Mevlüde Genç'ten çok etkilendim

Güncelleme Tarihi:

Mevlüde Gençten çok etkilendim
Oluşturulma Tarihi: Haziran 25, 2011 00:00

Bu hafta İçişleri Bakanları Konferansı, Selefiler hakkında bir yasağı görüştü. Radikal Selefi grubun yaklaşık 200 aktif üyesi ve tüm Almanya çapında 2 bin 500 destekleyicisi bulunuyor. Kışkırtıcı vaazlarıyla 4 milyon Müslümanın itibarını zedeliyorlar. Bu tür eylemler, sadece göçmenlere karşı tavır alanların işine yarıyor. Bu tür kışkırtıcı eylemcilerin arasında neredeyse hiç Türk bulunmuyor.

Haberin Devamı

Bu hafta İçişleri Bakanları Konferansı, Selefiler hakkında bir yasağı görüştü. Radikal Selefi grubun yaklaşık 200 aktif üyesi ve tüm Almanya çapında 2 bin 500 destekleyicisi bulunuyor. Kışkırtıcı vaazlarıyla 4 milyon Müslümanın itibarını zedeliyorlar. Bu tür eylemler, sadece göçmenlere karşı tavır alanların işine yarıyor. Bu tür kışkırtıcı eylemcilerin arasında neredeyse hiç Türk bulunmuyor.

Grubun en ünlü sözcüsü Pierre Vogel adındaki Alman eski boksör ve oluşumun başı Sven Lau isimli Alman da eski itfaiyeci. Yani bu fanatizmin göç ile bir alakası yok, zira bazı çatlak Almanlar bu konuda önderlik yapıyorlar.

Selefiler kundaklama süsü vermek için, kendileri bir evi ateşe vermişler. Bundan dolayı bu hafta bir tutuklama kararı verildi.

İşin tadı burada kaçıyor. 1990'lı yıllarda Mölln, Solingen ve başka yerlerde girişilen kundaklama saldırıları birçok Türk aileyi üzüntüye boğdu. Böyle olayları istismar edenler, kurbanların da duygularıyla oynuyor.

Hayatımda tanıştığım en etkileyici kadınlardan birisi Mevlüde Genç. Bakan olduğum zamanlarda kendisini, Solingen’deki evinde bir çok kez ziyaret ettim. Beni ailenin bir ferdi gibi karşıladılar. Mezarların ve Türkiye’deki anıtın bakımsız olduğunu söylediğinde, Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti olarak bu durumu düzeltmesi için çaba gösterdim.

Açılış nedeniyle ailenin memleketi olan Mercimek köyüne gittim. Orada çok duygusal anlar yaşadım. Köydeki insanlar aileye çok saygı duyuyor. Ve Mevlüde Genç olaydan sonra da açıkladığı gibi, Almanların hepsini kötülemiyor, sadece bireysel kişileri suçluyor. Bu bir çok Alman için örnek bir davranış. Bir insanın yanlış hareketi, dine, kültüre veya bir topluluğa mal edilemez.

Ve bir önyargı daha: Pazar akşamları ARD’de "Tatort" dizisini beğenerek izliyorum. Geçen hazar akşamı, Dünya Kadın Futbol Şampiyonası'na uygun olarak yayınlanan dizide Türkiye kökenli bir kadın futbolcu öldürüldü. Dizinin sonunda katil başka biri çıksa da, ilk başta maktülün ailesi zan altında.

Kadın futbolu hakkında değişik yorumlar var. Beğeneni de var beğenmeyeni de. Türkiye‘de kadın futboluna hiç bir zaman yasak getirilmemiş. 1923‘ten beri örgütlendikleri bir birlikleri var ve şu anki en iyi takımları ise Ataşehir Belediyespor, Konak Belediyespor ve Adana İdmanyurduspor. Almanya’da ise DFB (Alman Futbol Federasyonu) 1955’te kadın futbolunu Suudi Arabistan’da olduğu gibi yasakladı. Bu yasak 1970’de kaldırıldı.

Bunda da görüldüğü gibi, kültürel kibire hiç bir sebep yok. DFB, Türkiye Futbol Federasyonu‘ndan daha tutucu davrandı. Tabii ki zaman değişti: Almanya bugünden itibaren Kadın Dünya Futbol Şampiyonası‘na iyi bir ev sahibi olmak için çaba gösterecek. Ve sonuç itibari ile herkes kadın futbolunu beğenip beğenmediğine kendi karar verecek.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!