merkel’e, “Sınırları açman hataydı” diye kazankaldıran hükümet ortağı ve ‘kardeş parti’si CSU Genel Başkanı Seehofer kazanıyor.
Mülteci yurtlarında yaşanan kavgalar ve bazı kendini bilmez imamların tavırları gelişen bu karşı havaya malzeme sunuyor. Polis sendikası, kavgalar üzerine mültecilerin yurtlarda milliyet ve dinlerine göre ayrılmasını istiyor. Mülteci yurdunu ziyaret eden CDU’nun ağır toplarından Julia Klöckner’e, bir imamın elini vermemesi ve “Kadına el vermem” sözleri gazetelerde, televizyon oturumlarında tartışma konusu. Klöckner, haklı olarak buna tepki gösterdi. İmamın bu tavrından hareketle şimdi mültecilere uyumu şartı getirilmesini, kurallara uymayan mültecilere yardımların kesilmesini istiyor.
* * *
Mülteciler üzerine tartışmalar şimdi asgari ücret yasasına kadar uzandı. Hıristiyan Demokrat Birlik (CDU) Parti Meclisi üyesi Jens Spahn, mültecilerin asgari ücret kapsamından çıkarılmasını talep etti. Saksonya Anhalt Eyaleti’nin CDU’lu Başbakanı Reiner Haseloff da, kalifiye oluncaya kadar mültecilerin saati 8.50 Euro olan asgari ücretin dışında tutulmasını istedi.
Mülteciler üzerine bu tartışmalar ülkede göçmenlere karşı bir süredir esen olumlu havayı da yeniden tersine çeviriyor. Şimdi kamuoyunda “Yabancılaşıyoruz”, “Almanya’nın demokrasi ve hoşgörü kültürü tehlikede”, “Öncü kültür” gibi eskide kalmış tartışmalar yeniden canlanıyor. Bu gidişle gelecek seçimlerde mülteciler ve göçmenler seçim malzemesi olmaya aday.
Almanya uyum sorunlarını elbette tartışmalı, ama göçmenleri siyasete malzeme yapmamalı. Göçmenleri malzeme yapan siyasetin bugüne kadar Almanya’ya faydası olmadı.