Güncelleme Tarihi:
MÜLTECİ göçü Almanya'da siyasi manzarayı etkiledi. Yabancı ve mülteci karşıtı parti Almanya için Alternatif (AfD) yer yer aşırı sağcı söylemlerle eyalet ve belediye seçimlerinde oy patlaması yaşıyor. Pazar günü ise başkent Berlin'de eyalet seçimleri var. Berlin'deki eyalet seçimleri gelecek yıl yapılacak genel seçimler için de yol gösterici niteliğinde. Son olarak Mecklenburg Vorpommern Eyaleti'nde yüzde 20.8 oyla ikinci parti konumuna yükselen AfD'nin Berlin'de ne kadar oy alacağı ve koalisyon planlarını nasıl etkileyeceği en büyük merak konusu.
Berlin seçimleri Almanya'da siyasetin nabzını da yükseltti. Siyasi partiler son kozlarını paylaşmak için yarışırken, Başbakan Merkel de seçim kampanyasına katıldı. Merkel, Berlin'in Sosyal Demokrat Partili (SPD) Eyalet Başbakanı Michael Müller'in mülteci sorununda kendisini yetkili görmekten kaçtığını ve sorumluluğu başkalarının üzerine attığını eleştirdi. Tagesspiegel Gazetesine konuşan Merkel, kendi tecrübelerinden hareketle, sorumluluğu asıl hükümet başkanlarının taşıdığını söyledi.
ORTAKLARI GERDİ
Merkel'in açıklamaları federal hükümette de ortakların arasını gerdi. Merkel, kardeş parti CSU'nun mülteci göçüne üst sınır konulması taleplerini de geri çevirdi. Berlin'de Sosyal Demokratlarla Başbakan Merkel'in partisi Hıristiyan Demokratların (CDU) büyük koalisyonu hükümette. Ancak Müller, pazar günü SPD'nin birinci parti çıkması durumunda CDU'yla bir daha koalisyon kurmak istemiyor. Müller ya Yeşiller ya da Sol Parti'yle ikili bir koalisyon hedefliyor. Ancak anketler AfD'nin eyalet senatosuna girmesiyle ikili koalisyonun mümkün olmayacağını gösteriyor. Bu durumda SPD, Yeşiller ve Sol Parti'den oluşan üçlü, kırmızı-kızıl-yeşil koalisyon tek alternatif görünüyor.
1990’LI YILLARDAN BERİ
AfD'nin Almanya'nın mültecilerle yabancılaştığı korkusunu körükleyerek, sandıkta başarı kazanmasının ülkede mevcut yabancı düşmanı potansiyelden kaynaklandığına da işaret eden Merkel şöyle dedi:
“Ben insanların korkularını ciddiye alıyorum ve buna karşı sağlam çözümlerle bu korkuları yenmeye çalışıyorum. Ama aynı zamanda devamlı var olan bazı önyargılar da gün ışığına çıktı. Bu önyargılar antisemitizm anketlerinde kendini gösteriyor ve biz 1990'lı yıllarda yaşanan aşırı sağ saldırılar ve NSU cinayetlerinden beri, ülkede bir yabancı düşmanlığı potansiyeli, hatta yabancılara karşı bir kin bulunduğunu biliyoruz. Siyasetin hedefi buna karşı durmaktır.”