Ahmet KÜLAHÇI
Oluşturulma Tarihi: Mart 13, 2021 10:51
Bu hafta salı günü 13. Uyum Zirvesi düzenlendi Berlin’de. Ev sahibi yine Başbakan Angela Merkel’di. Daha önceki yıllarda Başbakanlık binasındaki dev oturum salonunda düzenlendiği halde, 13. Uyum Zirvesi, geçen yıl olduğu gibi bu yıl yine koronavirüs belası yüzünden dijital ortamda yapıldı.
Yani video konferans yöntemiyle.
İlk
Uyum Zirvesi 14 Temmuz 2006 tarihinde düzenlendi.
Hem de yıllarca “
Almanya göç ülkesi değildir” tezinde ısrar eden Hıristiyan Demokrat/Hristiyan Sosyal Birlik Partileri’nin (CDU/CSU) Sosyal Demokrat Parti (SPD) ile 2005 yılı kasım ayında oluşturduğu büyük koalisyon hükümetinin başına, o dönemler CDU Genel Başkanı da olan Angela
Merkel geçtikten yaklaşık 7 ay sonra.
Almanya’da Başbakan Merkel bir ilki gerçekleştirdi.
İlk kez bir hükümet, Almanya’ya yabancı iş gücü göçü başladıktan tam 51 yıl sonra uyum için ciddi bir adım attı.
İlk Uyum Zirvesi’ne politik, iş dünyası, sendika, medya çevrelerinden, göçmen kökenlilerin oluşturduğu dernek ve çatı örgütlerinden, kiliselerden 86 temsilci katıldı.
Aralarında 13’ü Türkiye göçmen kökenli 29 temsilci vardı.
Bu ilk Uyum Zirvesi’ne Hürriyet adına ben katılmıştım.
Zirve öncesi Başbakan Merkel, göçmen kökenli temsilcilerle bir araya geldi.
Beklentilerimizi dinleyip notlar aldı.
Yaklaşık bir saat sonra hep birlikte geniş kapsamlı zirveye geçildi.
İşte bu ilk zirvede bir ‘Uyum Planı’ hazırlanması kararlaştırıldı.
12 Temmuz 2007’de düzenlenen 2. Uyum Zirvesi ise sancılı başladı.
Çünkü CDU/CSU’nun bastırması üzerine SPD’nin de desteğiyle Aile Birleşimi Yasası’nda yapılan değişiklikte, Türkiye’den gelecek eşlere Almanca bilme koşulu getirilmesine tepki gösteren bazı Türk çatı örgütü temsilcileri protesto edip, zirveye katılmadı.
Tabii bu hükümeti rahatsız etti.
İkinci Uyum Zirvesi’ni protesto eden Türk çatı örgütü temsilcilerinin bu tutumunun anlayışla karşılanması gerektiğini savundum.
Daha birkaç gün önce “Yasalar herkes için yapılır, yasalar herkes için geçerlidir” diyen dönemin CDU’lu Federal İçişleri Bakanı Wolfgang Schaeuble’ye “Türk çatı örgütleri Almanya’ya gelmek isteyen eşlerin Almanca öğrenmelerine karşı değil. Onlar farklı uygulamalara karşılar. Türkiye’den gelen eşlerden Almanca bilmelerini istiyorsunuz, ama Japonya’dan, Güney Kore’den, Yeni Zelanda’dan, ABD’den ve bazı başka ülkelerden gelecek eşlerden Almanca bilmelerini talep etmiyorsunuz. Bu Alman Anayasası’nın eşitlik ilkesiyle de Avrupa Birliği’nin (AB) temel değerleriyle de bağdaşmamaktadır” dedim.
O zirvede Başbakan Merkel’e o gün ‘Düpedüz ırkçılık’ manşetiyle yayınlanan Hürriyet’i göstermiştim.
Daha sonraki yıllarda düzenlenen uyum zirvelerine de katıldım.
Bu zirvelerin çoğunda hem Alman hem de göçmen kökenli temsilciler, zaman zaman atılan olumlu adımlara rağmen Almanya’da ‘ötekiler’ gözüyle bakılan bu insanların çeşitli alanlarda dışlandıklarını, ayırımcılığa uğradıklarını dile getirdiler.
Başbakan Angela Merkel de kendisinin bizzat tanık olduğu ayrımcılıklara dikkat çekip, hep birlikte kararlı bir biçimde mücadele edilmesinin kaçınılmaz olduğunu vurgulayıp durdu.
Özellikle de ırkçılığa, yabancı, Yahudi ve İslam düşmanlığına karşı.
Hanau’daki aşırı sağcı bir saldırganın 4’ü Türk göçmen kökenli 9 kişiyi katletmesinin ardından ‘ırkçılık bir zehirdir’ diyen Başbakan Merkel, aşırı sağcı, ırkçı Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) örgütü teröristlerinin 8 Türk’ü, bir Yunanlı ve bir Alman kadın polisi kurşunlayarak öldürmelerinden sonra da “Federal Almanya Cumhuriyeti’nin başbakanı olarak size söz veriyorum: Bu cinayetleri aydınlatmak ve yardım edenleri, arkasında olanları ortaya çıkarmak, suçluların hak ettikleri cezaya çarptırılmaları için elimizden gelen her şeyi yapacağız” demişti.
Ama NSU cinayetlerinin arkasında kimler olduğu hâlâ bir türlü ortaya çıkarılamadı.
13. Uyum Zirvesi’nde, ilk zirvede uyumun gerçekleşmesi için gündeme getirilende sonradan ‘Ulusal Uyum Planı’ adını alan ‘Uyum Planı’, yıllar sonra ‘Ulusal Eylem Planı’ olarak kesin şeklini aldı.
Tabii yıllardır bilinen, yıllardır dile getirilen, yıllardır talep edilen 100’ün üzerinde öneri yer aldı bu metinde.
Zirve sonrası düzenlenen basın toplantısında Başbakan Merkel, bu ülkede göçmenlerin hâlâ yapısal dezavantajlarla karşı karşıya olduğunu söyledi.
“Uyum, ülkemizin güçlendirilmesinde bir katma değerdir. Hepimiz Almanya’yız. Hedef bu” dedi.
“Irkçı saldırıların ortadan kaldırılması için daha çok çaba sarf edilmeli” dedi.
Ve Başbakan Merkel, muhtemelen kendi başkanlığında son kez düzenlenen 13. Uyum Zirvesi’nden sonra “Daha yapılacak çok işimiz var” dedi.
Gerçekten de öyle…