Merkel'in hedefi mültecileri Türkiye'de tutmak

Macaristan'daki mültecilere kapıları açarak, mülteci akınına yol açtığı için yoğun bir siyasi baskı altına giren Almanya Başbakanı Merkel, mülteci krizini Türkiye ile çözmek istiyor.

Ortaklarının mülteci akınına sınırlama çağrıları üzerine giderek sıkışan Başbakan Merkel, dün Alman televizyon kanalı ARD'de Anne Will programına çıkarak, bir saat boyunca mülteci krizi üzerine soruları yanıtladı. Başbakan Merkel, Türkiye'nin AB üyeliğine halen karşı olduğunu, ancak mülteci krizini çözmek için de Türkiye'ye  ihtiyaçları olduğunu söyledi.

VAZGEÇMİYOR

Merkel, ortaklarından ve kamuoyundan gelen baskılara rağmen sınırları açık tutma politikasından vaz geçmeyeceğini vurguladı.

Merkel, mülteci alımını durduracak mısınız sorusuna şöyle dedi:

“Nasıl olacak bu? Siz sınırları kapatamazsınız. Sınır kontrolleri koyduk. Sınırları kapatacak olsak, Almanya'nın 3 bin km kara sınırı var. O zaman 3 bin km boyunca çit çekmemiz gerekecek. Macaristan'da gördük, bununla bir yere varılamayacağını. Çit çekince, insanlar başka yollar buluyor...”

İNANCIM TAM

Mülteci krizinin üstesinden geleceklerinden emin olduğunu söyleyen Merkel, başaracağız sözünü hiç geri almayacak mısınız sorusuna, “Biz bunu başaracağız. Bizim bunun üstesinden geleceğimizden hiç şüphem yok” cevabını verdi.

Mali krizin, Euro krizinin üstesinden geldiklerini belirten Merkel, “Almanya güçlü bir ülke, harika bir ülke. Ben ülkemi seviyorum...” dedi.

Merkel karşı karşıya kaldıkları mülteci krizini tarihi bir sınav ve iki Almanya'nın birleşmesinden daha zor bir görev olarak niteledi.

PLANIM VAR

Mülteci krizini kendisinin yaratmadığını söyleyen Merkel, bunu yeniden düzene koymak istediğini ve bunun için bir planı olduğunu söyledi.

Merkel, “Evet bir planım var. Ama bu planın gerçekleşmesi sadece bana bağlı değil. Suriye'de bir savaş yaşanıyor. Irak'ta savaş benzeri bir durum ve yola düşen insanlar var. Bir de yıllardır 2 milyon mülteci ağırlayan Avrupa'nın daha fazla birşeyler yapmasını bekleyen bir Türkiye var. Şimdi buraya yatırım yapmamız lazım. Türkiye ile konuşmamız gerekiyor. Ben ve AB bu konuda Türkiye ile ilişkide. İtiraf edeyim, bazılarının arzu ettiğinden daha uzun sürecek” dedi.

Dış sınırları nasıl koruyabilecekleri konusuna her gün kafa yorduğunu söyleyen Merkel,

“Komşularla, örneğin Türkiye ile bazı sözleşmeler yaparak, bu da mesela Türkiye'ye para yardımı yapmamız anlamına geliyor. Çünkü Türkiye'nin mülteci masrafı çok yüksek. Ama aynı zamanda bizim de belkide belirli bir sayıda mülteci almamız gerekir. Ama aynı zamanda Türkiye'deki mültecilere kaçmayacağı, orada kalacakları yaşam imkanı sunmalıyız. Türkiye'den mülteciler birkaç aydır geliyor.İnsanlar yola çıkıyor, çünkü Türkiye'de yaşam şartları giderek kötüleşti, Lübnan'da Ürdün'de öyle.”

HALEN KARŞIYIM

Avrupa, Cumhurbaşkanı Erdoğan'la mülteci konusunda pazarlığa girerek, kendi değerlerinin önemli bir bölümünü kurban mı edecek sorusuna, Merkel şu yanıtı verdi:

Hayır böyle denilemez. Türkiye AB'ye aday üye statüsüne sahip. AB'ye aday bir ülke, Kopenhagen kriterlerini yerine getirmek zorunda. Bunlar insan hakları, AB'yle müzakere için gerekli şartlar bunlar. Bu yüzden AB Komsiyonunun önerisi, aday üye Türkiye'nin de güvenli ülke statüsüne alınması, aksi takdirde güvenli olmayan tek aday üye Türkiye. Bu konu AB organlarında görüşülüyor. Türkiye'de Kürtlerin durumunun iyi olmadığı ileri sürülebilir. Ama buna rağmen biz PKK konusunda hemfikiriz. PKK bir örgüt olarak bizde de yasak. Ama tüm Kürtlerin durumu iyi mi konusunda belirli endişeler var. Güvenli statüsündeki ülkeler içinde bireysel iltica uygulaması var. Batı Balkanlardan gelen Sinti ve Romanlar için olduğu gibi. O zaman niçin aday üye Türkiye güvenli ülke sayılmasın, tüm ötekiler olurken...

VİZE SERBESTLİĞİ

İkincisi, bu kolaylıklar üzerine uzun zamandır müzakere ediyoruz. Öteki aday ülkelere vize serbestliği var, örneğin Sırbistan. Bunlar bu ülkeler için nasıl önemliyse, Türkiye için de önemli. O yüzden biz hiçbir şey kurban etmiyoruz. Türkiye ile görüşüyoruz. Ve ben bunu doğru buluyorum...

Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a uzun süre eleştirel baktığı ve Avrupa'da Türklerden gelen iltica başvurularının yüzde 22'sinin kabul edildiğini hatırlatan Merkel şöyle dedi:

“Bir kez daha söylüyorum. Güvenli ülkelerden de bireysel iltica başvuruları mümkün. Bu konuda henüz karar da vermedik. Ama şunu söylemek istiyorum: En çok mülteci şu an Türkiye üzerinden geliyor. Türkiye NATO üyesi ve AB'ye aday üye.

Ayrıca ben devamlı Türkiye'nin tam üyeliğine karşı çıkmış birisiyim. Bunu Cumhurbaşkanı Erdoğan da biliyor. Ben halen karşıyım. Selefim Schröder üyelik müzakerelerini başlattı. Biz bunu devam ettiriyoruz, ucu açık. Ama ben her zaman söyledim, Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğine karşı olduğumu. Fakat bu bizim ortak sorunlarımız olan, NATO'da farklı misyonlarda birlikte çalıştığımız bir ülkeyle görüşmememiz anlamına gelmez...”

KÖTÜ DEĞİL

Türkiye'nin 2.3 milyon mülteciye baktığını, şimdi sınırları tam kontrol edemediğini belirten Merkel, bunun tekrar düzene girmesi için Türkiye ile görüşmelerinin doğru olduğunu söyledi. Merkel, Türkiye ile Türkiye'deki mültecilerin daha iyi bir yaşama kavuşturulması için görüştüklerini belirtti.

Türkiye'de mülteci kamplarındaki durumun kötü olmadığını söyleyen Merkel şöyle devam etti:

“1.9 milyon Suriyeli mülteciden sadece 300 bini kamplarda diğerleri misafir olarak kalıyor. Türkiye Avrupalı olmayanlar için Cenevre Mülteci sözleşmesini imzalamadı. Mülteciler misafir statüsündeler. Çalışma izinleri yok, maddi yardım verilmiyor. Bu yüzden yaşam koşulları iyi değil. Bu yüzden çoğu Avrupa'ya yola çıktı. Biz şimdi Türkiye ile mültecilerin oradaki durumunu nasıl iyileştirebileceğimizi görüşerek, belki bir gün hızlı bir şekilde geri dönmelerini sağlayabilirsek, bunda yanlış bir şey yapmış olmayız" dedi.