Ahmet KÜLAHÇI / Fotoğraflar: Hürriyet Arşiv
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 16, 2020 12:48
"Tüm hükümet, Sağlık Bakanı ve Ekonomi Bakanı da, Başbakan Merkel de şu sıralar çok iyi iş yapıyor.” Başbakan Angela Merkel de, Federal Maliye Bakanı Peter Altmaier de, Federal Sağlık Bakanı Jens Spahn da Hıristiyan Demokrat Birlik Partili (CDU). Koronavirüs krizinin aşılması için alınan önlemlere ve CDU’lu politikacılara övgüler yağdıran kim?Almanya’nın eski Başbakanı ve Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) eski Genel Başkanı Gerhard Schröder.
GENELDE dünyanın çeşitli kesimlerinde olduğu gibi, Almanya’da da farklı partiden politikacılar, birbirlerinden öyle pek de övgüyle bahsetmezler.
Özellikle de iktidardakiler iyi şeyler yapsalar bile, her zaman bir kulp bulan ‘rakipleri’ tarafından topa tutulurlar.
Ama Almanya’nın hayattaki tek eski Başbakanı Gerhard Schröder, adeta “Sezar’ın hakkı Sezar’a” dercesine ‘adil’ bir tutum sergiledi.
Hem de 2005 yılında koltuğunu altından çekip alan Başbakan Merkel’e övgüler yağdırarak.
Aslında biz benzer bir yaklaşıma daha önceleri de tanık olduk Almanya’da.
Başbakan Angela Merkel de ‘reformcu’ olarak nitelediği eski Başbakan Schröder’e övgüler yağdırmıştı.
Merkel bir söyleşide, “Gerhard Schröder ‘Gündem 2010’ ile bu ülkeye büyük yarar sağlamıştır. Dış politika ile ilgili köklü görüş ayrılığımız olsa da reformcu Schröder’in bu başarısı benim saygımı değiştirmez. Schröder’in reformları olmasaydı, Almanya bugünkü konumunda olmazdı” dedi.
Hatta bunu çeşitli platformlarda dile getirdi.
Schröder, 1998’de SPD-Yeşiller koalisyon hükümetini kurup başbakanlık koltuğuna oturduğunda,
Almanya’daki işsiz sayısı 5.3 milyondu.
Anamuhalefet CDU/CSU ve sendikalar başta olmak üzere çeşitli kesimlerin eleştirilerine rağmen Schröder ağırlığını koyup ‘Hartz IV’ olarak bilinen ‘Gündem 2010’ adı altındaki sosyal reformları 2003 yılı itibariyle hayata geçirdi.
Ama tabandan destek gelmedi ve 2005 yılında yapılan erken genel seçimde koltuğunu
Merkel’e kaptırdı.
Schröder’in reformları Merkel’in işine yaradı.
Zamanla ülkedeki işsiz sayısı 2 milyona düştü.
Yani bir yerde Schröder’in reformlarının meyvesini Merkel topladı.
Koltuğunu kaybeden Gerhard Schröder ise milletvekilliğinden de istifa edip, aktif politikaya veda etti.
Çok geçmeden de hisselerinin çoğu Rusya’nın dev Gazprom şirketine ait Kuzey Akımı doğal gaz hattı projesinin Denetleme Kurulu Başkanı oldu.
Çok eleştirenler oldu, ama Schröder hiç de kulak asmadı.
Daha sonraki yıllarda Rus çelik şirketi Rostneft’in Denetleme Kurulu Başkanlığı’nı da üstlendi.
Schröder ile Merkel, dış politikada hep farklı bir tutum sergiledi.
Schröder, yıllardır Rusya’ya dönük yaptırımların kaldırılmasını istemektedir.
Kırım’ın ilhakını kast ederek, “Rusya’yı yaptırımlarla herhangi bir şeye zorlayacaklarını sananlar yanılıyorlar” demekte ve her alanda Avrupa Biliği (AB) ile Rusya arasındaki ilişkilerin geliştirilmesinde de ısrar etmektedir.
“Özellikle güvenlik alanında Avrupa’nın Türkiye ve Rusya’ya ihtiyacı var” demektedir.
*
Evet.
Gerhard Schröder, her zaman Türkiye’nin ve Türklerin yanında oldu.
CDU/CSU’nun Türkiye’ye tam üyelik yerine AB’de ‘imtiyazlı ortaklık’ verilmesi önerisine hep karşı çıktı.
“Yarı hamilelik olmaz” diyerek ‘yarı üyeliğin’ olmayacağını savundu.
1999 yılındaki Helsinki Zirvesi’nde Türkiye’ye adaylık statüsü verilmesinde ve 2005’te Türkiye ile AB arasında müzakerelerin başlatılmasında etkin rol oynadı.
Bonn’da Federal Meclis milletvekilliği yaptığı dönemde bir gece kafayı çektikten sonra evine dönerken başbakanlık binasının dev bahçesindeki demir parmaklıklara tırmanıp, “Ben buraya girmek istiyorum” diyen ve yıllar sonra da giren Schröder’le hem Bonn’da hem de Berlin’de başbakanlığı döneminde ve görevi bıraktıktan sonra söyleşiler yaptım.
2004 yılında Türkiye’ye yaptığı resmi ziyarete katıldım.
Almanya’ya Türk iş gücü göçünün 40’ıncı yılında (2003) yaptığımız bir söyleşide, Türklerin, Almanya’nın kalkınmasına ve bugünkü refah düzeyine ulaşmasına çok büyük katkıları olduğunu söylemişti.
“Türklere müteşekkiriz” demişti.
Kan bağına değil, doğulan yere dayalı Alman vatandaşlığı da Schröder döneminde gerçekleşti.
Düşündüğünü söyleyen, doğru bildiği yolda kararlı bir biçimde yürüyen ve hoşuna gitmeyen durumlarda ‘başta’ (yeter) diyen Gerhard Schröder’in Türkiye’ye ve Türklere olumlu yaklaşımı hiç değişmedi.