Güncelleme Tarihi:
ALMANYA'da tüm mal varlığını bakıcıları anne-kız Selma G. ve Hilal S.'ye miras bıraktıktan sonra 1997 yılında 92 yaşındayken ölen işadamı Laurens Müller'in varisleri anne-kıza tam 13 yıldır direniyor. Babalarının demans hastası olduğunu iddia eden Müller'in iki kızı, aradan 13 yıl geçmesine rağmen, yeni bir rapor hazırlatarak, ölmüş babalarının demans hastalığını belgelemeye çalışıyor. Laurens Müller'in milyonları bulan mirasını bıraktığında akli dengesinin yerinde olduğuna dair aldığı raporları ve doktorlarının ifadelerini geçersiz kılmaya çalışan varisler, mahkeme kararlarına sürekli itiraz ederek, vasiyetin yerine getirilmesini engelliyorlar.
Ortada vasiyet var
Yaşlı adama ömrünün son aylarında yıllardır mahrum kaldığı bir sevgi ortamı sağladıklarını söyleyen mirasçı Hilal Ş. "Ben kendisine Opa (büyük baba) derdim. Ona hemşire olan annemle birlikte bir buçuk yıl kadar baktık. İki kızları vardı. Onlara kızgındı. Kendisine bakmadıklarını ve ölümünü beklediklerini söylerdi. Bir gün mirasını bize bırakacağını söyledi. İki kez yazılı vasiyetini bize verdi. Biz ciddiye almayıp yırttık. Son olarak doktoru, avukatı ve noteri huzurunda kendi eliyle bir vasiyetname yazdı. Orada bulunanlara da şuurunun açık olduğuna dair bir protokol tutturup, imzalattırdı. Vasiyetine servetini bize bıraktığını yazdı" diye konuştu.
Kızları bizi kovdu
Müller’in eski Alman İşverenler Birliği (BDI) başkanı Jürgen Thumann ile evli olan Edda Thumann’ın dışında Monika S. isminde bir kızı daha olduğunu söyleyen Hilal Ş. "Kızları ona iyi baktığımızı duyunca bizi kovdular. Çünkü ölmesini istiyorlardı. Zaten biz işi bıraktıktan iki ay sonra vefat etti" diye konuştu.
Davanın uzamasına ölen milyonerin Almanya'nın eski Sanayiciler Birliği (BDI) Başkanı Jürgen Thumann’ın damadı olmasını gerekçe gösteren Hilal Ş., şunları söyledi: "Ölümünden sonra vasiyetnameyle mahkemeye başvurduk. Ancak iki kızı ve damadı, babalarının akli dengesinin yerinde olmadığı ve iyi göremediğini iddia ederek mirasın bize verilmesine karşı çıktılar."
Hükuk mücadelesi sürüyor
Düsseldorf’taki yerel mahkemede itirazlar doğrultusunda incelemelerin olduğunu söyleyen "Hilal Ş. "Bilirkişi Laurens Müller’in el yazısıyla yazdığı vasiyetnameyi kendisinin yazdığını mahkemede açıkladı. Ayrıca göz doktoru da onun çok iyi gördüğünü söyledi. 18 yıllık özel hekimi, akli dengesinin yerinde olduğuna dair açıklama yaptı. Davayı kazanmamıza rağmen, sürekli bir üst mahkemeye giderek itiraz ettiler. Aradan 13 yıl geçti. Hala sonuçlanmadı. Bugüne kadar başvurduğumuz avukatlar ‘Kanun sizden yana. Hakkınızı alacağız' diyorlar. Sonra neler olduğunu anlamıyoruz” dedi.
Oyalayıp bıktırma taktiği
Yılan hikayesine dönen davanın müdahil avukatı Abdullah Emili, anne- kıza verilen mirasın haksız yere engellenmek istendiğini söyledi. Doktor raporları ve tanık ifadelerine göre Müller'in vasiyetnamesini yazdığında akli dengesinin yerinde olduğunu söyleyen Emili şöyle devam etti: "Müller vasiyetnamesini yazarken tüm ayrıntıları düşünüp avukatlarını, noteri ve 18 yıllık özel doktorunu çağırmış. Bu onun şuurunun açık olduğunu gösterir. Dinlenen tanıklar da bu yönde ifade verdiler. Ancak iki kızı ve damadı mirasın peşini bırakmıyor. Sürekli itirazlarla davanın uzamasını, böylece müvekkillerimizin bıkıp vazgeçmesini bekliyorlar. 13 yıl önce ölen babalarının imzayı attığında demans olduğunu iddia ediyorlar. Bunu ispatlamaya çalışıyorlar."
Demans nedir?
Kişinin entelektüel ve sosyal yeteneklerinin, günlük fonksiyonlarını etkileyecek şekilde ilerleyici bir kaybıdır. Hastalık doğası gereği ilerleyici özelliktedir. Demanslı bir kişide hafıza, düşünme, mantık yürütme, yer ve zaman tayini, okuduğunu anlama, konuşma, günlük basit işleri yapma gibi işlevlerde bozukluklar görülür. Entelektüel fonksiyonlardaki bu aksaklıklar zamanla hastanın günlük yaşam aktivitelerini sürdürmesini olanaksız hale getirir. Kişi hastalığa yakalandıktan kısa süre sonra ölür.