Güncelleme Tarihi:
Almanya’nın Münih kentinde göçün 50. yılında Türkçe konuşan Psikoterapistler Sempozyumu (GTP) yapıldı. “Merhaba Deutschland-Grüss Gott Türkiye” adlı 3 günlük sempozyumun anakonusu Almanya’ya Türk işçi göçünün 50. yılı oldu. Almanya’nın değişik kentlerinden gelen 100’ü aşkın Türkçe konuşan psikoterapist, karşılıklı deneyim ve fikir alışverşinde bulunarak psikoterapi konusunda yeni gelişme ve önerileri tartışıyor.
MÜNİH GARI 11. PERON
GTP başkanı psikolog Zeki Özdemir, sempozyuma gelen meslektaşlarına teşekkür etti. Açılış konuşmasını Bavyera Türkçe konuşan psikoterpistler grubundan Dr. Lidwina Genovich-Unterberger Türkçe olarak yaptı. Göçün 50. yıldönümü nedeniyle sempozyumun Münih’te yapılmasından ayrı bir mutluluk duyduğunu söyleyen Genovich-Unterberger, “Münih garı 11. peron misafir işçilerin ilk Almanya durağıydı. Aradan tam 50 yıl geçti “Konuk işçi” değişen görüş ve sosyal anlayışın gelişmesiyle “yabancı işçi’ye, sonra “göçmen işçi’ye ve şimdi “göçmen kökenli yurttaşa ya da “göçmen kökenli Alman’a dönüştü.
ANADİLİN ÖNEMİ
Psikoterapide ana dilin önemli olduğunu vurgulayan Dr. Lidwina Genovich-Unterberger, “Terapide konuşulan lisan terapinin anahtarıdır. Kişi duygularını üzüntü ve sevincini tam ve doğru olarak ancak kendi dilinde ifade edebilir. Unutmayalım ki, anadilde terapi ve danışmanlık yapan bizler diller, kültürler ve görüşler arasında köprü kurma rolündeyiz” dedi.
Köln LVR Kliniği entegrasyon sorumlusu Psikolog Dr. Ali Kemal Gün, “Almanya’da göçün 50 yılı” ve TAM Vakfı Bilimsel Direktörü Prof. Hacı-Halil Uslucan “Konuşan benden yazan benden” konulu bir konuşma yaptı. Psikolog Dr. Ali Kemal Gür’ün Münih garına ilk gelen işçilerin tahta bavullu resimlerinden oluşan slaytları duygulu anlar yaşattı. Dr. Ali Kemal Gür, uyumun tek yönlü olamıyacağını, Alman devletinin bu konuda yıllarca duyarsız kaldığını ve yanlış politikalarla sorunu çözmeye kalktığını belirterek, “Almanlar bugüne dek entegrasyon sorununu Almanca ile özdeşleştirdi. Ancak göçmenlerin yaşadıkları topluma uyumunun en önemli şartının, çoğunluk toplumu tarafından kabullenilip, saygı duyulmasından ve psikolojik olarak kendilerini bu ülkede rahat hissetmelerinden geçer” dedi. Almanya’daki Türkiye kökenlilerin psikolojik sorunlarının çözümünde Alman sağlık sisteminin yatersiz kaldığını da vurgulayan Gür, “hasta ve uzman arasında dilden kaynaklı anlaşmazlık, yanlış teşhise yol açarak, maddi manevi zararlara neden oluyor” dedi.