Ahmet KÜLAHÇI / Fotoğraf: dpa
Oluşturulma Tarihi: Kasım 09, 2020 09:35
Bundan birkaç hafta önce “Merkel aday olacak mı?” başlıklı bir yazı yazmıştım. Tabii 2000-2018 yılları arasında Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) Genel Başkanı ve 2005 yılından beri de Almanya Başbakanı olarak görev yapan Angela Merkel’in 2021 yılında yapılacak genel seçimlerde aday olmayacağını çoktan ilan ettiğini de. Hatta milletvekili adayı bile olmayıp ‘aktif politikadan çekileceğini’ de.
AMA yine de Almancada “Man soll niemals nie sagen” (Asla, asla dememeli) diye bir özdeyiş olduğunu hatırlatırken, bunun özellikle politika ve politikacılar için geçerli olduğunu vurgulayıp kapıyı tam kapatmamıştım. Birçok okuyucu telefon etti. “Almanya’nın da Avrupa’nın da Merkel gibi tutarlı bir politikacıya ihtiyacı var. Aday olmalı” diyenler vardı. “Merkel, sözünde durur, aday olmaz” diyenler de.
Aralarında, “Merkel aday olmazsa, ben adayım” diye şaka yapanlar da vardı.
*
Aslında böyle bir düşünceyi ben yıllar önce gündeme getirmiştim.
6 Kasım 2008 tarihli Hürriyet gazetesi Avrupa baskıları “Almanya’ya Türk Başbakan ne zaman seçilir?” manşetiyle yayımlanmıştı.
O gün Berlin’de Başbakan Merkel başkanlığında ‘3. Uyum Zirvesi’ düzenlenmişti.
Zirveden sonraki basın toplantısında Başbakan Merkel’e, “Sayın Merkel, Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) önceki gün göçmen kökenli bir başkan (Barack Obama) seçildi. Almanya’da da göçmen kökenli biri ne zaman başbakanlık koltuğuna oturur?” diye sormuştum.
Ortaklaşa düzenlenen basın toplantısında hazır bulunan o dönemdeki Sosyal Demokrat Partili (SPD) Federal Çalışma Bakanı ve şu andaki Federal Maliye Bakanı
Olaf Scholz, Merkel’in yanıtını beklemeden, “Bugünden itibaren başvurular kabul edilecek” diye espri yapmıştı.
Merkel ise, “Demokratik bir ülkeyiz. Bu nedenle doğal olarak farklı etnik kökenlere sahip adayları kabul edebiliriz. Ama siz doğru bir şey söylediniz. Bugün biz çeşitli politik parti milletvekillerinin sundukları tebliğlerini dinledik. Topluma katkıda bulunan farklı kökenden temsilci sayısı azdır. Özellikle bizim partimizde bu alanda eksikliklerimiz var. Öte yandan var olan tüm sorunlara rağmen ülkemizde eşit haklarda ulaşılan noktayla biraz gurur duyuyoruz. ABD’deki başkan seçimlerinden çok sevinç duydum. Ben de sevindim. Şahane bir atmosfer vardı” demişti.
Başbakan Merkel, somut bir zaman diliminden bahsetmediği gibi takvim de vermemişti ama “Bütün tarihi kökenlere, farklı etnik kökenlere sahip adayları kabul edebiliriz” diyerek, Türkiye kökenli birinin de Almanya’nın başbakanı olabileceği kapısını açık bırakmıştı.
7 Kasım 2008 tarihli Hürriyet gazetesi Avrupa baskıları “Türk başbakan adayı bekliyorum” manşetiyle yayınlandı.
Merkel’in sözlerini de Hürriyet’in manşetini de o günlerde Alman politikacılar da duydu, okudu.
Alman medyası da.
Hiçbir itiraz gelmedi.
Zaten doğru olanı da buydu...
*
2012-2017 yılları arasında Almanya’nın Cumhurbaşkanlığını yapan Joachim Gauck, görev süresi dolmadan kısa bir süre önce Protestan Basın Servisi’ne (epd) verdiği demecinde, kendisinin yerine Müslüman kökenli birinin cumhurbaşkanı olup olamayacağı şeklindeki soruya net bir yanıt verdi.
“Gelecek için böyle bir şeyin olmayacağını söylemek mümkün değil. Aynı şey başka dinden olanlar ile inanmayanlar için de geçerlidir” dedi.
Bu çok yerinde, doğru ve mantıklı bir yanıttı.
Sosyal Demokrat Parti’den (SPD), Yeşiller’den, Sol Parti’den, Hür Demokrat Parti’den (FDP) Cumhurbaşkanı Gauck’un bu yaklaşımına tam destek geldi.
Kısa bir süre önce yaşamını yitiren o dönemdeki SPD Federal Meclis Grup Başkanı
Thomas Oppermann, “Cumhurbaşkanı’nın Hıristiyan, Müslüman, Budist olması bir rol oynamaz. Önemli olan dinin anayasanın üzerinde olmamasıdır” demişti.
FDP’liler de benzer bir yaklaşım sergilemişlerdi.
CDU’lu bazı politikacılar ise “Şimdi bunun zamanı değil” diyerek tepki göstermişlerdi.
‘Kardeş parti’ Hıristiyan Sosyal Birlik Partili (CSU) politikacılar da öyle.
Sağ popülist Almanya için Alternatif’li (AfD) politikacılar ise “Müslüman bir cumhurbaşkanı toplumu birbirine düşürür” diye karşı çıkmışlardı.
Hem de toplumu asıl kendilerinin böldüğünü ve toplumsal barışı asıl kendilerinin dinamitlediğini bal gibi de bildikleri halde.
1949’da kurulan Almanya Federal Cumhuriyeti’nin şimdiye kadar görev yapan 11 cumhurbaşkanından 9’u Protestan, 2’si Katolikti.
Şu andaki 12. Cumhurbaşkanı
Frank-Walter Steinmeier de Protestandır.
Gauck’un yaklaşımı mantıklı, ama son dönemlerde artan yabancı ve İslam düşmanlığı, Almanya’nın Müslüman bir cumhurbaşkanından daha çok uzaklarda olduğunu göstermekte.