Minare kararını AİHM temizler

Güncelleme Tarihi:

Minare kararını AİHM temizler
Oluşturulma Tarihi: Aralık 01, 2009 00:00

AB Dönem Başkanı İsveç’in Dışişleri Bakanı Carl Bildt, geçen hafta Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu’nda adeta isyan ediyordu. Bazı AB ülkelerinin, Türkiye’nin üyeliğine “İslam dini” nedeniyle karşı çıkıldığını belirterek, “üyelik kriterleri içinde din unsuru yoktur, olamaz” diyordu.

Haberin Devamı

AB ülkeleri içinde yaşayan 20 milyon Müslümanın varlığına dikkat çeken Bildt, bu dinin AB’nin “ikinci büyük dini” olduğunu belirtiyor ve Türkiye’ye karşı çıkmanın, “AB vatandaşı” olan Müslümanlara hakaret olduğunu belirtiyordu.


***


Bu konuşmanın ardından İsveçre’deki referandum kararı geliverdi. 400 bin Müslüman’ın yaşadığı ülkede, yeni minare yapımının yasaklanıp yasaklanmayacağına karar vermek amacıyla düzenlenen halkoylamasında seçmenlerin yüzde 58’i yasağa destek verdi.


Bu karar nedense en çok Almanya’da konuşuldu.


Alman Federal Meclisi İçişleri Komisyonu Başkanı Wolfgang Bosbach ise bu referandum sonrası, İslamlaşma endişesinin ciddiye alınması gerektiğini söyledi.


Bern yönetimi de bu yasağın, İsviçre anayasasına, dini özgürlüklere ve ülkenin hoşgörü geleneğine aykırı olduğunu düşünüyor.


***

Haberin Devamı

Ama, ülkenin sağ popülist Halk Partisi oldukça memnun. Zaten bu referandum, onların girişimiyle tertiplenmişti. Oylamaya önayak olan politikacılar sonuçtan son derece memnun olduklarını ve İsviçrelilerin minare yapılmasını reddetmekle ülkenin giderek İslamlaştırılmasına karşı olduklarını gösterdiklerini açıkladılar. Halk Partisi’nin önde gelenlerinden Walter Wobmann halkın nabzını iyi tutup ruh halini doğru kestirdiklerini söyledi.


Zürih Müslümanlar Cemaati Başkanı Taner Hatipoğlu, minare yasaklatma girişiminin İsviçre’nin halk gruplarına nifak sokmak amacını güttüğünü belirtti ve “Bu girişimle, kimsenin istemediği bir şeyi, yani Müslümanların sosyal entegrasyonunu olumsuz yönde etkilemeyi başardılar” dedi.


Almanya Türk Toplumu Başkanı Kenan Kolat da, referandum sonucunun Avrupa toplumlarının henüz göçmen kabul etme olgunluğuna ulaşmadığını gösterdiğini dile getirdi.


SPD’nin Berlin Eyalet Milletvekili Bilkay Öney de, “Camileri ve minareleri yasaklayarak köktendincilik önlenemez, aksine körüklenir. (...)Siyasetçiler, insanlara Müslüman düşmanlığı ve radikalleşme arasındaki baglantıyı ve Camilerin zaten denetlendiğini anlatsaydı, böylesine popülist, ırkçı ve saçma bir referandum sonucu çıkmazdı” dedi.


***


Peki şimdi ne olacak?

Haberin Devamı

İsviçre Anayasası din ve inanç özgürlüğünü teminat altına alıyor. Bence konu doğrudan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) götürülmeli. Çünkü Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 9’uncu maddesi, herkesin din ve vicdan özgürlüğüne sahip olduğunu belirtiyor. İsviçre bu sözleşmeye taraftır ve bir Avrupa Konseyi ülkesidir.


Burada İsviçre’ye yönelik çikacak olan bir “mahkumiyet” kararı, bu türlü bir “kısıtlama” yanlısı olan diğer ülkeler için de “uyarıcı” nitelikte olacaktır.


Bence İsviçre bir batağa girdi ve çıkabilmesi, ancak hukuk kararıyla mümkün.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!